Anadolu’dan Atayurduna Muhteşem Bir Gezi

Tam boy görmek için tıklayın.

Aziz Dostlar,

Türk Ocağı Eskişehir Şubesi Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal Hocamızın tertip eylediği harika bir seyahat programı ile “Ata Yurtlarını” görmek nasip oldu.

Kendilerine, Özbekistanlı ev sahibi Mehmet Bey’e ve ekibine sonsuz teşekkürler.

Önce Kazakistan’ın Türkistan eyaletindeki Yesi ve Otrar şehirlerini, elbette Yesevi Üniversitesini ve Ahmet Yesevi Hazretlerini ziyaret kısmet oldu. Ardından Özbekistan’a geçtik.

İtiraf ederim ki kendimi muhteşem bir rüyada buldum!

Taşkent, Buhara, Semerkant, Hive, Ürgenç…

Özbekistan’ın başkenti olan Taşkent…

 Ve…  İnanılmaz güzellikteki Hazreti İmam Külliyesi… Saatlerce bıkmadan seyredebilir, harika süslemeleri tek tek incelemek için içinizdeki dayanılmaz istek sizi o güzelim çinilerle bezenmiş muhteşem eserden alıp bir müderrisin loş ışıklarla esrara bürünmüş fısıltılı dersine götürebilir sanki…

Semerkant… Sanki bir sokağın başında Emir Timur ve kahraman askerlerinin at üstünde bir rüzgâr gibi yanımızdan geçecekmiş gibi geliverir…

Veya… Şu sokaktan geçerken bir kapıyı açıp içeri girsem… Acaba İmam Maturidi Hazretlerinin sohbetini dinler miyim diye düşünmeden edemediğiniz Semerkant…

Buhara… Bir rüya şehir…

Hiva muhteşem bir Türk şehri, Ürgenç de…

Velhasıl, gitmek gerek, görmek gerek…

Aziz Dostlar,

Beni en çok şaşırtan da Sovyet işgal ve mezalimine, Rusların Türk Kültürünü yok etmek için ellerinden geleni yapmalarına rağmen son derece canlı Türk ve Türk Kültürü ile karşılaşmam oldu.

Ali Şîr Nevaî unutulmamış, Özbekistan’ın özgürlük mücadelesinde Ruslar tarafından şehit edilen büyük şair Çolpan da…

Çağatay Türkçesinin bu büyük şairden sonra “Neva Türkçesi” adı ile anılır olduğunu, Osmanlı şairlerini de büyük ölçüde etkilediğini ifade ettikten sonra onun şiirinden misal vermemek olur mu?

 İşte güzel bir örnek:

“Câñga köksüm çâkidin cânannı mihmân iyledim

Gevherî taptım anı köñglümde pinhân iyledim”

Aziz Dostlar,

Özbek kardeşlerimiz Türk’ün özelliklerini halen çok güzel yaşıyor. Misal mi:

Hiva’da grip oldum, ilaç içmem lazım. Ama su şişesini unutmuşum. Bir güzel lokantanın önünden geçerken düşündüm şu lokantadan bir şişe su satın alayım diye. Bizde öyle yapmaz mıyız?

Merdivenleri zorla çıkıp garsona seslendim. Şirin bir Özbek delikanlı geldi. Elimde ilacı görünce kolumdan tutup beni lokantaya götürdü. Şık bir masaya oturttu. Işıl ışıl bir kristal kadeh getirdi. İki litrelik su şişesini açıp doldurdu. İlaçlarımı içtim. Bir daha içmemi istedi ve o şişeyi bana uzattı.

Ben şaşkın şaşkın sordum:

“- Neçe pul?” (kaç para)

Bu defa o şaşırdı ve suyun hediye olduğunu anlattı…

Ümit Yakupov’du adı ve üniversite talebesiydi!

Teşekkürlerimi Anayurttan sevgi rüzgârlarıyla gönderiyorum Ümit evladımıza.

Aziz Dostlar,

Bu seyahate katılan dostlar da çok uyumlu ve kibardılar.

Bana ilaç veren eczacı Saadettin Beyefendiye tekrar tekrar teşekkürler, sağ ve vâr olsunlar.

Ama…

Ama bu uyumlu seyyahların içinde çok güzel sesler ve aydınlatıcı bilgiler veren hocalar da vardı.

Mesela Türk Edebiyatı Profesörü Nesime Ceyhan Akça Hanımefendi ilgi çekici açıklamalarda bulundu.

Mesela Tarih Profesörü Mehmet Topal Beyefendi Türk Sanat Musikisinin ölümsüz eserlerinden bir demet lütfetti, çok güzel okudu.

Görevli Özbek evladımız Murat Bek dombrasıyla ve güzel sesi ile Anayurt ile Atayurttan pek güzel ezgiler okudu. Murat evladımız Müzik Akademisinin yanında bir fakülte daha bitirmişti ve besteleri de vardı.

Teşekkürlerimiz sonsuz.

Ve…

Ve… Oda arkadaşım, “küçük kız” hukuk son sınıf öğrencisi, dünya tatlısı ve kahrımı çeken sevgili Raziye evladımıza kucak dolusu sevgiler ve sonsuz teşekkürler!

Aziz Dostlar,

Bilirsiniz bu tür seyahatin verimli olabilmesi rehbere bağlıdır aynı zamanda. Rehberimiz Sarvar (Server) Mirza Bey hakikaten işinin ehliydi. Genç yaşına rağmen bilgisi, konulara hakimiyeti, güzel sesi, neşesi, kibar ve sevecen tavırları ile çok başarılı idi.

Elbette teşekkürlerimiz sonsuz…

Aziz Dostlar,

Velhasıl Ata yurtlarına mutlaka gitmek gerek diyelim ve yüzyıllar ötesine yine uzanıp  o büyük şairden, Ali Şîr Nevaî’den bir güzellik daha okuyalım:

“Bahar boldu vü gül meyli kılmadı könlüm

Açıldı gonca ve lîkin açılmadı könlüm

Yüzün hayâli bile vâlih erdi andak kim

Bahâr kelgen ü kitkenni bilmedi könlüm”

Hayra karşı geliniz Efendim…

Yazar
Suzan ÇATALOLUK

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen