“100 yıl sonra Antalya’nın havası Kahire gibi olacak”

Türkiye’nin konumlandığı 36-42 kuzey enleminden örnek veren Prof. Dr. Kurnaz,”Türkiye’nin 42’inci enlemi 100 yıl sonra 36’ıncı enlemi gibi olacak. Yani bugün Antalya’daki hava neyse Trabzon’da o olacak. 100 yıl sonra Antalya’nın havası ve iklimi de İskenderiye, Kahire’deki gibi olacak. Ama unutmayalım ki şuan o bölgede de tarım yapılıyor. Orası çöl değil” diyor.

*****

 İrfan DONAT[i]

Bu öngörü Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Levent Kurnaz’a ait.

Prof. Dr. Levent Kurnaz ile iklim değişikliğinin tarım ve gıda sektörüne etkisini konuştuk.

Aslında karşılıklı bir etkileşimden söz ediyoruz.

İklim değişikliğinin tarıma etkisi olduğu gibi tarımsal üretimin de iklim değişikliğine bir etkisi söz konusu.

Kuraklık tartışmaları gündemdeki yerini koruyor.

“Son 44 yılın en kurak dönemi…” ile başlayan cümlelerin biraz altını doldurmakta fayda var.

Riskimiz sadece kuraklık mı?

Söz konusu risk sadece bu yıla mı özgü?

Küresel iklim değişikliğinin gölgesinde insanoğlunu bundan sonraki süreçte neler bekliyor?

Artık herkes tarafından kabul edilen ve bilinen bir gerçek var ki iklim değişikliğiyle birlikte tarımsal üretimin deseni, yeri ve zamanı değişiyor ve değişmeye devam edecek.

Prof. Dr. Levent Kurnaz da iklimde çok ciddi bir değişim yaşandığına dikkat çekerek, bu durumun bugün için çok önemli sorun yarattığını ve gelecekte de ciddi bir sorun olmaya devam edeceğini hatırlatıyor.

Türkiye’de yağış yetersizliğine bağlı olarak suyun azaldığını ve toprağın da yeteri derecede beslenemediğine dikkat çeken Prof. Dr. Kurnaz, yeterli miktarda kar yağmadığı için tarımda yoğun olarak kullanılan yeraltı sularının da azaldığını belirtiyor.

Akdeniz havzasında yer alan Türkiye’nin, iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenecek ülkeler arasında yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. Kurnaz,”Bizim güneyimizde yer alan ülkeler de bizim gibi ya da birden daha kötü şekilde etkilenecek. Suriye, Irak, Ürdün, Mısır gibi ülkeler bizden daha çok etkileniyor” diyor.

İklimdeki değişimin uluslararası göç hareketlerine olan etkisini de hatırlatan Prof. Dr. Kurnaz, “Türkiye’deki mülteci sayısına baktığımız zaman bu göç burada durmayacak. Bu konu sadece Suriye’deki bir iç gerginlikten ortaya çıkan bir olay değil. Bunun temelinde ciddi bir tarımsal çıktıdaki azalma da söz konusu. Gelecekte bunlara hazırlıklı olmamız lazım” uyarısında bulunuyor.

Türkiye’de toprakların yorgun olduğunu ve bunun üstüne iklim stresinin binmesiyle kayıpların daha da arttığına vurgu yapan Prof. Dr. Kurnaz, gündemde kuraklık riski olmasına karşın tarımsal üretim açısından kenarda bekleyen diğer iki büyük riskin de don ve dolu olduğunu kaydediyor.

Aslına bakarsanız bu risklerin hepsini geçtiğimiz yıllarda acı şekilde test ettik.

Artık dört mevsimin yerini iki mevsim aldı. İlkbahar ve sonbaharı pek yaşayamadığımız hızlı ve sert mevsim geçişlerine şahit oluyoruz.

“Yalancı bahar” ile birlikte bitkiler olması gerekenden önce çiçek açıp tüm risklere açık hale geliyor.

Düzensiz, zamansız, yıkıcı etkiye sahip yağışların sıklığı ve şiddeti son yıllarda tarımsal üretime ciddi zararlar veriyor.

“Yeni normal” diye özetleyebileceğimiz bu değişime Prof. Dr. Kurnaz da dikkat çekiyor.

