İstanbul tavrı Kur’an’a, TRT sayesinde el-Fatiha!

“Son senelerde Mısır tavrının moda olmasının sebepleri çeşitlidir. En başta genç hâfızların özenmeleri vardır ama asıl sebep İstanbul tavrının güç olması; “tecvid”in, yani Kur’an’ı düzgün okuma kurallarının yanısıra musikiye, özellikle de makamlara âşina olmayı gerektirmesidir. İstanbul tavrında kıraat eden hâfızlar bir sureyi her defasında başka nağme ile okurlar, zira musiki bilirler ama Mısır tavrının taklidinde buna gerek yoktur, Abdülbâsıt’ın Youtube’da mebzul miktardaki kayıtları ezberlenir ve iş olur, biter!”

*****

Murat BARDAKÇI

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, TRT’de yayınlanan “Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması” na geçen gün haklı olarak verip veriştirdi; “Kur’an, ses yarışmalarının güftesi olarak kullanılacak bir kitap değildir” dedi.

Ses yarışmalarının bilindik formatını alın, şarkıcıların yerine hâfızları koyun, şarkıların yerine âyetleri yerleştirin, “bilmemne starı” müsabakalarındaki jüriyi de kıdemli hâfızlarla ve hocalarla değiştirin, biraz renkli ışık ile kalp çarpıntısını andıran birkaç takırtı verin ve buyurun size TRT’nin Kur’an Yarışması!

Mehmet Görmez bu yarışma hakkında aslında az bile söyledi ya, neyse…

Meselenin dinî tarafına girecek değilim; bu iş zaten uzmanlığım değildir, sadece hem geleneklere hem de edebe ters olan bu işin hoş olmadığını söyleyeceğim…

Ama mâlûm yarışmanın aynı şekilde hiç de hoş olmayan ve fakat üzerinde durulmayan bir başka tarafı daha var: Yarışmacıların kıraat tarzları, yani Kur’an’ı okuyuş tavırları…

İSTANBUL VE ÜSKÜDAR TAVRI

Bilenler bilir: Her Müslüman memleketin Kur’an tavrı tarih boyunca kendine mahsustu, bizim temel tavrımız da “İstanbul” üslûbu idi. Kur’an’ın yanısıra ezan da bizde asırlar boyunca bu tavırla okundu ve sonraları “Üsküdar tavrı” da denen üslûp kıraate son şeklini verdi. Eski asırların bugüne isimleri gelen hâfızlarının ardından ses kayıtları elimizde bulunan 20. asrın Sami, Karabacak Süleyman, Âmâ Osman, Büyük ve Küçük Kemal, Mecid, Hasan Akkuş, Abdurrahman Gürses, Aziz Bahriyeli, Kâni Karaca gibi önemli hâfızlarının tamamı hep bu tavırda okudular. Kıraatlerinde kendilerine mahsus üslûp farkları tabii ki vardı ama kıraatleri ve ezanları hep İstanbul tavrında idi…

Anlayış zamanla değişti, İstanbul tavrı bir yana bırakıldı ve kıraatte Arap, özellikle de Mısır’ı taklid etmek moda oldu, en favori hâfızlar da Abdülbâsıt Abdüssamed ile Mustafa İsmail idi! Hıfza başlayan talebenin hedefi artık Hâfız Kemal, Hasan Akkuş, Kâni Karaca yahut bir başka büyük hâfızımız değil Mısır idi, özellikle de Abdülbâsıt!

Şimdi zaten hemen her genç hâfız, birer küçük Abdülbâsıt! Mısır tavrında okumaya özenip o tavrı taklid ediyorlar ama kıraatin aslı varken taklidini, üstelik kötü taklidlerini dinleyip ve birşeyler hissetmek ne mümkün?

TRT’deki yarışmanın bahsedilmeyen ve üzerinde hiç durulmayan menfi tarafı işte burada: Yarışmacıların tamamına yakınını izlerken farkettim, müsabaka sanki Türkiye’de değil Mısır’da, Kahire Televizyonu’nda yapılıyordu! Hâfızlar Türk ama tavır genellikle Mısır, daha doğrusu Mısır taklidi idi ve asıl tuhaflık jürideki hocalardan birinin bile bu işe ses çıkarmaması, “Evlâdım, şöyle bir Üsküdar yak bakayım” dememesiydi!

EZANA DA BÖYLE ETTİLER

Son senelerde Mısır tavrının moda olmasının sebepleri çeşitlidir. En başta genç hâfızların özenmeleri vardır ama asıl sebep İstanbul tavrının güç olması; “tecvid”in, yani Kur’an’ı düzgün okuma kurallarının yanısıra musikiye, özellikle de makamlara âşina olmayı gerektirmesidir. İstanbul tavrında kıraat eden hâfızlar bir sureyi her defasında başka nağme ile okurlar, zira musiki bilirler ama Mısır tavrının taklidinde buna gerek yoktur, Abdülbâsıt’ın Youtube’da mebzul miktardaki kayıtları ezberlenir ve iş olur, biter!

Son zamanlarda ezanın volümünden şikâyetin sebeplerinden biri de budur; yani bir ruh ve melodi sükûnu olan bize mahsus ezanın yerini Arap tavrı taklidlerinin alıp pest perdelerden bir mırıldanmaya dönmesidir! Acemi müezzinlerin gereksiz bir Araplaşma hevesi ile “a” ve “h” harflerini gırtlaktan çıkarma çabaları yüzünden “Allah”ın başındaki “elif” Arapça’nın “ayn”ı, “Muhammed” sözündeki “ha” da “hı” olmakta; ezan hem tavrındaki değişiklik, hem telâffuz hataları hem de müezzinlerin çoğunun hemen her an detone olmaları yüzünden millete artık “Aziz Allah” dedirtmek yerine “Lâhavle” çektirmektedir.

TRT zaten unutulmuş gibi olan Kur’an tavrımıza son darbeyi bu yarışma ile indirmiş ve Türk üslûbunu yerlere sermiştir! İstanbul tavrına el-Fatihâââ!

——————————————————–

http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1524447-istanbul-tavri-kurana-trt-sayesinde-el-fatiha

09.06.2017

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen