Epitome of The Philippic History of Pompeius Trougus İsimli Eserden İskit- Mısır Medeniyet Tartışmasının Bir Çevirisi

                                                                                                              Erhan KARAOĞLAN*

Epitome of The Philippic History of Pompeius Trougus[1] 

M.Ö. 1. Yüzyılda Kelt asıllı Romalı tarihçi Pompeyili Trogus’un anlatılarının naklini içeren bu eser, Romalı tarihçi Justinus tarafından kaleme alınmıştır. İskitler hakkında Heredot’tan farklı bilgiler vermektedir.[2]

Dünya nizamında İskitlerin muhteşem ve destansı rollerini anlattığımızda, onların kökenlerinden mutlak bahsetmek elzemdir; çünkü ortaya çıkışları imparatorluğun yükselişi ve gösterişinden yadsınmayacak kadar az değildi. Cesur İskit kadınlarının hareketleri ise, erkeklerin kurduğu hükümet kadar ünlüydü. Erkeklerin Partlar[3] ve Baktriyanları kurduğu gibi İskit kadınları da Amazon Krallığını[4] kurdular. Bu sebeple erkeklerin ve kadınların kahramanlıklarını kıyaslayıp, bu konuda hangisinin cinsiyet olarak seçkin olduğunu belirtmek zordur.

İskitlerin ulusu her zaman oldukça eski bir ulus olarak kabûl edilirdi. Kendileri ve Mısırlılar arasında hangi ırkın daha dayanaklı ve eski uygarlık olduğuna ilişkin bir ihtilaf vardı. Bu yüzden Mısırlılar, iddia ediyorlardı ki: ‘’İnsanlık tarihi başladığında, ülkelerin birçoğu güneşin aşırı derece sıcak olmasından dolayı kurumuştu, ve diğer ülkeler de soğuğun tesiriyle son derecede donmuşlardı. Böylece  ilk yaşam şartlarında, İskit insanları üretemiyorlardı, acizlerdi, fakat diğer bölgelerdeki insanlarda kendi yaşamlarını desteklemede yetersiz kaldılar. (Vücûtlarını soğuğa ve sıcağa karşı kaplamadan önce yapay yollarla vücûtlarını sararak zahmetli bir şekilde kendilerini muhafaza ederlerdi.)[5] Mısır ise her zaman ılımandı ki, hiçbir sakinine ne kışın soğukta, ne de yazın sıcakta  sıkıntı verirdi; ve toprak bu yüzden verimliydi, ki erkeklerin yediği yiyecekler için şimdiye kadarkine nazaran arazi hiç bu kadar üretken olmamıştı. Sonuç olarak, erkekler ülkelerinde ilk kez makûl bir şekilde üretip, kolay bir şekilde beslenebiliyorlardı.[6]

Öbür yandan İskitler ise, havanın ölçülebilirliğinin eski bir şey olmadığını düşünüyorlardı; Çünkü doğa, soğuğun ve sıcağın derecelerini farklı ülkelere ilk kez dağıttığında, onların iklim koşullarına göre de çeşitli hayvanlar ve bitkiler üretti. Bu durum İskitlere de yansıdı. İskitlerin iklimleri Mısırlılara göre daha keskin olduğundan vücûtları ve anayasaları da o derece birbiri ile orantılı oldu. Fakat, şimdi eğer ki farklı doğalara ayrılmış dünyanın bir parçası üniforma olarak düşünülseydi, başlangıçta bir sel basıp, toprak, suyun altında gömülmüş veya yanıp, bütün parçaları ile bütün mülkleri ele geçirmiş olsaydı,[7]  İskitler her iki durumdan ziyâde, daha avantajlı olurlardı. Aynı zamanda iklimlerinin sertliğinden dolayı kökenlerinde büyük bir avantajı var etmişlerdir.[8]

 DİPNOTLAR

[1] Bu eser Emine Günnur Özcan tarafından İskit- Türk Aynılığı isimli çalışmanın kaynak kısmından alınmış, ve kitaptan bağımsız bir şekilde notlandırmalar aracılığıyla farklı bir çevirisi yapılmıştır.

