“Amor Fati” Ne?

 

“Amor fati”, Friedrich Nietzsche’nin (Niçe) eserlerinde sıklıkla kullandığı bir terimdir. Türkçeye “kader sevgisi (olanı sev)” olarak çevrilir.

Hayatın en üst düzeyde “olumlanması”, “evetlenmesi” anlamına gelir. Bu durum; “olmuş işte hayır vardır” diye de ifade edilir.

Her şeyin bir amacı vardır. Her ne kadar bu amaca vakıf olmasak da… Zira Biz onu anlamasak da, Tanrı’nın kendisine has bir master planı vardır.

Niçe’ye göre yazgını kabullenmek.

Bu bir insanın yüceliğini gösteren en önemli şey, kaderimizi ne kadar çok seviyorsak, o derecede yüce bir yaşam sürebiliriz.

Olan her şeyi sevme becerisini gösterebilmek, olanı evetlemek… Kaderinle barışık yaşamak… Biz buna “Allah’tan razı olmak” diyoruz.

OLANA EVET DEMEKLE, OLANA KATLANMAK FARKLI ŞEYLER

Zorunlu olarak başımıza gelmişe ne tahammül etmek, ne de katlanmak, sadece sevmek… Onda sevilecek bir yan bulmak…

Kader veya alın yazısı…

“Üstün olmaya çalışmayın, yazgıya saygı gösterin ve dünyanın acemisi olmaya katlanın. Sabır ve hoşgörü gösterin (Hölderlin).”

İslam’a göre de insan “eşrefi mahlûkat” değildir. Sadece yaratılmışların bir kısmından üstündür.

TEVEKKÜL NE?

Tevekkül etmek, kabullenmek, takdiri ilahi demektir. Ancak, çok yanlış anlaşılan bir durum bu…

Sanki eylemlerimi benim değiştirme olasılığım yok da, sanki her şey daha ben doğmadan çoktan belirlenmiş. Ben de o alın yazısını yaşamak üzere doğmuşum gibi. Başıma ne gelmişse Tanrının takdirine göre olmuş.

Tanrı her şeyi biliyorsa, benim o bilgiye göre hayat sürmemi istiyorsa beni buraya gönderip sınamasına ne gerek var? Senaryoyu o yazmışsa, ben de oyuncuysam niçin sorumluyum? Kullanmayacaksam, bana verilen akıl ve iradenin anlamı ne? Niçin peygamber ve vahiy gönderdi?

Böyle bir kader İslamiyet içinde de yanlış.

Benim hayatımı ben yapıyorum. Yazan benim. Sorumlusu da benim.

ÖZGÜR İRADE VERMİŞSE KADER NASIL OLACAK?

Tanrı olacakları bilir ama yönlendirmez. Bizim eylemlerimize müdahale etmez.

Sen, kontrolünde olanları doğru seçip gereğini yaptıktan sonra, sonuçlar nasıl olursa olsun, bu sonuçları sevmek anlamına gelir.

Örneğin AMOR FATİ’den bahseden İmparator “Marcus Aurelius” bir savaş komutanıydı.

Başıma gelen benim değiştiremeyeceğim her ne ise, onu kabullenmek ve onu sevecek şekilde kendi bakış açımı değiştirebilirim.

Niçe; “Ben pişmanlığı olmayan bir insanım” demişti.

Bu kabul; “kendi, yüzümden gelenlerden de yine benim öğreneceğim, alacağım ve yaşamımı olumlu yönden etkileyecek bazı dersler vardır” anlamını taşır.

Victor Emil Frankl, “İnsanın Anlam Arayışı” isimli muhteşem eserinde, Nazi Toplama kamplarında kaldığı 3 yıllık olağanüstü zor şartlarda bile,  ondan anlam çıkartacağına dair hiçbir özgürlüğün elinden alınamayacağını fark etti. Frankl bundan kurtuldu ve yaşama dair bambaşka bir bakış açısı geliştirerek kitap yazdı. İşte bu kitap AMOR FATİ’dir.

Durum ne olursa olsun onu lanetlemek yerine, onu evetlemek. Başına geleni kabullenmeden, ona ne şekilde tepki vereceğini bulmak.

Niçe; “Başımıza gelen ne olursa olsun, onun hayatımızda bir anlamı olduğunu ve ana değer katacak bir potansiyeli olduğunu bilmeliyiz”. Hastalığını da sevdiğini, Tanrının kaderine boyun eğmekten ziyade, zorunlu olanı sevmek anlamına gelir.

“Hayatın yüzüne cesaretle bakmak, ne için olduğunu bilmek ve olduğu haliyle sevmek”. Bu tam olarak AMOR FATİ’dir.

Durum bu. Peki, ben elimden geleni yaptım mı, mücadele ettim mi? Bu kayıpsa bile, bu kayıp bana sahip oluğum şeylerin değerini anlamama fayda sağlayabilir mi?

“Bir insandaki yüceliğin formülü AMOR FATİ’dir. O olmuş hiçbir şeyin başka bir şekilde olmasını dilemez. Gerekli olanın karşısında ne ileri, ne geri yalpalar; sadece onu sever…

Olan ne olursa olsun her defasında buna evet demek. İyi kötü, felaket veya mutluluk, Olayı sadece kendi olayı olduğu için sevmek.

BU BENİM BAŞIMA NİÇİN GELDİ?

Sorusu bile yanlış bir soru…

Onlarca olanak içerisinden, olma olasılığı en yüksek bu olduğu için ve zorunlu olduğu için bu oldu.

Artık “olana hayır demenin” ne gibi anlamı olabilir ki…

Olana isyan etmenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceği bir durumda, olanı evetlemeden daha iyi bir fikir olabilir mi?

Sadece mutluluğu ve hazzı odaklayarak yaşamak, süreç içinde alınan keyfi azaltacak ve kısa süreli olacaktır. Her acı da, her haz da yaşamda olması gerektiği kadar önemlidir. Yaşanması gereklidir.

İnsan acılarıyla barışık yaşamazsa, acılarının yükü altında ezilir. Acılarını yönetenin, acıları hocası olur.

Gelecek ve geçmişin arasına sıkışıp kalmaktansa, bugünü ve bu ânı kaybetmeden yaşam hedeflenmelidir. Bu bilinçli seçim anlarıyla insan hayatına eklenmelidir.

Amor fati; bu nedenle hayatı gelişine güzel yaşamak değil, ne gelirse kabul değil, aslında bilinçli bir farkındalıkla yapılan seçimlerle oluşan her şeyin kabulüdür.

Bu nedenle AMOR FATİ “yazgını seç, yazgını sev”dir.

Kaderini sev, çünkü aslında hayatın budur…

Rabbimiz! Bize olmuşu sevmeyi ve Senden razı olmayı sağlayacak bir bilinç ver. Biz Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.

Hayırlar diliyorum

Ankara, 19 Kasım 2023

Prof. Dr. Orhan ARSLAN

Yazar
Orhan ARSLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen