Türkiye ‘Terörsüz Türkiye’ ile Oyalanırken Suriye’de Atı Alan Üsküdar’ı Geçiyor: Türkiye’ye Kurulan Zaman Tuzağı.
Türkiye’deki insanların büyük bir kısmı meseleyi hâlâ şöyle sanıyor: “YPG orada, biz burada; nihayetinde Suriye’nin iç meselesi…” Oysa Suriye’nin kuzeyinde kurulan yapı artık Suriye’nin iç meselesi olmaktan çıkmış, Türkiye’nin güneyine doğru ilerleyen bir coğrafî çökme mühendisliği hâline gelmiştir.
Doğru, Fırat’ın doğusu ve kuzeydoğusundaki YPG/PKK terör örgütünün süslü cümlelerle Suriye’yi parçalama, geleceğine ipotek koyma ve terörün Akdeniz’e çıkma meselesi esasen Şam’ın çözmesi gereken bir sorundu. Hatta Şam’ın gerçek bir meşruiyet-irade-üniter devlet inşasının temel şartıydı. Ama Şam bugüne kadar sadece konuştu; bekledi, erteledi, başta ABD-İsrail olmak üzere batılıların ve Arap aktörlerin reaksiyonları gözetti ve 10 Mart mutabakatı masalına sığındı.
Sonuçta Suriye’nin tamamına iki büyük düğüm çöktü:
- YPG/PKK’nın devlet-öncesi bir yapıya dönüşmesi,
- Şam’ın nereye yürüdüğü meselesi.
***
Şam dosyası başka bir yazının konusu. Ama bugün acil olan şu çıplak gerçektir: YPG-PYD artık bir terör örgütü değil; ABD-İngiltere-Fransa tarafından adım adım devletleştirilen, Türkiye’yi içeriden çökertmeye programlanmış bir PROTO-TERÖR DEVLETİDİR.
Bir garnizon devlettir.
Bir ileri karakol devlettir.
Ve bu artık “taslak” değil, uygulaması devam eden bir projedir.
Abartıyor muyum?
Gelin birlikte bakalım.
***
2019’dan Bugüne: ABD Türkiye’yi Nasıl Zaman Tuzağına Sıkıştırdı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019’da harekatın hedefini “432 km x 30 km” olarak ilan etmişti.
Barış Pınarı başladığında ise PKK, ABD’nin rehberliğiyle 3 km’ye razı görünürken Mehmetçik bir gecede 30 km derine, hatta taktik gerekçelerle M-4 karayolunun güneyine inince çarşı pazar karıştı.
Telsizlerden uyarılar yağıyor, ABD İHA’ları Mehmetçik’in tepesinde geziyor, saldırı helikopterleri Apache’ler alçak irtifadan uçuyor, üstüne sağımıza solumuza top atılıyor, ateş baskısı uygulanıyordu.
Ardından Trump; Pence ve Pompeo’yu jet hızıyla Ankara’ya gönderdi.
Pazarlıklar yapıldı ve harekât 130 km’de durduruldu.
Neden?
Çünkü ABD’nin panikle korumaya çalıştığı şey örgüt değildi, Türkiye’ye karşı geliştirdiği terör-devleti projesiydi.
Bugün karşı karşıya olduğumuz gerçek tam olarak budur.
***
Hatırlayın lütfen: Bu alanın böyle “130 km x 30 km” kalmasının başımıza nasıl büyük belalar açacağını, YPG/PKK’nın sınırdan uzaklaşmayacağını, Arap havzasına itilmeyeceğini, Ayn el Arap-Kamışlı-Amude-Derbesiye-Derik gibi YPG/PKK’nın güç, alan, insan ve koridor devşirdiği düğümlerde kalacağını söylediğimde, nasıl linçlere/saldırılara maruz kalmış, bugün olduğu gibi nasıl yayınlardan aforoz edilmiştim.
***
Suriye’nin Kuzeyinde Kurulan Şey Bir Örgüt Değil, ABD Tarafından Ekilmiş Bir Rejimdir.
Siz meseleye bir üst fotoğraftan; Suriye’nin toprak bütünlüğü, yeniden inşası ve istikrarı üzerinden bakıp, sorunun zaman içinde çözüleceğini veya çözebileceğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Peki ya öyle olmazsa, peki ya bu da zamana oynayan bir tuzaksa.
Bunun için terör örgütünün;
– Türkiye’deki Terörsüz Türkiye/çatışmasızlık sürecini nasıl bir fırsata çevirdiğine,
– Suriye’de ve Irak’ta alanlarını, kaynaklarını, (drone ve karşı drone dahil teknoloji vd.) kabiliyetlerini,
– Tahkimatını, tünel ve mağara ağlarını,
– Sözde meşruiyetini nasıl geliştirdiğine,
– ABD’nin örgüt ile konvansiyonel ilişkisini nasıl arttırdığına bakmanızı öneririm.
Ve örneğimiz bugün ortada: 10 Mart anlaşması için sonbahara kadar zaman tanınmıştı. Şimdi kış oldu. Şimdi yeni modeller, yeni miatlar, yeni devletleşme adımları konuşuluyor.
Bu geldiğimiz noktada çok rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Suriye’nin kuzeyinde “PKK Terör Devleti” artık bir taslak değil, uygulanmakta olan bir projedir.
Bu Türkiye için bir kırmızı alarmdır.
***
ABD, bu yapıyı artık şu üç sac ayağıyla koruyor:
– Askeri-HSS şemsiyesi ve üs ağı,
– Haseke, Rümeylan, Tel Tamir, Şeddade… Bunlar artık geçici üs değil, kalıcı komuta noktaları.
– Radar ve gözetleme kuşağı… CENTCOM’un kurduğu yeni radar-İHA ağı, Türkiye’nin operasyon kabiliyetini adım adım baskılıyor.
Sadece bu kadar mı?
– Kurumsallaştırma bütçesi ve eğitim: 2024-2025’te YPG’ye ayrılan 550 milyon dolarlık ek bütçe sadece maaş değil, “terör devleti inşası” bütçesi.
– Şam ile Haseke, HTŞ ile YPG, Colani ile Kobani arasındaki ilişkiler ağını yönetiyor.
– İsrail’in stratejik gücü ile Şam’a gözdağı veriyor, baskı yapıyor.
– Havuç/sopa, vaad/tehdit ile Şam’ı güdülüyor.
– Irak’ın kuzeyindeki PKK alanları ile Suriye’deki PKK alanlarının birleştirilmesi çalışmaları yürütüyor. Artık sadece KYB değil, KDP’nin de bu işe dahil edilmesi söz konusu. Duhok süreçleri ve ne olup bittiğini anlamadan Türkiye’den bir grup zevatın da katıldığı Duhok toplantısı bunun toplantısıydı. Bunu başarırlarsa Türkiye’nin güney hattı tek bir örgüte kapanır ve Türkiye tarihindeki en büyük güvenlik kırılması yaşanır.
Türkiye’de ise kan akmasın umuduna bağlanmış, algı ve ilgi dağıtılmış, Terörsüz Türkiye süreçleri ile Türkiye stratejik bir oyalanma sürecine girmiş durumda.
Artık görülmesi gereken gerçek şudur: Türkiye’nin güneyi artık bir hat değil, bir cephe sistemidir. Bu cephenin lideri PKK’dır, finansörü-aklı-hamisi ABD’dir, ortakları İngiltere-Fransa ve İsrail’dir. İdeolojik çimentosu ise (kadın, çok halklılık, demokrasi ve sekülerliğin kullanıldığı) YPG terör örgütüdür. “Suriye’nin kuzeyinde PKK artık örgüt değil; (HTŞ’ye karşı kavramsal üstünlüğü dahil) Suriye’nin üniter yapısını hedef alan bir rejimdir.”
***
DÜĞÜM AĞI HARİTASI: Suriye Kuzeyi Artık Bir Cephe Sistemidir:
KCK/YPG/PKK klasik bir terör örgütü değil; artık bir düğüm ağıdır.
– Ayn el Arap (İdeoloji düğümü)
– Haseke, (Karar düğümü)
– Kamışlı, (Sınır, demografya düğümü)
– Derik, (Irak geçiş ve asıl yönetim düğümü)
– Rümeylan (Enerji düğümü),
– Şedade (Lojistik düğümü),
– Tel Temir (Hristiyan-Asuri düğümü)
– Ayn İsa (karar transfer düğümü)
– El Hol, El Roj başta hapishaneler (Deaş istismar) düğümü.
– Halep (Şeyh Maksud-Eşrefiye) (Çatışma-uzlaşma-refleks test düğümü)
Yani “Suriye’nin kuzeyi Türkiye için bir dış politika değil; bir iç güvenlik felaketinin mühendislik aşamasıdır.”
Bu yapı büyürse-kalırsa Türkiye için “Güney Çökmesi” kaçınılmaz olur.
***
Suriye’deki PKK artık bir terör örgütünden çok daha öte Türkiye’nin gözlerinin içine baka baka kurulan bir düşman garnizon devlettir. Bugün Suriye’nin kuzeyinde büyüyen şey; sınır, polis, asayiş, istihbarat, yargı, vergi, gümrük ve enerji altyapısı şekillenen fiilî bir PKK terör devletidir.
“Asayiş”, “Anti-terör”, “iç güvenlik”, “İstihbarat birimleri” tamamen PKK kadrolarıyla doldurulmuştur.
***
Irak’ın Kuzeyi + Suriye’nin: Tek Kuşak, Tek Cephe İnşası:
Yakın geçmişte pek izi görülmeyen bu projenin Halep ve Şam savaşlarıyla birlikte (ABD, Fransa marifetiyle) olağanüstü bir ivme kazandığını gördük. Uzun süredir sessizce yürüyen proje artık gün yüzüne çıktı:
– Dohok Süreci-son kerte Duhok toplantıları,
– Barzani’nin Cizre sinyali,
– Khor Mor saldırıları,
– Herki-Peşmerge çatışması,
– Irak seçimleri,
– KYB–PKK entegrasyonu,
– İsrail’in Suriye’deki baskı seti,
– Şam’ın belirsizliği.
Hepsi aynı haritanın parçası.
Eğer birleşme tamamlanırsa:
Suriye’nin kuzeyi + Irak’ın kuzeyi = Türkiye’nin güneyinde tek ve bütünleşik bir PKK kuşağı
Bu, Türkiye tarihinde yaşanacak en büyük güvenlik kırılması olur.
***
Peki, bu bizim için demektir?
– Türkiye’nin Hakkâri-Şırnak-Mardin-Ş.Urfa hattı, kuzeyden değil GÜNEYDEN kuşatılır.
– Türkiye’nin güneyindeki 912 km’lik hat PKK cephe bandına dönüşür.
– 2030’a kalmadan resmen tanınmasa da fiili bir ‘PKK terör devleti’ ortaya çıkar.
– Türkiye’nin Arap havzasıyla coğrafi bağı kopar.
– Türkiye’nin jeopolitik değeri dramatik şekilde düşer.
Bu klasik bir tehdit değil; tasarlanmış bir coğrafî yırtılmadır.
***
Bugün Suriye’nin kuzeydoğusunda stratejik gerçek şudur:
ABD, YPG/PKK’yı değil, YPG/PKK üzerinden tasarladığı “proto narko terör devletini” korumaktadır.
Bu terör devletçiği ABD’ye:
– Kaynak ve alan kontrolünü,
– Enerji denetim imkanını,
– Enerji koridor inisiyatiflerini,
– İran’ın kara koridorunu kesmeyi,
– Türkiye’yi sınırlandırmayı,
– Rusya’yı dengelemeyi,
– Irak-Suriye hattını Batı’nın kontrolüne bağlamayı,
– Kuşağı Akdeniz’den Hazar’a uzatmayı,
– Bölge ülkelerinin parçalanmasını sağlar/sağlayacak.
Yani YPG amaç değildir; bir araçtır.
Ve Türkiye büyük bir risk, baskı altında kenarda kalacak.
***
Bu ABD’ye;
– Sahadaki enerji-denetim koridoru ayakta tutmayı,
– Irak’tan Akdeniz’e, Akdeniz’den Hazar’a uzanan hatların çökmemesini,
– İran’ın kara koridorunun bölünmesini,
– Türkiye’yi sınırlandırmayı,
– Rusya’yı dengede tutmayı sağlıyor.
Yani ABD için YPG’yi korumak, amaç değil; araçtır.
***
O zaman?
Başrolü oynama, bağ kopartma, ağ bozma, figüranı sahneden çıkartma zamanıdır.
***
En Tehlikeli Gelişme: “Suriye’den Türkiye’ye İç Transfer”
Suriye’deki PKK’nın amacı (belki bugün) Türkiye’ye saldırmak değil; Türkiye’deki PKK’nın omurgası olmak.
Son iki yılda Türkiye’de gerçekleşen terör olaylarına, bunun coğrafi kaynağına, Türkiye’ye Suriye’den aktarılan YPG kadrolarına ve lojistik hücrelere bir bakın derim. (Emniyet, jandarma ve MİT’in PKK’ya yönelik gerçekleştirdiği yurt içi operasyonları)
Bu tablo Türkiye için şu anlama gelir: PKK artık dağda, YPG-PKK çölde; sınırın ötesinde değil, Türkiye’nin iç hücre sisteminde. Ve bu sistem Suriye’den besleniyor.
***
5-10 Yıllık Tehlike: Ekonomik, Demografik ve Güvenlik Çöküşü:
Suriye’deki bu yapı durdurulamazsa:
– Güneydoğuda demografik kırılma hızlanır.
– Ekonomik çöküş ve nüfus akışı güvenlik boşluğuna eklenir.
– Meskûn mahal çatışmaları geri döner (Karayılan’ın “30 il ve ilçe” tehdidi).
– Türkiye yılda %1,5-2 büyüme kaybeder.
– İç istikrar 10 yıl boyunca yüksek tansiyon yaşar.
– Irak’a ve Irak havzasına yönelik ihracat etkilenir.
Bu bir “risk” değil; mühendisliği yapılan bir çökme planıdır.
***
Son Cümlem:
Suriye’nin kuzeyi bugün kontrol edilmezse, yarın Türkiye’nin güney yarısı kontrol edilemez hâle gelir.
Egemenliğine, toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına tehdidin sınırı yoktur.
Hem Suriye hem Türkiye için.
Kimsenin söz söylemeye, engel olmaya hakkı yoktur.
Bu bir irade savaşıdır.
İsrail örneği ortadadır.
Saygılarımla
Abdullah AĞAR
11 Aralık 2025
