ABD ile Suudi Arabistan Silah Anlaşmasının Ekonomi Politiği

“Bu anlaşma, petrol sektörünün bütçe gelirlerinin yaklaşık olarak % 90’ını ve gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yarısına yakınını oluşturan ve düşük petrol fiyatları nedeniyle 2016 yılında 90 milyar dolara yakın (GSYH’nın % 14’ü) bütçe açığı veren SA açısından önemli ve tartışmalı bir ekonomi politik karar anlamına da gelmektedir.”

*****

Prof.Dr. Harun ÖZTÜRKLER[i]

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Suudi Arabistan (SA) arasında 20 Mayıs 2017’de 10 yıllık 350 milyar dolar büyüklüğündeki “stratejik vizyon” anlaşması ve hemen yürürlüğe girecek olan 110 milyar dolarlık silah anlaşması, uluslararası ilişkiler uzmanlarının terminolojisi ile ABD’nin Trump döneminde Ortadoğu’daki dış ilişkiler politikasının yumuşak güç olmayacağını ve ABD’nin Ortadoğu’da askeri ve ekonomi politik angajmanının derinleşeceğine işaret etmektedir. Silah anlaşması sınır güvenliği için tank ve helikopter, kıyı güvenliği için sahil güvenlik gemileri, istihbarat toplamakta kullanılacak hava araçları, bir füze savunma radar sistemi ve siber güvenlik araç-gereçlerini kapsamaktadır. Bu anlaşmanın askeri ilişkiler anlamında önemi bir boyutu, Obama yönetiminin Eylül 2016’da SA ile 115 milyar dolarlık anlaşmayı onaylamasından sonra, Yemen’de süren savaşta insan hakları ihlalleri nedeniyle anlaşmada kapsanan bazı silahları satmaması sonrasında daha geniş bir silah paketini kapsıyor olmasıdır. Özellikle, İran’ın sahip olduğu füze sistemleri göz önüne alındığında, anlaşmaya son anda eklenen füze savunma sisteminin İran’a karşı bir manevra olduğu da söylenebilir. Bu anlaşmanın bu çerçevedeki bir diğer önemli yanı,  İran’da Ruhani’nin seçim zaferinin İran halkının hem nükleer anlaşmayı hem de ekonomik ve politik anlamda normalleşmeyi ve uluslararası sistemle yeniden entegre olmayı onayladığı ve bölgede göreli olarak daha istikrarlı bir dönem umudunun taşındığı bir döneme rastlamasıdır. Anlaşmanın İran ile ilişkisi ile ilgili çelişkili açıklamalar yapılmasında karşın, ABD Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamada temel amacın İran’ın bölgede artan etkisi ve İran ilişkili tehditler karşısında SA’ın ve Körfezin uzun dönemli güvenliğini desteklemek ve SA’ın bölgedeki terörizm karşıtı faaliyetlere katkı sağlayarak ABD askeri güçlerinin yükünü azaltmak olduğu vurgulanmaktadır. ABD dış işleri bakanı Tillerson bu çerçevede, anlaşmanın ortak düşmanları için terörü finanse etmemeleri konusunda güçlü bir mesaj olduğunu ve daha önemlisi dünyanın bu bölgesinde güvenliği sağlamanın Amerikan halkına olan maliyetini azaltacağını ifade etti.

Bu anlaşmanın askeri boyutu dışındaki önemi, Trump’ın hem ulusal ekonomi politikalarının hem de Ortadoğu’ya ekonomi politik yaklaşımının ipuçlarını içermesidir. Trump anlaşmayı, “ABD’de milyarlarca dolarlık yatırım ve iş” olarak tanımladı. Anlaşma ile SA yanlınızca ABD’den askeri malzeme almayı taahhüt etmiyor, aynı zaman Amerikan Şirketlerini bu malzemeyi SA’da kurmak üzere istihdam etmeyi de taahhüt ediyor. Anlaşma SA’a hemen 110 milyar dolarlık ve gelecek on yılda 350 milyar dolarlık askeri malzeme satışını, ortak vizyon deklarasyonunu, iki ülke özel sektörleri arasında ekonomik işbirliğini ve savunma işbirliğini kapsamaktadır. Böylece, anlaşma Amerikan Şirketleri için SA ve diğer Körfez ülkelerinde yeni ekonomik olanaklar ve ABD’de savunma sanayi temelli sektörlerde on binlerce yeni iş yaratma olanağı yaratmaktadır. Öte yandan anlaşmanın ekonomi-ideolojik bir içeriği de söz konusudur. Trump’ın damadı ve danışmanı Kushner, dünyanın en büyük savunma sanayi şirketlerinden biri olan ve ABD-SA silah satışı anlaşmasında önemli bir üretici olan Lockheed Martin şirketinin başkanını arayarak fiyat kırmalarını talep etmiş ve fiyat iskontosu almıştır. Bu durum ABD’de hükümetin doğrudan serbest piyasaya ve fiyat oluşumuna müdahalesi olarak değerlendirilmektedir. Bu şirket de anlaşmayı SA’ın 2030 Vizyon programına doğrudan bir katkı ve ABD’de yeni ekonomik sektörlerde binlerce yüksek nitelikli iş yaratılması olanağı olarak değerlendirmektedir. Anlaşmanın Trump’ın ulusal ekonomi politikası için bir diğer önemi, SA’nın ABD’de altyapı yatırımları için 50 milyar dolara yakın yatırım yapmayı planlıyor olmasıdır. Trump’ın 1 triyon dolar tutarındaki alt yapı yatırım planı göz önüne alındığında böylesine büyük bir finansman kanalı, anlaşmanın en öneli ekonomi politik geri planlarından birisini oluşturmaktadır.

Bu anlaşma, petrol sektörünün bütçe gelirlerinin yaklaşık olarak % 90’ını ve gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yarısına yakınını oluşturan ve düşük petrol fiyatları nedeniyle 2016 yılında 90 milyar dolara yakın (GSYH’nın % 14’ü) bütçe açığı veren SA açısından önemli ve tartışmalı bir ekonomi politik karar anlamına da gelmektedir. SA bu bütçe açığını hükümet tahvili satarak borçlanarak ve rezervlerindeki azalma ile finanse etmek durumunda kaldı. Ayrıca, hükümet bütçe açıkları nedeniyle fiziksel sermaye yatırımlarını azaltmak, katma değer vergisi uygulamasına geçmek ve elektrik, su, petrol ürünleri gibi birçok mal ve hizmette sübvansiyonları azaltmak gibi ekonomi politikalarını uygulamaya koymak zorunda kaldı. Daha önemlisi, bütçe açıkları hükümeti devlet petrol şirketi ARAMCO’nun belli bir bölümünü ve diğer kamu varlıklarını özelleştirmeyi planlamasına neden oldu. SA GSYH’sının 2016 yılında yaklaşık olarak 638 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında, hemen yürürlüğe girecek anlaşmanın GSYH’sının % 17’si kadar, on yılda yapılacak 350 milyar dolarlık harcamanın ise GSYH’sının % 55’i kadar olduğu görülür. Vizyon 2030 programı çerçevesinde ekonomisinin petrol bağımlılığını azaltarak daha çeşitlenmiş bir ekonomi yaratmak, özel sektörünü geliştirmek, vatandaşları arasındaki artan işsizliği, özellikle de genç işsizliği azaltmak ve geniş genç nüfusuna özel sektörün gerektirdiği nitelikte bir eğitim vermeyi planlayan SA için bu askeri harcamanın ekonomik anlamda ne ölçüde rasyonel bir karar olduğu tartışmalıdır. Son olarak, Suriye’deki iç savaş sonucu Türkiye 3 milyonu aşkın Suriyeli göçmeni ağılarken ve son 6 yılda 30 milyar dolara yakın bir yüke katlanmışken, SA’nın bu konuda ihmal edilir bir çaba göstermesi ve bu büyüklükte bir askeri harcama yapması da önemli bir tartışma konusudur.

——————————————-

Kaynak:

http://www.orsam.org.tr/index.php/Content/Analiz/5106?s=orsam|turkish

22.05.2017

 

[i] Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü öğretim üyesi.

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen