“Moskova Mutabakatı: Suriye’de Kalıcı Çözüm İçin Önemli Bir Adım”

Türkler ve Ruslar arasında görüşme trafiği ne zaman sıklaşsa operasyonel bir şey oluyor. Üç ülkenin dışişleri ve savunma bakanlarının toplantısı öncesinde büyükelçiye suikast düzenlendi.”

*****
Aşağıdaki mülâkat, Star Gazetesi’nin  26 Aralık târihli nüshasından alınmış olup, mülâkatın tamâmını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz…

*****
Star Gazetesi’nden Fadime ÖZKAN, Rus Büyükelçisi Karlov’a suikast düzenlenmesinin akabinde ortaya çıkan gelişmeler hakkında “Rusya Neden Suriye’de” kitabının yazarı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz ile konuştu…

*****
Mülâkat: Fadime ÖZKAN
 
Rusya Büyükelçisi Karlov’a düzenlenen suikastle Türkiye, İran ve Rusya arasında varılan mutabakat arasında bağ var mı? 

Türkler ve Ruslar arasında görüşme trafiği ne zaman sıklaşsa operasyonel bir şey oluyor. Üç ülkenin dışişleri ve savunma bakanlarının toplantısı öncesinde büyükelçiye suikast düzenlendi. 15 Temmuz’dan iki gün önce dışişleri bakanları Moskova’da bir araya gelmişti. 9 Ağustos’ta da Petersburg’da Erdoğan-Putin görüşmesi vardı. Benzeri bir şey Menderes’in de başına geldi aslında. Moskova ziyareti yapacakken darbe oldu. “NATO’nun düşmanı SSCB ile görüşecek” diye suçlandı da. 

Suikast görüşmeyi ve Suriye’de çözüm mutabakatını engelleyemedi ama bu metin neyi sağlayacak?

İlk madde diyor ki; Suriye bir Arap Cumhuriyetidir. Bu önemli bir nokta. ABD’nin desteklediği PYD-PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde yer verilmeyecek demektir. PYD-PKK kantonların birleştirilmesiyle Suriye’de bağımsız Kürdistan’ı kurmak istiyor ama mutabakatta “Suriye Arap Cumhuriyetidir” diyerek bunun önüne geçmiş oluyorsun. 

Bu madde Türkiye’nin isteği ile yazıldı. Rusya ve İran buna neden ikna oldu? 

Rusya, Suriye ve İran’ın da fikri bu. İran işe politik bakıyor, Esed çerçevesinden bakıyor. Ama Rusya ve Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü bozulduğu takdirde şu ana kadarki çabaların boşa gideceğine ve barışın kalıcı olmayacağına inanıyorlar. Toprak bütünlüğü bozulduğunda Kuzeyde İdlib bölgesinde Türkmen Arab Cumhuriyeti, aşağıda butik bir Esed Cumhuriyeti, Palmira, Rakka, Deyrizor bölgesinde Sünni Arap Cumhuriyeti olur ve bunlar eninde sonunda birbirleriyle savaşır. Devletçikler kurulsa da barış yürümez. Altı ay önce ABD bunu teklif etmişti aslında. Kerry “Suriye’de B planımız var” derken bahsettiği buydu. Ama hem Rusya, hem Türkiye bunun uygulanabilir olmayacağını, bölgede devamlı huzursuzluk çıkacağını düşünerek ortak karara vardılar. Toprak bütünlüğünün mutabakatta özellikle vurgulanması bölgede ABD varlığını sorguluyor. 

 “Suriye farklı etnik ve mezhebi nüfusa sahip seküler-demokratik bir Arap Cumhuriyetidir” diyerek ne demiş oldular?

Suriye’de yaşayan her kesimin, dolayısıyla muhalefetin de, Özgür Suriye Ordusunun ve Kürtlerin de içinde olduğu söylemek, yeni bir rejim kurulacak demektir.  

Türkiye Moskova mutabakatını imzalayarak Suriye ve Esed politikalarında geri adım attı diyenler var ama?

