İsrail’in ardından ABD’nin de İran’a bu ülkenin hava sahasını, egemenliğini ve uluslararası hukuku ihlal ederek saldırması apaçık bir zorbalıktır, haydutluktur. Aslında Batı hükümetlerinin, beğenmedikleri devletler ve hükümetler için geliştirip benimsedikleri bu tabir kendilerini ve arsız ve aşırı eylemlerini tanımlamakta yetersiz kalıyor. Onlara ‘arsız haydut’ devletler demek daha doğru olacak…
Son iki yıldır devam eden olayları izleyen uluslararası toplum ve dünya kamuoyu her şeyi görüyor ve hafızalara not ediyor.
Anti demokratik ve diktatör İran rejiminin son 45 yılda Ortadoğu’da işlediği suç ve cinayetlerin bir sayısı ve sınırı verilemez. Rejim ajanları, İran destekli silahlı gruplar ve direniş eksenini oluşturan aparatların Irak, Suriye, Lübnan, Filistin ve Yemen’de izlediği mezhepçi politikalar, işledikleri savaş suçları, infaz ve katliamlar unutulamaz. Ancak bunların hiçbiri AB, Almanya ve Birleşik Krallık’ın dolaylı, ABD ve İsrail’in doğrudan işlediği katliamlar ve en son Gazze ve Batı Şeria’da işlenen soykırımın yanından bile geçemez. Bunlara rağmen İran, Birleşmiş Milletler’in etkisizliği ve yokluğunda, AB ve Birleşik Krallık’ın açık olarak desteklediği İsrail ve ABD’nin saldırıları sonrası uluslararası toplumun sempatisini kazanıyor. Günlerdir İran’ın İsrail’e fırlattığı füzelerin İsrail’de yol açtığı hasar ve etkiler sosyal medyada, bu platformları kullanan bir avuç siyonist hariç kullanıcıların önemli bir bölümü tarafından destek ve ilgi görüyor. Herhalde insanlığın fazileti ve merhameti burada tezahür ediyor.
Ya diğerleri?..
İsrail, son iki yıldır işlediği soykırımın etkisi ile meşru bir devlet vasfını dünya kamuoyu önünde kaybetmiştir. Bu savaşın en önemli sonucu budur. ABD ise bu soykırıma, başta kendisi ve Birleşik Krallık ve Birleşmiş Milletler’in gayrimeşru çocuğu olan soykırımcı ve terörist yapıya verdiği açık ve her türlü destekten dolayı yumuşak gücünü ve her türlü olumlu imajını hem kendi toplumu hem de uluslararası toplumun çoğunluğu nezdinde kaybetmiş, neredeyse sıfırlamıştır.
Bu olaylar olurken uluslararası sistemin öteden beri iki önemli despotik ve yayılmacı devleti olan Rusya ve Çin’in öteden beri yapmakta olduğu eylemler, izlemekte oldukları politikalar, yürüttükleri savaşlar ve çatışmalar ikinci plana atılmış oluyor. Uluslararası kamuoyu ve dünya vicdanının Rusya ve Çin’den medet umuyor hale gelmesi dünyayı ve bütün insanlığı rahatsız eden arsız haydutların, bunların insanlığı kendilerinden tiksindiren eylemlerinin, ABD, AB, İngiltere’nin desteğindeki ‘kutsal terörist yapı’ sayesindedir.
[i] Prof.Dr., İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi.