İsrâiliyata -Mesîhiyyat ve Arapların kendi mitolojileri de dâhil olmak üzere- Orta Doğu coğrafyasının ortak mitolojisi nazarıyla bakılmaktadır. İsrâiliyat: Orta Çağ’daki mitik Arap aklının Tanrı’yı, tarihi, dünyayı, eşyayı algılama tarzı da diyebiliriz .
İsrâiliyatın orjini ise: Sâmilerin (semitik toplumların) Sümerlerden, Babillilerden, Keldanilerden, Zedüşt’ten aldıkları dinsel ve mitolojik unsurlara dayanır .
Tanah ve Kur’ân kıssaları temelde aynı dil ve üslup özelliğine sahip olduğundan ilk Müslümanlar ve onları takip eden kuşaklar, Kur’ân kıssalarını İsrâiliyata müracaat ederek izah etmişlerdir . Sahâbe ve tabiûn uleması Âdem ve cennetten düşüş kıssasını İsrâiliyat ile tefsir ederken, “Âdem’in boyu o kadar uzundu ki başı gökyüzüne değiyordu” demekte herhangi bir sakınca görmemişlerdir .
Fakihlerin dinî bir delil olarak kabul ettikleri “şer‘u men kablenâ /bizden önceki şeriatları” ve “hikmet” kavramı da İsrâiliyat’ın bir diğer adıdır.
Hatta Tevrat’ta olmayan İsrailiyat Kur’an’da vardır. Bunun için Süleyman ile ilgili anlatılanlara bir göz atmak kafidir. Tevrat’taki kral Süleyman, Kur’an’da insanüstü bir peygambere dönüştürülmüştür. Tevrat’ta Süleyman’ın işçi ve ustaları normal insanlarken, Kur’ân’da bunlar cin ve şeytanlar olmuştur. Tevrat’ta ve diğer rabbinik metinlerde “Hüdhüd kıssası, Süleyman’a kuşdilinin öğretilmesi, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordunun düzenli birlikler halinde sevk edilmesi , Karınca vadisi ve Süleyman’ın karınca ile konuşması, Sebe kraliçesinin tahtının göz açıp, kapayana kadar getirilmesi” gibi ayrıntılar yoktur.
Yahudiler Torah’ı vahye dayanan yazılı Torah (Eski Ahit) ve sözlü Torah (Talmud) olarak kabul ederler. İslâm geleneğinde de Tevrat Mişna ve Talmud olmak üzere sözlü geleneği kapsayacak şekilde kullanılmıştır . Kur’ân da Tevrat’ı Mûsâ’ya verilen kitap olarak değil, İsrâiloğullarına verilen metinler olarak niteler. “İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat” [5/43] denilerek Tevrat’ın saygınlığı korunmuş; içinde “tafrif, tebdil ve tağyir” kelimelerinin geçtiği âyetler de dâhil olmak üzere hiçbir yerinde Tevrat ve İncil metninin bozulduğunu açıkça söylememiş veya bu kitapların itibarını zedeleyecek herhangi bir ifadeye yer vermemiştir . Kur’ân defaatle kendisinden önceki kitapları doğrulamak (musaddık) ve onları koruma altına almak (müheymin) için indirildiğini vurgular. [5/48]
Haliyle sakın Tevrat’ın aslı kaybolmuştur filan demeyin.
Özetle cinler ve onların alt türleri olan (yüzlerce çeşidiyle şeytanlar ve melekler) bulunduğu sürece hurafelerden kurtulmak mümkün değildir.
Çünkü cinler, periler, gûlyabaniler modern bilim öncesi çağın mitolojik evren tasavvurunun (animist/ruhçu) uzantısıdırlar. Yani seseb-sonuç ilişkisinin gözardı edildiği, doğal fenomenlerin cinler ve şeytanlarla izah edildiği bir arkaik dünyanın dilidir.
Keza İsrâiliyat da böyle.
Hakkında en çok âyet bulunan Musa peygamber iken, ehli kitabın yanında olanların tasdik edildiği (musaddik) ve hatta himaye edildiği (müheymin) nas ile sabit iken.
Bu noktada “Doğal Teoloji” çözüm olabilir mi?
Kâinat kitabının âyetleri/bilim yasaları öncelenemez mi?
—–
Popüler hurafelerin büyük bir kısmı cin inancıyla bağlantılıdır. Örneğin Benî Uzre kabilesinden Hurâfe adlı bir adama şeytanlar tecavüz etmişlerdi.
Resûlullah’ın bir gece hanımlarına anlattığı Hurâfe hikâyesine Hz. Âişe: “Eğer bunu sen anlatmamış olsaydın bunun hurafe olduğuna inanırdım” deyince, o da: “Hurâfe hikâyesi en gerçek hikâyelerden biridir. Benî Uzre’ye mensup olan Hurafe cinler tarafından esir alınıp uzun zaman sonra serbest bırakılmış ve daha sonra cinler arasında yaşadığı ilginç olayları insanlara anlatmaya başlamış bir kişidir.” der.
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 42:141; Taberânî, Mu‘cemü’l-evsât, 6:155. Yine Resûlullah’ın Temim ed-Dârî’den duyduğu ve mescitte anlattığı “Cessâse” hikâyesinin kahramanı Cessâse de dişi bir şeytandır.
Bk. Müslim, “Fiten”, 119, (2942)
Büyü/sihir, kehanet, azimet, muska sektörü bütünüyle cin inancının uzantısıdır.
Cin inancı da İslamın…
İsrailiyât bizim öz malımızdır vesselam.
Mitolojik bir dünyanın anlatım dili olan israiliyât..
Tabiat kanunlarının bilinmediği, doğal fenomenlerin cinler, şeytanlar, meleklerle izah edildiği bir ezoterik zihniyetin hâkim olduğu dünyanın…