Atatürk;
Yokluklar içerisinde gerçekleşen, mazlum uluslara örnek olan Türk Kurtuluş Savaşı’nın önderidir…
Cumhuriyetimizin kurucusudur.
Devletimize Türkiye ismini veren, tarihin tanıdığı en büyük Türk milliyetçisidir.
Bir ulusun varlığını sürdürebilmesi için tarihini çok iyi bilmesi ve dilini güçlendirmesi gerçeğinden hareket ederek Türk Tarih Kurumunu ve Türk Dil Kurumunu kuran önderdir.
Bir toplumun gerçek bir ulus olmasının temel şartının laiklik olduğunu görerek, laikliği temel alan bir ulus devlet yapısı oluşturan uz görünün adıdır.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyerek, bilimin kurduğu ulus devlete öncü olmasını isteyen benzersiz bir bilimsel düşünce sahibidir.
Bozkırın ortasında Ankara’da Atatürk Orman Çiftliğini kurarak, “Köylü milletin efendisidir” diyerek topluma tarımın önemini anlatan ve istenirse imkânsız diye bir şey olmadığını gösteren liderdir.
1923’ten 1938’e; dünyanın ekonomik krizle boğuştuğu bir dönemde, denk bütçeli, dış borçsuz, ardı ardına fabrikaların açıldığı, devralınan Osmanlı borçlarının ödendiği, her yıl Milli gelirin arttığı, dış borcun azaldığı, Milli bankaların kurulduğu, ekonomik politikaların ekonomi kongrelerinde belirlendiği ve 15 yıl boyunca hep ileriye koşan ekonomik bir mucizeyi gerçekleştiren ekonomisttir.
O, belki çok kişinin düşündüğü ama seslendirmeye cesaret edemediği; sosyal, tarihi, kültürel, ekonomik ve siyasi devrimleri hayata geçiren bir devrimcidir.
Türklüğün hapsedilmeye çalışıldığı son Ergenekon’dan çıkaran ‘Bozkurt’tur… Türk tarihinin son ‘Başbuğ’udur.
Türkçe ‘Geometri’ kitabını yazan, harf devrimini gerçekleştiren, okuma yazma seferberliği başlatan ‘Başöğretmen’dir.
***
Ulu Önder’in bunları gerçekleştirmek üzere Samsun’a çıkarken unvanı “9. Ordu Müfettişi”dir.
Bu nedenle 2002 yılında kamu denetim elemanlarının çatı örgütü DENETDE’nin yönetim kurulu, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliğine atandığı 30 Nisan gününü takip eden haftanın “Denetim Haftası” olarak kutlanmasına karar verdi.
Atatürk konuşmaları ve icraatlarıyla denetime önem veren, Kurtuluş savaşının o zor şartlarında bile tüm imkânları zorlayarak teftiş kurullarını güçlendiren bir liderdir.[1]
Yani o, yalnızca ‘Başbuğ’, ‘Başkomutan’, ‘Başöğretmen’ değil aynı zamanda ‘Başmüfettiş’tir.
Not: Bu yazı Mayıs ayı sonlarında yayımlanacak “İz Bırakan Denetim Elemanları” isimli kitabımdan alınmıştır.
[1] Atatürk’ün 1 Mart 1923 tarihinde TBMM 1. dönem 4. yasama yılı açılış konuşması incelendiği zaman Kurtuluş Savaşının o zor şartlarında bile Teftiş Kurullarını güçlendirmek için gayret gösterildiği açıkça görülür:
“….. Doğrusu 1921 yılında İçişleri teftiş heyetinin kaldırılması dolayısıyla denetimsiz kalan işler ve işlemlerde düzensizlik görülmüş ve yer yer şikayetler yapılmıştır. Yapılan teklif üzerine teftiş kurulunun yeniden kurulmasını Yüce Meclis uygun görmüş ve müfettişlerin bir kısmı 1922 mayısında, geri kalan kısmı da daha sonraki tarihlerde göreve başlamış olmalarına rağmen 94 memur hakkında soruşturma yapmış ve tamamlamıştır. Bu soruşturmaların kanuni sonucu olarak, 3 mutasarrıf, 5 kaymakam, 2 yazı işleri müdürü, 2 komiser görevden alınmış ve 3 memur 1 jandarma yüzbaşısına işten el çektirilmiş, 85 memur hakkında da soruşturma yapılmıştır. Teftiş kurulu bu süre içinde 3 nahiye, 63 özel idare, 38 hapishane, 48 jandarma, 28 polis, 48 nüfus, 48 idare meclisi, 55 belediye ve 32 yazı işleri kalemi, toplam 363 daireyi ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının gerekli görmesi üzerine de 15 Kızılay şubesini denetlemiş ve bu denetimin gereği yapılmıştır. Teftiş Kurulunun bu ilk dönemle ilgili çalışmaları, işlemlerin düzeltilmesine ve memuriyette görev duygusunun artmasına yaramıştır. Bu yıl kadrosunun kabul edilmesinden sonra tam kadro ile ve zamanında işe başlayacak olan teftiş kurulu İçişleri hizmetlerinin düzelmesini sağlayacak bir kuruluş olacaktır.
……. Her yönetimde olduğu gibi, jandarmada görev ve işlemlerin denetlenmesi ve bu denetimin iyi bir şekilde yapılması için bunun yetenekli elemanlardan seçilecek müfettişlerle sağlanması gerektiğinden 1923 yılı bütçesine müfettişler ödeneği eklenmiştir.
……. Adliye müfettişlerinin sayısı yirmi ikiye çıkarılmıştır. Merkezde bir teftiş kurulu kurulmuştur. Denetimden geçecek daireler bir müfettişin en çok altı ay içinde tamamlayabileceği alanlarla kayıtlanmış olması nedeniyle bundan böyle hiçbir mahkemenin en çok altı aydan fazla bir süre içinde teftiş ve denetimden yoksun kalmaması sağlanmıştır.” Kaynak: Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. 1, C. 28, Sa. 2