* Erhan Karaoğlan, Tarihçi, [email protected]

[2] Emine Günnur Özcan, Türk- İskit Aynılığı, Selenge Yayınları, İstanbul, 2016, s:56

[3] Partlar (m.ö. 200’lerin ortasından, m.s. 200’lerin ilk çeyreği)  İran’ın kuzeydoğusunda kurulan bir devlet idiler. Bu devletin menşeî ile ilgili mahdut kaynaklar vardır. Türk- İskitlerle bağıntılı olduklarına dair ise kuvvetli emareler bulunmaktadır. Strabon’da Partların kültürlerine atıfta bulunurak, onların Atlı- Göçebe kültürlerinin bir parçası olduklarını biliyoruz. Ön Asya’ya kadar uzanan İskitlerin de bu coğrafyadaki bir kolu olduğuna dair bilgiler mevcuttur. Codex Cumanicus’ta da Partlar, Alanlar, Sakalar İskit halkı olarak nitelendirilmektedir. ( Yusuf Kılıç, ‘’Partlar,’’ Türkiye Dergisi Türkoloji ve Türk Tarihi Araştırmaları Özel Sayısı, S:43, Ocak- Şubat 2002, s:176)  Part etnoniminin isim yapısı, İskitçe Paralat olarak şöyle tahlil edilebilir. Paralı> Parlı>Pardı yani ‘’ zengin, varlıklı,’’ etnonimi üzerine kurulmuştur birincil olarak. –t eki-ta/la (Karaçay- Balkarca’da) tar/lar (genel Türk dilleri ekinden gelmektedir.) Buna göre Paralat Türkçe, paralıta>parlılar>pardılar şeklinderdir.(Mir Fatih Zekiyev, Türklerin  Ve Tatarların Kökeni, (çev:Ahsen Batur) Selenge Yayınları, İstanbul 2006, s:169

[4] Erkeklerinin savaşta ölmesi beraberinde ortaya çıkan Kadın Krallığı Amazonlar’ın Türk olduğuna dair günümüzde de birçok araştırma yapılmıştır. Justinus’un da verdiği bilgiler doğrultusunda İskit kadınları dediğimiz Amazon kadınlarının tarihi izdüşümleri, Dede Korkut destanından, Süyümbike Hatun’a ve sonrasına kadar Türk kadınlarınca kendine vücûd bulmuştur.

[5] Oğuznâme ve Carpinin aktardığına göre vücûdları muhafaza etmek için yapay yollardan bir tanesine şöyle rastlamaktayız: “İt-barak (ya da Kıl-barak), dünyanın karanlık tarafında bir ülkedir. Bu kavmin erkekleri kara renkli, çirkin yüzlü ve köpek gibi, kadınları ise temiz yüzlüdürler. Bunlar savaşacakları zaman iki havuzdan birini kara birini de ak tutkalla doldururlardı. Savaştan önce bu havuzlara girerek çıkarlar sonra da kumların üzerinde yuvarlanırlardı. Böylece bu madde üç defa vücutlarında kuruduktan sonra, gövdelerine hiçbir silah tesir etmezdi. Böylelikle bunlar Oğuz’un gönderdiği askerlere karşı galip geldiler. Sonra Oğuz Han bizzat kendisi onların üzerine giderek, galip gelmeyi başardı.”(Ergin Ayan, ‘’MOĞOL DEVRİ AVRUPALI SEYYAHLARA GÖRE KARADENİZ’İN KUZEYİ,’’ Karadeniz Araştırmaları, Yaz, 2011 , S: 30, s: 43-70) Burada bahsedilen vücûd muhafaza yöntemine nazaran uzak bir benzetme olabilir, fakat örnek teşkil edebilir.

[6] İskitlerle Mısırlıların ‘’en eski medeniyet kim?’’ tartışmalarına Mısırlıların sunduğu argüman net olarak, Mısır dışındaki bölgelerin ikliminin sert olmasından dolayı oralarda yaşamların daha geç başladığı, ve bundan dolayı Mısır’ın ılıman iklimi sayesinde insanlar geçimlerini daha kolay sağladıkları için ilk yerleşim yeri yani en eski medeniyet bölgesi Mısır ülkesidir.

[7] Bu noktada İskitlerin coğrafî olarak yüksek konumunda olması sebebiyle çeşitli doğa olaylarına karşılık daha avantajlı olduğu belirtilmiştir.

[8] Bu parçanın devamında ise Mısırlıların bu iddiasına karşılık, İskitler: ‘’ Buzul bölgeler eriyip, tufan olduğunda İskitler daha yüksek bir konumda bulunduğu ve Mısırlılar da daha alçakta bulunduğu için, Mısır su altında iken İskit ülkesi kurtulmuş ve yaşamlarına devam etmiş olacaktır. Dolayısıyla ilk yerleşim yani en eski medeniyet bölgesi olan ülke İskit ülkesidir. İskitler’in en eski medeniyet olduğu bilgisi Justinus tarafında da özellikle belirtilmiştir.

Yazar
Erhan KARAOĞLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen