“Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler” ile “Cahil Hoca” Üzerine Yüzeysel Bir Karşılaştırma Denemesi

        

                                                                                                                   Semanur ULU*

İskender Öksüz hocanın Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler[1] kitabını ve Jacques Ranciére’in Cahil Hoca’sını[2] art arda okudum. İkisi de eğitim, bilgi ve bilim üzerine değerli şeyler söylüyorlar. Ancak çoğu noktada birbirlerinden ayrılan görüşler öne sürüyorlar. İki kitabı yüzeysel bir karşılaştırmalı okumaya tabi tutarsak karşımıza neler çıkıyor biraz bunlara bakalım.

İskender Öksüz kitabında clientalismden elit kuramlarına, sosyal sermayeden ahlaka, kurumlardan komplo teorilerine pek çok konuyu birbiriyle ilişki içinde inceliyor ve bunlara dair vardığı sonuçları aktarıyor. Ama kabaca söyleyecek olursak kitap 343. Sayfadaki İşikava diyagramında da gösterdiği üzere kalkınamayışımızın sebeplerini sorguluyor. Sürekli niçin diye soruyor ve faktörler diyagramda yerini alıyor. Sonra bu diyagramı Pareto diyagramına döküp her bir faktörün kalkınamayışımıza olan etki miktarını gösteriyor. Bu İşikava ve Pareto işleminin her bir kılçık için tekrarlanabileceğini söylüyor ve buna örnek olarak kalkınamama nedenleri arasında saydığı sosyal sermaye yetersizliği ve IQ düşüklüğü sebebine eklenen “eğitim yetersiz” kılçığını veriyor. Aynı şekilde bu eğitim yetersiz faktörünü de İşikava diyagramına dönüştürerek gerekçelendiriyor. Bu diyagramlara kitapta açıklamalarla ve akıl yürütmelerle ulaşılan sonuçların şematize edilmiş hali diyebiliriz kabaca. Bu sonuçlara ulaşmak için pek çok bilimsel araştırma verisinden faydalanıyor yazar. Okullaşma ve eğitim oranlarıyla IQ seviyeleri arasında ilişki kuran araştırmalardan, dünya ülkeleri arasında zeka ortalamamızı tespit eden araştırmalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ve somut olanla soyut olan arasındaki fark üzerinde duruyor. Somut olanın anlatması ve anlaşılması kolay olan olduğunu, bilginin somut bilimin soyut olduğunu söylüyor. Soyut olan anlaması görece zor olan olduğu için, zeka farkının da bu noktada açığa çıktığını ileri sürüyor. Sürekli bizi yönettiği iddia edilen üst akılların değil ama bizi kalkınamamaya mahkum eden alt akıl ve aptallığın mevcut olduğu aşikar görünüyor bu verilerle. Ülkemizin IQ ortalamasının pek iç açıcı olmadığını da göz önünde bulundurursak, “kalkınmamız için zekileşmemiz gerek, bunun için de eğitim şart” sonucuna varılıyor. Peki, ama bu nasıl bir eğitim olacak? Bu noktada İskender Öksüz hoca “elitizmin tek çare olduğunu” ileri sürüyor. Önce ülkenin en iyi okullarında zeki ve elit bir tabaka yetiştirilecek ve bu kesim diğerlerini yetiştirecek. Böylelikle zaman içerisinde ülke nüfusu elit olacak. 

Gelelim adı geçen diğer kitaba… Ranciére’in kitabının çıkış noktası, 1818 yılında Fransız edebiyatı okutmanı Joseph Jacotot’nun başından geçen bir olay. 1815’te milletvekili olan Jacotot, Bourbon Hanedanı’nın geri dönmesiyle Hollanda Krallığına sürgün olmuş ve burada öğretmenlik görevi üstlenmişti. Dersleri öğrencilerin ilgisini çektiği ve talep gördüğü halde çoğu Fransızca bilmeyen bu öğrencilere kendisi de onların dilini bilmediği için bir şey aktaramıyordu. Bunun üzerine her iki dilde basılmış olan Fenolon’un Telemak’ını alıp karşılaştırarak okumalarını ve hakkındaki fikirlerini yazmalarını istemişti. Bir süre sonra kendisine yazılan notlar ulaştığında Jacotot beklemediği bir şeyle karşılaşmıştı. Sandığının aksine öğrenciler Fransızca bilmedikleri halde kendilerinden isteneni gayet akıcı ve hatta edebi bir şekilde anlatmışlardı. Bunun üzerine Jacotot eğitim üzerindeki görüşlerinde bir devrim yaptı ve evrensel eğitim denilen ve çok uzun taht süremeyen yeni bir tarzı ortaya attı. Ranciére bu hikâyeden yola çıkarak eğitim ve eşitlik üzerine çeşitli saptamalar yapıyor. Ona göre Jacotot’nun dediği gibi, insan bilmediğini de öğretebilir belki. Hoca öğrenciye yol açan değil onun geçtiği yoldan daha önce geçmiş olan kişidir sadece ve açıklamacı eğitime gerek yoktur. Çünkü bilgin ve cahil, zeki ve aptal şeklindeki ayrımlar pedagojinin miti olmaktan öteye geçemez. Karşındaki kişi anlattığını anlıyorsa, seninle eşittir. İskender Öksüz IQ düşüklüğü nedeniyle insanların liderlere tabi olma ihtiyacı duyduklarını söylerken, Ranciére bunu tersine çevirerek “Bir zekanın başka bir zekaya tabi kılındığı yerde aptallaşma vardır” diyor. İskender Öksüz’ün elit eğitimciler tezine karşılık, hocayı “zekâyı içinden çıkmayı kendi kendine zorunlu gördüğü takdirde çıkabileceği, keyfi bir çembere kapatan” kişi olarak tanımlıyor. Aynı zamanda Jacotot da bir çiftçi ailenin bile çocuklarına bilmedikleri şeyleri öğretebileceklerini söylüyordu. Ranciére, İskender Hoca’nın verilerle desteklediği “eğitimin IQ üzerindeki etkisini” yok sayarak şunu ileri sürüyor: “Halkı aptallaştıran öğrenimsizlik değil, zekasının aşağı olduğuna duyduğu inançtır. ‘Aşağı olanlar’ı aptallaştıran şey ‘üstün olanlar’ı da aptallaştırır.” Yani anlama kapasitesi sebebiyle bütün zekâların eşit olduğunu, belki sadece bu zekaların tezahüründe farklılıklar olabileceğini savunuyor.

Derinlemesine bakıldığında çok daha fazla karşıtlık bulunabilir ama başta da belirttiğim üzere, bu yüzeysel bir karşılaştırma denemesinden ibarettir. Netice itibarı ile söyleyebileceğimiz esas ve temel fark sanırım şudur: İskender Öksüz mevcut eşitsizlik halinden kurtulmanın ve herkesi zeki ve mutlu eşitler yapmanın reçetesini sunarken, Ranciére eşitsizliği ve dolayısıyla siyaseti üreten şeyin tam da bu söylem olduğuna işaret ediyor. İskender Hoca’da hedeflenen şey olan eşitlik, Ranciére’e göre kalkış noktası olmalı, varılmak istenen, hedeflenen değil. Çünkü ona göre “Eşitlik verilmez, alınmaz, uygulanır, doğrulanır.”

—————————————————

* Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi,

[1] İskender Öksüz, Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler, Panama Yayıncılık, 1. Baskı, 2017

[2] Jacques Rancieré, Cahil Hoca, Çev: Savaş Kılıç, Metis Yayınları, 2017

Yazar
Semanur ULU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen