Yotubede Rumelihisarı hakkındaki videoları tararken, önüme, geçmiş senelere ait bir iftar programı geldi…

Karşımda, her fırsatta inkılaplardan şikâyet eden ve; “Olmasaydı bugünkü kıyafetler içinde olmazduk!” diye feveran eden ve fakat yaşadığı sürece hasretini çektiği o eski kıyafetler içinde olmamasına mâni hiçbir durum bulunmamasına rağmen fularlı-yularlı Fransız monşer modasını da asla ve kat’a tâkib etmekten geri durmamış, böylelikle de nesillere güya târihini sevdiren posbıyıklar bosbıyığı bir adam!

Konuğu ise güya çağdaş bilimi haçlı saçlı anlayışına göre kafasına doldurmuş kem küm bir filozof! Bilmem nere rektörü…

Konu; Hazreti Yakub Aleyhisselâmın çocuklarına nasıl davrandığı, çocuk sevgisi vs..

Kem küm filozofumuza göre Hz. Yakub evlâtları arasında adaletli olmamış ve Hazret-i Yusuf Aleyhisselâmı daha çok severek kardeşlerinin onu kıskanmasına sebep olmuş.

Kafasına göre uyarladığı tarihi sevdirdiğine inanan lâkin akaid bilgisi sıfır posbıyıklar posbıyığı, kem küm filozofu bu konuda destekliyor…

Oturduğum yerden bu İslâmı kemire kemire bitiremeyen adamları dinlerken, ben nereden geldim buraya diye sinirlerim bozuldu.

Kendilerine ehl-i sünnet de ehli sünnet deyip her fırsatta kadının doksan km yolculuğu, kaşı, gözü, cımbızı hakkında fetva veren ve günde beş oyun cehennem ateşlerinde Müslümanları haşlayan, doğduğuna pişman eden, hocalar bu konuşmaları dinlemiyorlar mı acebâ niye merak ettim.

Halbuki akaid kitaplarından bir kaçını samimiyetle karıştırmış olsalar, ne bileyim Muhammed Zihnî Efendi Hazretleri yahut Elmalılı ekolünü tâkib etmiş olsalar, bu Batı’nın çağdaş kavramlarını İslâm’ın Peygamberlerini ağızlarına dolarken bu şekilde mânâ veremeyeceklerini hemen fark etmeleri gerekir ve derhal kürsüye yumruk çakarak;

“Bre densiz, bre câhil, bre haddini bilmez adamlar! Siz üç paralık aklınızla “vahye muhâtab olmuş” Hak Peygamberleri güya çağdaş psikiyatır ağzıyla nasıl “sıradanlaştırıp” medyanın günlük seviyesiz gevezeliklerine âlet edip, müsâvi görürsünüz?

Adâletin zıddı “zulm” yapmaktır! Bütün akaid kitaplarında Peygamberlerin başta “İsmet” olmak üzere, emânet, sıdk, tebliğ ve fetânet gibi sıfatların, onların asla ayrılmaz sıfatları olduğunun kabul edilmesi en baş “zarûrât-ı dîniyyeden” değil midir?

Bütün akaid âlimlerinin Peygamberlerin beşerî hallerin tamamından müberrâ oldukları konusunda hem fikir iken, bu şekilde güya psikoloji adı altında “adaletsizdi, eşit sevmedi vs zırvaları bütün bir mübüvvet müessesesini şaibe altına almak değil de ya nedir?!!!”

diye ateş ve şimşek çakmaları lâzım değil miydi?

Türk Müslümanlığından haberi olmayan bu adamların, haçlı ve saçlı Avrupa’dan kafalarına sokup, kendi anlama ve kavrama modellerinde tahlil etmeden, “mutlak doğru” olarak kabul ederek din, dil ve târihlerini ele ve dile alışları artık Anadolu topraklarını her bakımdan iflâsın ucuna getirmiştir.

Yıllardır ekranlarda din ve târih programı yahut kültür merkezlerinde etkinlik (bizce faaliyet) yaparak belediyelerin hem kültür bütçelerini yağma edip, hem de vatan evlâtlarının akaidini kemiren bu adamların en azından “şer’i kıymetlere” karşı zehirli dillerini kontrol etme noktasında devletin alacağı bir tedbir yok mudur?

Koskoca Yakup Peygamber çocuklarına nasıl davranacağını bilmeyecek, bunu ancak M.S 2023’lerde dünyâya ilim, bilim ve târih sevgisi saçan bir posbıyıklar posbıyığı ile Haçlı saçlı Avrupa’nın pozitivist ilmini tahsil etmekten çıldırdığı içün, kalan saçları da aşırı bilmekten havaya dikilen kem küm filozof bilecek!

Bu nasıl akaid?

Bu nasıl din anlayışı?

Bu nasıl ecdâdının yolunda olmak?

Bu nasıl Osmanlılık?

Acebâ bilen, anlayan varsa beri gelsin…

Âh yazık! Yazık Müslüman Türk evlâtlarına, ifsâd olan nesillere…

Saliha MALHUN