Suçlu ‘biz’den olunca!

“Tekrar vurgulayalım: Bu, belki de dünyanın en sadistçe ve en trajik çarpıklığıdır… Bayrak yapılan, heykeli dikilen, ödüle boğulan zanlılar ve katiller, göz kamaştırıcı kahramana dönüştürülür, o ‘ideolojik klan’ın dünyasında mağdurların feryatları hiç bir anlam ifade etmez… Masumlar toprak olurken, ‘ideolojik dokunulmazlık’, suçluları pamuklar içinde sarıp sarmalar!..”

*****

Servet AVCI

Senarist Emrah Serbes’in sözde itirafı o hastalığı yine ortaya çıkardı… Hani suçu ‘işleyen’in kimliğine göre suç saymayan veya katilin ideolojik kimliğine göre tasnif yapan hastalığı… Suçlu kendilerinden ise onu ‘masum’, ‘vicdanlı’ veya ‘haklı’ statüsüne kavuşturma, başka özellikleri üzerinden ‘temize çıkarma’ kurnazlığı…

Taassuba esir düşmüş ideolojik dayanışma böyle bir şey… Meselâ Pınar Selek, Mısır Çarşısı’nda PKK adına patlatılan bombanın failiydi… Olayda 4 yaşındaki Engin’le 7 yaşındaki ağabeyi Ergin, yine 7 yaşındaki Erdi ve diğer üç masum sivil toprak olmuştu…

Hemen ‘ideolojik akrabalar’ ellerini Pınar Selek’e uzatmış, onu katil olmaktan alıkoyan, ‘sosyolog’ makamına oturtan büyük bir kampanyayı harekete geçirmişti… Onlara göre ‘devrimci dayanışma’ bunu gerektiriyordu!..

***

Yılmaz Güney tipik bir katildi… Yumurtalık hâkimi Sefa Mutlu’yu öldürmüştü ama Sefa Mutlu’nun ‘insan’ kimliği sözde devrimci lobinin Yılmaz Güney’e giydirdiği ‘Çirkin kral’ ve ‘büyük sanatçı’ kimliğinin yanında hiçbir şey ifade etmemişti!..

‘Biz’den olunca ‘katil’ olunmuyor ya, Sefa Mutlu yok olup gitmiş, ‘aydın’ Yılmaz Güney’in heykeli yıllar sonra Siverek’e dikilebilmişti!.. Üstelik Sefa Mutlu’nun da acıyla yaşayan bir ailesi olabileceğini hiç umursamadan…

Ana akım medyada bile az okumadık değil mi, ‘kan içiciler‘in bir anda ‘dağda gitar çalan, ana kuzusu kızlar‘a çevrilmelerini? O katillerin ırmakta saçlarını tarayışlarını, yerlerden sigara izmariti toplayan çevreci hassasiyetlerini? Daha isimleri konulmadan katledilen bebekleri değil de, teröristi masumlaştıran ve çifte standardıyla insanı kusturan ‘sınıf dayanışması’nı?

***

Ayşe Özzümrüt’ü ‘şair’ yapan, ödüller veren de aynı kafaydı… Oysa o, MLSPB’li bir katildi ve MHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok’u eşi ve kızıyla birlikte katleden dört teröristten birisiydi… Müebbet hapse mahkûm olmuş, şartlı tahliye sonucu çıkmıştı… ‘İdeolojik akrabalık’ tabii ki onun da elinden tutacak, ‘katil’ kimliğini silecek, onu ‘katliam hükümlüsü’ olarak değil, şiirleri Ahmet Kaya tarafından bestelenen ‘ödüllü şair ve yazar’ olarak devam ettirecekti hayata… Daha 1985’te Milliyet’te çıkan cezaevi fotoğraflarında ‘annesine sarılan masum kız’dı çünkü o!..

Örnekleri o kadar çoğaltabiliriz ki, KCK’dan alınan Büşra Ersanlı’dan, Lice’de karakol yapımına karşı çıktığı için çıkan olaylarda öldürülen Medeni Yıldırım’ın Gezi’de ölenlere eklenmesine ve bunun gibi yüzlercesine kadar…

Tekrar vurgulayalım: Bu, belki de dünyanın en sadistçe ve en trajik çarpıklığıdır… Bayrak yapılan, heykeli dikilen, ödüle boğulan zanlılar ve katiller, göz kamaştırıcı kahramana dönüştürülür, o ‘ideolojik klan’ın dünyasında mağdurların feryatları hiç bir anlam ifade etmez… Masumlar toprak olurken, ‘ideolojik dokunulmazlık’, suçluları pamuklar içinde sarıp sarmalar!..

***

Emrah Serbes’in ölümlere sebep olduğu trafik kazasında da durum hemen hemen aynı… Olayda bir baba ve kız ölmüş, bir anne ise hâlâ can çekişiyor… ‘İdeolojik akrabalar’ itirafın erdemini pazarlama derdinde!..

Doğrudan savcılığa gitmek yerine, sosyal medyadan paylaşımla yeni senaryo hayata geçirilmiş… Çünkü başkasının arabayı kullandığı şeklinde ilk senaryonun yürümeyeceği anlaşılmıştı… Avukat yeni deliller istemiş, hava yastığından, mobeselerden, saç, kan ve idrar örneklerinden çıkacak sonuçların çemberi daraltacağı netleşmişti…

Suçlunun alkollü olduğu anlaşılırsa 20-25 yıl ceza alması mümkünken ‘alkol test süresi’nin aşılması hesaplanmış, yalan üzerine yalanlarla bu süreç bezenmişti… Hepsi tükenince sıra ‘erdemli itiraf’a geldi mecburen…

Şimdi olay sıcak ve hâlâ can çekişmekte olan birisi olduğu için ancak bu kadar sahip çıkılabiliyor… İleriki aşamalarda hep birden şahit olacağız ‘ikinci Selek vak’ası’na…  Ölenler sahipsiz kalacak, suçludan yine ‘başka bir şey’ çıkarılacak…

Bu, radikal solun önemli bir kısmının çok kötü bir hastalığı… Özellikle PKK’ya ve her türlü cinayet şebekesine karşı fikri namusunu koruyan solcular elbette istisna…

——————————

Kaynak:

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/suclu-bizden-olunca-44447yy.htm

02.10.2017

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen