Prof.Dr. İskender ÖKSÜZ
2025 Ekonomi Nobeli’ni üç kişi paylaştı. Daha doğrusu yarısını bir iktisat tarihçisi, Joel Mokyr aldı. Diğer yarısı da iki kişilik bir ekibe, Philippe Aghion ve Peter Howitt’e verildi. Mokyr, 1972- 73 yıllarında Yale’da öğretim asistanlığı gibi bir görevde bulunmuş, sonra Northwestern Üniversitesi’ne geçmiş. Hâlâ orada. Aghion, Fransa’da Collège de France’ta; Kanadalı Howitt, ABD Brown Üniversitesi’nde.
İlk dikkati çeken iki grubun ödüllük teorilerinin ikisinin de bir taraftan evrime dayanması… Genetik evrim değil, kültür evrimine.
Bu yazıda Mokyr’in A Culture of Growth: The Origins of the Modern Economy ~ Büyüme Kültürü: Çağdaş Ekonominin Kökenleri kitabı üzerinde durmak istiyorum. Onun için Aghion ve Howitt’in “Yaratıcı Tahrip” tezini başka bir yazıda ele alırım.
Joel Mokyr, çıktılara değil toplumların zihniyetine odaklanmış. Zihniyeti belirleyen iki unsur, kültür ve kurumlar. Kültürü, “davranışları etkileme gücüne sahip inançlar, değerler ve tercihler toplamı” diye tarif ediyor. Kültürün kökleri derin. Yavaş değişiyor. Kurumlar ise toplumun belirlediği teşvikler ve ketlemeler.
KÜLTÜR DE EVRİME TABİ
Kültür köklü ama değişik tarzları toplumun içinde birlikte yaşıyor. Bu çeşitlilik insanlara aralarından seçim yapabilecekleri bir menü sunuyor. Kültür değişmeleri (Mümtaz Turhan Hoca’ya rahmet olsun), bu çeşitler arasında insanların o zamana kadar hâkim olmamış tarzları seçerek onları hâkim hâle getirmesi ile yürüyor. Bu seçimde de bazı sürücüler var. Rastgele değil. Şimdi Mokyr’ın dört tip “sürücüsünü (bias)” sayacağım. Mokyr’ın kullandığı “bias”ın tam tercümesi “önyargı” veya “sapma”dır. Fakat Türkçe’de “sürücü” kelimesi maksadı daha iyi anlatıyor. Bizim toplumumuzda hangi sürücüler güçlü, hangileri zayıf; aşağıdaki listeyi aklınızda bu soruyla okuyun:
İçerik sürücüsü: Fikirleri algıladığımız mantıklılık, makuliyetlerine göre, delillere veya doğrulamalara göre kabul etmek.
Otorite, itibar sürücüsü: İnançları kaynağın otoritesine ve algılanan itibarına göre kabul veya reddetmek.
Uyum sürücüsü: Derin köklere dayanan mevcut inançlarla çelişen yeni fikirleri reddetmek.
Çoğunluk sürücüsü: Yaygın fikirlerin hâkim olduğu bir gruba veya popüler görüşlere katılmak.
Açıktır ki toplumda büyük atılımları kolaylaştıracak sürücü sadece birincisidir. Diğerleri değişimi ketleyecektir. Ancak “yararlı bilgi”ye erişilebileceği ve bunun işe yaradığı bir kere görülürse bu sefer 2, 3 ve 4, yeni seçilen kültürü desteklemeye başlayacaktır. Avrupa’da olan da budur.
MEKTUP CUMHURİYETİ
Mokyr, Avrupa’nın tuttuğu yolu birkaç sebebe dayandırıyor. Bir kere, keşfedilmemiş yeniliklerin bulunabileceğini ve bunların doğanın nimetlerine kapı aralayacağını söyleyen, söylemekle kalmayıp öyle olduğunu gösteren etkili kişiler var. Özellikle Francis Bacon ve Isaac Newton.
Buna ek olarak Avrupa’nın siyasi parçalanmışlığı da yeniliklere yardımcı oluyor. Bir devletin reddettiği, desteklemediği, hatta yasakladığı bir yenilik başka bir devlette kabul görüyor. Başarısı anlaşılınca da herkesçe taklit ediliyor. Coğrafi keşifler böyledir. Matbaa böyledir.
Nihayet Deha Çağı’nın yazarı Anthony Clifford.Grayling’in de üzerinde durduğu Mektup Cumhuriyeti, Mokyr’ın da favorisi. Yeni faydalı bilgiler bulunacağına inanan heyecanlı, keşif meraklısı insanların yoğun mektuplaşması. Bunu 23.08.2020 tarihli “Bilim ve teknolojinin motoru: İletişim” başlıklı yazımda anlatmıştım. Posta tatarları sayesinde kurulup yürüyen mektup cumhuriyeti önce görünmez kolejleri ve sonra Kraliyet Cemiyeti (Royal Society), Fransız Akademisi (Académie française) gibi bilim yuvalarının fidanlığı.
BATI VE ÇİN
Mektuplaşmalarda, görünmez kolejlerde ve devlet destekli cemiyetlerde hep aynı çalışma ilkeleri var: Her şey kamuya açık; gizlilik yok. Bilgi birlikte büyüyor. İtiraz serbest. Deliller yanlışlamaya işaret ediyorsa, kimsenin prestijine bakılmaksızın iddialar reddediliyor. Liyakat esas. İnsanlar hitabet gücü veya prestijle değil, tutarlılık, ölçme, hassaslık ve deneyin doğrulamasıyla ikna ediliyor.
Mokyr, bu özellikleri aynı asırda Çin’de geçerli olan kültür ve kurumlarla karşılaştırıyor ve neredeyse her birinin zıddının geçerli olduğunu gösteriyor. Başta yap deyince de dur deyince de itaat edilen bir saray. Ardında Konfüçyüs fikirlerinden milim sapmanın yasaklandığı, Konfüçyüs sınavlarıyla işe alınan ve kurulan bir bürokrasi. Benzer karşılaştırmayı tarihçi Batı Niçin Hükmeder- Şimdilik (Why the West Rules- For Now) kitabında yapmış ve ben de onu “Niçin?”de özetlemiştim. Günümüzde gelişmeler bu kadar hızlanınca “Niçin Geri Kaldık?”ı yeniden yazmam gerekecek gibi. Ben yetişemem ama inşallah biri çıkıp bir gün “Niçin Öne Geçtik?”i yazar.
Ekonomi, kalkınma, kalkınamama konularını zihniyetle birlikte ele alınca Sabri F. Ülgener hocayı anmadan olmaz. Birçok kitabının başlığında “zihniyet” kelimesi geçer: Zihniyet, Aydınlar ve İzm’ler; Zihniyet ve Din- İslam, Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlakı; İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası. Bugünün bilim zihniyeti hocayı destekliyor.
———————————–
Kaynak:
https://www.karar.com/yazarlar/iskender-oksuz/kultur-ve-buyume-1605744