“Gittikçe daha az yağış düşen bir rejimde yaşamaya başlayacağız” tespitinde bulunan Prof. Dr. Kurnaz, “Bu durum kendi başına kötü bir şey değil. İnsanlar 10 bin yıldır az yağış alan yerlerde de tarım yapmayı biliyor. Ama bizim iki şeyi çok dikkatli yapmamız gerekiyor. Birincisi, doğru yağışa, doğru ürün eşleştirmesi. İkincisi ise doğru bitki seçimi. Örneğin yağış azlığına yani kuraklığa daha dayanıklı bir buğday türünü seçmek gibi…” diyor.

Aslında Prof. Dr. Kurnaz’ın dikkat çektiği konularla ilgili çalışmalar yapılıyor.

Ancak yeterli mi? Tartışılır…

Çünkü söz konusu riskleri yönetebilmek için tarımsal üretimde planlama gerekiyor.

Biz ise tarımsal planlama konusunda hala sıkıntı yaşıyoruz.

Orta ve uzun vadeli tarımsal stratejilerimizi bugünün ve yarının gerçeklerine göre oluşturup, yıllar içerisinde revize edemiyoruz.

Halbuki bugünden oturup dersimize çalışmamız, ev ödevlerimizi düzenli olarak yapmamız lazım.

Sonuçta bir adaptasyon süreci içerisindeyiz ve zaman aleyhimize işliyor.

“TRABZON’UN HAVASI 100 YIL SONRA ANTALYA GİBİ OLACAK”

Prof. Dr. Kurnaz iklim değişikliğiyle birlikte gelecekte Türkiye’de yaşanacak değişim senaryolarını da bizimle paylaşıyor.

Türkiye’nin konumlandığı 36-42 kuzey enleminden örnek veren Prof. Dr. Kurnaz,”Türkiye’nin 42’inci enlemi 100 yıl sonra 36’ıncı enlemi gibi olacak. Yani bugün Antalya’daki hava neyse Trabzon’da o olacak. 100 yıl sonra Antalya’nın havası ve iklimi de İskenderiye, Kahire’deki gibi olacak. Ama unutmayalım ki şuan o bölgede de tarım yapılıyor. Orası çöl değil” diyor.

Peki çiftçilerimiz bu değişimin ne kadar farkında?

“Çiftçimiz iklim değişikliğinin yüzde yüz farkında ve bunun olumsuzluğunu yakından hissediyor” diyen Prof. Dr. Kurnaz, 10 yıl sonra Orta Anadolu’da bol su isteyen birçok ürünün yetiştirilemeyeceğini savunuyor.

İklim değişikliğine yönelik sebep-sonuç ilişkisinin kurulmadığını aktaran Prof. Dr. Kurnaz, uzun vadeli planlamaya ihtiyaç olduğunun altını çiziyor.

Türkiye’de iklim bilincinin tam oluşturulamadığını ifade eden Prof. Dr. Kurnaz, gelecekteki olası tarımsal üretim risklerine karşı çözümlerin şimdiden oluşturulması gerektiğini ifade ediyor.

Küresel iklim değişikliğinin dünyanın farklı bölgelerindeki yansımalarına da değinen Prof. Dr. Kurnaz,”Örneğin Endonezya’da daha ucuz olduğu için talep gören palm yağı üretmek adına yağmur ormanları yakılıyor. Bu gibi örneklere baktığımızda dünya yavaş yavaş intihar ediyor” diyor.

Prof. Dr. Kurnaz, benzer sıkıntıya bir örnek de hayvansal üretim tarafından veriyor.

Özellikle hayvancılık tarafındaki endüstriyel üretim modelinin sürdürülebilir olmadığının altını çizen Prof. Dr. Kurnaz,”Hayvanlar gün yüzü görmeden dar ve kapalı alanlarda beslenerek tüketicinin önüne geliyor. Bunlar korkunç derecede metan gazı salgılıyor. Artık meralarda otlanan, oradan beslenerek büyütülen eski usul hayvancılık pek yok. Bu, sürdürülebilir bir tarım sistemi değil” diyor.

Tarım ve gıda politikalarını oluştururken konuya sadece ekonomik açıdan yaklaşmak insanoğlunun kendi ayağına kurşun sıkması ile eşdeğer.

Artık bu alana çevre/iklimsel, sosyal ve politik açıdan da yaklaşarak bütüncül şekilde değerlendirmenin vakti geldi de geçiyor.

İklim değişiyor ama insanoğlu değişmemekte, yanlışını düzeltmemekte ısrar ediyor.

——————————————-

Kaynak:

http://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2096322-100-yil-sonra-antalyanin-havasi-kahire-gibi-olacak

*****

[i] Bloomberg HT Tarım Editörü, [email protected]

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen