Genelde popüler kültür adı verilen bu melez kültüre, ülkemiz bağlamında ‘arabesk’ kültür de deniliyor. Popüler kültüre ‘arabesk kültür’ denilmesinde, kavramın doğuş aşamasında Arap müziği etkisinin göz önüne alındığı varsayılır.
Prof.Dr. Feyzullah EROĞLU
Her toplumda, amaçlara ulaşmak ve etkili bir biçimde sorunları çözmek için dengeli bir yönetim ilişkisine ihtiyaç vardır. Yönetim ilişkisine ruh ve can veren temel süreç ise kültür olgusudur.
Yöneticilerin ve yönetilenlerin taşıdığı yaygın kültür tipi, büyük ölçüde yönetim ilişkisinin niteliğini belirler. Bu anlamda, ailede, okulda ve genel olarak toplumda egemen olan kültür tipi, ülkedeki yönetim düşüncesinin temel omurgasını oluşturur.
Yetkinlik bakımından kültür tipleri
Toplumların genel kültür sistemi, çok sayıda öğenin, birbiriyle karşılıklı etkileşiminden meydana geliyor. Kültür öğeleri, üretkenlik ve yetkinlik kıstası bakımından soyutlama yoluyla sınıflandırıldığında üç kültür tipinden söz edilir. Kültür öğelerinin önem derecesine göre sıralandığı kültür piramidinde, yukarıdan aşağıya doğru ‘yüksek kültür’, ‘geleneksel halk kültürü’ ve ‘popüler kültür’ biçiminde sıralanıyor.
Yüksek kültür öğeleri, bilimsel bilgi, felsefe, akılcı ve entelektüel düşünce, edebiyat, estetik ve etik değerler, ileri teknoloji ve bilişim teknolojilerinden meydana geliyor. Bilim insanları, entelektüeller, edebiyatçılar, yenilikçi girişimciler, sanatçı, meslek erbabı ve liyakatli yöneticilerin sahip olduğu bu kültür tipi, topluma yüksek düzeyde katma değer yaratıyor.
Halk kültürü kapsamında, önceki nesiller tarafından yaratılıp sonraki nesillere aktarılan ve hayatta karşılığı olan geleneksel kültür öğeleri yer alıyor. Halk kültürü, yüksek kültür mensuplarınca doğru işlenmesiyle birlikte yüksek kültüre evrilebiliyor. Ancak, yüksek kültüre sahip olması beklenen insanlar tarafından yeterince ilgi gösterilmediği zaman giderek popüler kültüre malzeme oluyor. Türk Müziğinin vıcık vıcık arabeskleşmeye peşkeş çekilmesi gibi…
Popüler kültür, hızlı kültür değişmelerinden dolayı geleneksel halk kültüründen kopmuş; ama akılcı düşünce ve bilimsel zihniyetten yoksun olmaktan dolayı zamanın ruhuna uyum sağlayamamış toplulukların yaşam biçimidir. Popüler kültür ne gelenekseldir ne de moderndir; oldukça tutarsız ve uyumsuz öğelerden meydana gelen karmakarışık türedi bir kültür oluşumudur.
Toplumların kaderini kültür tipi belirliyor
Her kültür sistemi, bu üç kültür tipini oluşturan öğelerin değişik birleşimlerinden meydana geliyor. Burada önemli olan konu, hangi kültür tipinin daha yaygın olduğudur. Genel kültür sisteminde, yüksek kültür öğelerinin daha etkili olduğu toplum, en güçlü ve gelişmiş toplumlardır. Buna karşılık, popüler kültürün yaygın olduğu toplumlar en zayıf ve geri olanlardır. Böyle bir durumda artık popüler kültür, toplumun en yüksek tepesinden en alta kadar yaygınlaşmış olmasından dolayı ‘kitle kültürü’ adını alıyor.
Yönetim süreçlerinin nasıl bir tarza sahip olacağının en güçlü belirleyici faktörü, diğer faktörlerle birlikte, toplumlara egemen olan kültür tipidir. Topluma egemen olan genel yaşama tarzı, ağırlıklı bir biçimde yüksek kültüre dayanıyorsa çoğunlukla o ülkelerin yöneticileri liyakatli ve halkı gönençli oluyor. Toplumda yaygın olan yaşam biçimi popüler kültür ise yöneticiler çoğunlukla liyakatsiz ve dış güdümlü; halkın çoğu ise yoksul ve dayanıksız oluyor. Toplumsal hayat, ağırlıklı bir biçimde geleneksel halk kültürüne göre yaşanıyorsa zaten o topluluklar son derece küçük, içe dönük ve basit bir hayat sürüyor.
Yüksek kültür ve liyakatli yöneticiler
Yüksek kültürü yaratan bilimsel bilgi, felsefe, edebiyat, estetik ve etik değerler gibi bilgi türlerinin şekillendirdiği yöneticilik, etkili ve başarılı bir yönetim sergiliyor. Yüksek kültür öğeleri sayesinde ileri teknoloji ve ekonomik üretkenlik ile başarılı yönetim ve organizasyon süreçleri yaratılıyor. Bilimsel bilgiler ve meslekî beceriler bakımından donanımlı olan liyakatli yöneticiler, isabetli stratejik kararlar alıyor, sorun çözme kapasiteleri yükseliyor, üretkenlik ve verimlilikleri artıyor. Zengin bir ekonomi ile güçlü devlet yapısı ve toplumsal dayanıklılık doğuyor.
Modernleşme sürecinin ilk tipik yönetim tarzı, dönemin kültür arka planına uygun düşecek biçimde akılcı düşünce ve yasal yetkiyi esas alan bürokrasi olmuştur. Sanayileşmenin ilerlemesi ve yüksek kültürlenme sürecine bağlı olarak gelişen yönetim uygulamaları, demokratik ve katılımcı yönetim tarzına doğru bir gelişmeye imkân vermiştir. Gelişmiş toplumlardaki yüksek kültür taşıyıcısı halkın seçimleri, çoğunlukla liyakatli yöneticileri açığa çıkarmış ve nispeten başarılı yönetim yapıları oluşmuştur.
Popüler kültür gölgesinde yönetim
Akıl ve bilimi önceleyen ‘modernlik’ düşüncesi ile hayatta pek karşılığı olmayan ‘gelenekçi’ anlayışlar arasında yaşanan toplumsal çekişme sonucunda popüler kültürler doğdu. Popüler kültürler, akıl ve bilime dayalı modernliğin gerektirdiği ilkeli, kurallı, tutarlı ve üretken davranışlardan yoksun bulunuyor. Ayrıca kitleselleşen popüler kültür ekseninde inanç ve değerler özünden koparılarak içi boşaltılıyor ve keyfi bir gösteriye dönüştürülüyor.
Popüler kültür, hem modernite ve bilimden hem de geleneksel referanslardan bağını koparmış olması nedeniyle çoğunlukla toplumsal çözülmeye yol açıyor. Bu kapsamda, davranışların köksüzlüğüne bağlı olarak küçük çıkarlar yüceltiliyor, eğlenme ve keyif üzerine bir hayat inşa ediliyor. Geçmiş ve gelecek umursanmadan yalnızca ‘anı yaşama’ üzerinden gelip geçici davranışlara tutsak olunuyor. Toplumun bütün katmanlarında, hastalık derecesinde bencillik, tutarsızlık, gösterişçilik, keyfilik, ikiyüzlülük, dünya görüşünde oynaklık gibi davranışlar giderek yaygınlaşıyor.
Popüler kültürün kitleselleşmesiyle birlikte, ilkesizlik, kuralsızlık, güç sapkınlığı gibi yaygın kolektif davranışlar, büyük ölçüde yönetim ilişkilerine ve süreçlerine de yansıyor. Bir defa, popüler kültür taşıyıcısı topluluğun yönetici seçiminde popülist siyasetçiler daha fazla tercih ediliyor. Siyaset alanındaki popülizm ise çoğunlukla liyakatsiz yönetimlere yol açıyor. Yönetici-yönetilen ilişkileri son derece çelişkili, kuralsız ve keyfi bir yönetim uygulamasına evriliyor.
Türkiye’de popüler (arabesk) kültür ve yönetim ilişkileri
Türkiye’de ortaya çıkan ‘modernlik’ ve ‘gelenekçilik’ zıtlaşması sonrasında, bizim asıl kültür yapımızda da popüler kültür oluştu. Genelde popüler kültür adı verilen bu melez kültüre, ülkemiz bağlamında ‘arabesk’ kültür de deniliyor. Popüler kültüre ‘arabesk kültür’ denilmesinde, kavramın doğuş aşamasında Arap müziği etkisinin göz önüne alındığı varsayılır.
Arabesk kültürün, müzik alanından sinemaya, mahalleden dolmuşlara, gecekondudan kent merkezlerine, sokaktan eğitim kurumlarına, toplumsal tabandan siyaset alanına doğru genişlemesiyle birlikte, artık hayatın hemen her alanında ‘arabeskleşme’ yeni bir yaşam biçiminin yaygın kültür dokusunu oluşturdu. Sonuçta, yüksek kültürden yoksun olmakla birlikte arabesk kültür taşıyıcısı kişiler, siyaset yoluyla yönetim konumlarına yükselme şansı buldu.
Arabesk kültür tanımında, etimolojinin çağrıştırdığı anlam doğrultusunda gözlendiği vakit, arabesk kültürün yaygın olduğu toplumlarda ‘Keyfe Ma Yeşa’ tarzı tipik Arap kabile yönetim anlayışı çok revaçta oluyor. Yönetici konumunu işgal edenler için yönetim yetkisini kullanma sırasında, belirli ilke, kural, yasa ya da nezaket gibi etik değerlere uyma gereği duyulmuyor. Yöneticilerin karar verme davranışlarında, çoğunlukla kişisel ve kolektif bilinç altı güçlerinin payı oldukça fazla oluyor. ‘Keyfe Ma Yeşa’ yönetim tarzında, temel sorunun liyakatsizlik olmasından dolayı toplumun sıradan sorunları bile büyük krizlere dönüşüyor.
‘Keyfe Ma Yeşa’ yönetim tarzı, yönetim ve organizasyon biliminin hiçbir teorisine ve pratiğine uymuyor. Yüksek kültür ortamlarında hayat bulan demokratik ve katılımcı yönetimlerle ilgili bütün anahtar kavramlar çok süslü sözlerle çok sık kullanılıyor. Ama, yönetim uygulamaları, en hiyerarşik yönetim biçimi sayılan ‘bürokrasinin’ patolojik hâlinden bile beter oluyor. Arabesk kültürdeki yaygın kuralsızlık ve gösterişçilik, bu yönetim anlayışının adeta alametifarikası gibi duruyor.
Arabesk yönetim altında yaşayanların bir kesimi, düşünmek ve anlamak yerine yalnızca söylenene ve gösterilene inanmaya yatkın bir itaat kültürüyle hayatını sürdürüyor. Yönetilenlerin geniş bir kesimi ise öğrenilmiş çaresizlik içinde, ‘uğraşmanın ne yararı var ki’ anlayışı doğrultusunda meşruiyeti olmayan yönetime teslim oluyor. Böyle bir arabesk yönetimin haksız ve hukuksuz icraatlarına karşı yasal yollardan direnmek isteyen muhaliflere ve gençlere ise şiddetli bir baskı uygulanıyor.
Sonuç olarak, yüksek kültürü temsil durumunda olan üniversiteler, akademisyen ve entelektüeller, meslek odaları, gerçek sanatçı ve girişimciler, yönetim süreçlerinde yaşanan arabeskleşme ve liyakatsizliği, Türk Milleti’ne daha yüksek sesle anlatmalıdır. Ayrıca, her aşamada aklı ve bilimi önceleyen nitelikli eğitim sistemiyle toplumdaki bireylerin yüksek kültür sahibi olabilecekleri bir kültür ortamı yaratılmalıdır.
———————————–
Kaynak:
https://millidusunce.com/misak/arabesk-kulturden-arabesk-yonetime/