Hayır. Bu metin bundan sonraki Suriye’yi kast ediyor. Şu anda var olan Esed rejimine ya da Suriye Arap Cumhuriyeti’ne bir vurgu yok. İran’ın Türkiye ve Rusya’nın burada görüş birliğine vardığı metnin ilk maddesiyle bir çatı oluşturuluyor. Burada kast edilen Esed değil ya da Esed’in iktidar olduğu yapı değil. Ki bu sadece şahsi yorumum değil, Dışişleri Bakanlığı’ndan aldığım görüşler de bu yönde. 

ABD stratejik ortağı Türkiye’ye değil kendisine ‘Büyük Şeytan’ diyen İran’a yaklaştı ve bölgede Şii yayılmasının önünü açtı. Ama şimdi o İran ABD’nin dışlandığı mutabakata imza atıyor. Ne oluyor? 

İran, Rusya, Çin ve Türkiye’nin bir araya gelmesi dünyanın şaftını kaydırıyor. Bölgede kaos için içlerinden birini farklı vaatlerle oradan çıkarmanız lazım. Bunu İran’a hareket alanı bırakarak kısmen başardılar. Türkiye ile İran, İran ile Suudi Arabistan, Katar ile bölge ülkeleri arasında nifak çıkarmak istediler. Böylece bölgenin ortasına patlamaya hazır bir bomba koymuş oluyorsun. Bu dörtlü işbirliğini tehdit edecek tek unsur şuan İran.
 
İran mutabakata imza atarak tarafını seçmiş mi oldu?

Türkiye nasıl Batı-Doğu arasında denge kurmak ve bağımsız politikalarını uygulamak istiyorsa aynı şey İran için de geçerli. Devrim muhafızları, ABD ile işbirliğini desteklemiyor. İran’ın güvenlik, istihbarat ve bürokrat kesimi Rusya işbirliğine karşı, ABD-Batı ile normalleşme süreci hızlansın istiyor. İran’da da bir ayrışma var. Dolayısıyla İran için de tehlikeli günler yakın. Terör riski var. Türkiye’deki gibi halkı, istihbaratı, orduyu zorlayacak bir darbe girişimi olabilir. Tehdit sürüyor. Ama Türkiye ile İran’ın, İran ile Rusya’nın, İran ile Körfez’in bir araya gelmesini önlemek için İran karşıtı bir söylem dolaşıma sokuluyor. 

Şam’da İran etkisinde ve Türkiye karşıtı bir yönetim var. Suriye’de var. İran Hizbullah’la, Haşdi Şabi’yle bölgeye yayıldı, terör ve kaos üretti. Sınırımızı kuşattı ve mezhepçilik yapıyor, Türkiye’nin Arap coğrafyasıyla bağını koparmak istiyor. Dolayısıyla realite bu, propaganda değil?

İran’ın bölgeye yayılması 11 Eylül’den sonradır. Bölge stratejisini belirleyen ülke ABD. Irak’ta iktidarı Şiilere teslim eden de, İran’ın Basra’ya, Yemen’e, Suriye’ye, Lübnan’a kadar gitmesine izin veren de ABD. Zaten Trump “İran’ın bölgedeki etkinliğine son vereceğim” diyerek seçildi. Obama yönetimi İran’ı kullandı. Yoksa Suriye’nin yüzde 10’u, Irak’ın yüzde 60’ı, Lübnan’ın yüzde 30’a Şii. Irak dışında Ortadoğu’da Şiiler az bir nüfusa sahip. 

Peki, ABD Ortadoğu denkleminden çıkarsa İran kendi doğal sınırına çekilir mi? 

Çekilmek zorunda çünkü İran ekonomisi çok kötü durumda. Dünyanın ikinci büyük doğalgaz rezervlerine sahip, petrolü var ama satabileceği pazar yok. Bu pazarı ancak Türkiye, Rusya veya Çin üzerinden elde edebilir. Ekonomisi için bölge ülkeleriyle hareket etmek zorunda İran.

Mutabakat metninde DEAŞ ve Nusra’nın adı var ama sahadaki Haşdi Şabi, Hizbullah ve PKK’nın adı yok. Neden? 

Mutabakat metninde “Suriye’ye dışarıdan getirilen bütün milisler, gönüllüler, paralı askerler, dışarı çıkarılacaktır” deniliyor. Suriye’nin kendi halkı dışında bölgede bulunan Şii Milisler, Afgan gönüllüler, Pakistanlı gönüllüler, paralı askerler, İran’dan gelen Devrim Muhafızları bunların hepsi Suriye’yi terk edecek demektir bu. İran kabul ettiğine göre Türkiye ve Rusya’nın dediği olmuştur. İran çekilecek. 

İran çekilmeye neden razı oldu? 

Elçiye suikastın bölgedeki dengeleri, Ortadoğu ve Avrasya’da siyasi yapıları değiştirilebileceğini gördü ve korktu İran. Çünkü İran’da da Arap bölgesi var, Belucistan var, Türkmenistan’a yakın bölge var. İki hafta önce Araplar İngiltere’de bir bildiriyle İran’da bağımsızlıklarını ilan edeceklerini ilan ettiler. Ve Belucistan’da saldırılar ve kısmi isyan başladı. Daha önce de nükleer ve petrokimya tesislerine ayrılıkçı Arapların saldırıları vardı. Suriye’de barış kısa sürede gerçekleşmezse bunun kendisine sıçrayacağını biliyor İran. Türkiye’deki terör saldırıları da İran’ı korkutuyor. Sıranın kendisine geleceğini düşünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti düşerse hedef İran olacak. Zaten Trump bunu açıkça söylüyor. 

Moskova mutabakatı ABD’yi masadan dışlamış oldu, ama ABD bunu sessizce kabullenecek mi? 

Tartışılır. Karlov’a suikast ve Avrupa’daki saldırılarla birlikte ayın 17’sinde Çeçenistan’da büyük bir kalkışma oldu. Grozni’de DEAŞ saldırısı. Bu da Rusya’ya bir mesajdı, 19’unda da suikast oldu. O saldırıyı DEAŞ üstleniyor, bunu Nusra’nın üzerine atmaya çalışıyorlar. Suriye’de savaşan örgütlerin tamamının karşısına hedef olarak Rusya koyulmuş gibi. Rusya’yı, Rus temsilcilerini ve vatandaşlarını hedef gösteriyor ve ‘ulaşabilirsiniz, isterseniz Ruslardan öcünüzü alabilirsiniz’ deniliyor. 

Astana, Cenevre’yi by-pass edecek diye mi? 

Astana ile ABD etkisinin tamamen yok edildiğini söyleyebiliriz. Kazakistan bir Avrasya Ekonomi Birliği üyesi, Şangay İşbirliği Örgütüne dahil bir ülke ve devlet başkanı da Türkiye’nin Avrasya ve Şangay’daki rolünü savunuyor. Zaten görüşmelerin Astana’ya kaydırılması teklifi Nazarbayev’in. Böylece dış etki olmadan Suriye’de barışın temellerinin doğu ülkelerince atılması planlanıyor. 

ABD ve NATO ile Rusya ve eski “Doğu Bloku” yeniden bloklaşıyor yani?

Çin’in yeni İpek Yolu Projesi ABD’yi tehdit ediyor. Çin’in hedefi Kazakistan, Rusya ve Doğu Avrupa’dan Avrupa’ya uzanan 200 trilyon dolarlık bir ekonomi. 67 ülkenin olduğu o bölgeyi kapattığınızda Rusya, Çin ve İran’ın açılabileceği tek kapı Türkiye. Bu kapıyı da 24 Kasım’da uçak kriziyle kapatmıştı Batı ama Türkiye İsrail ve Rusya ile normalleşerek planı bozdu. İsrail de Obama siyasetinden memnun değildi çünkü. Son iki yılda Rusya’yı en fazla ziyaret eden kişi Netanyahu’dur.

MÜLÂKATIN TAMÂMINI OMUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

————————————————————————-
http://www.star.com.tr/yazar/prof-dr-salih-yilmaz-turkiyenin-dedigi-oldu-pkk-devleti-kurulmayacak-yazi-1170578/
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen