Bolu şiir kültürü bakımından Anadolu’nun en önde gelen yerlerinden birisidir. Bolu’daki şiir mirasının muhtevasında karşılaştığımız unsurlarından biri de geyiklerdir. Bolu’da derlenen manzumelerde geyiklerle ilgili olanlar dikkat çeker. Bir Dörtdivan manisinde geyik şu şekilde anılır:
Kaya başında geyük
Ayşe’nin ağzı büyük
Ayşe’yi alcam emme
Ağzı burnundan büyük[1]
Bir başka Dörtdivan manisinde geyik şöyle anılmaktadır:
Karşıda kara kedi
Ağzında geyik eti
Ben bu kızı almazsam
Yakarım memleketi.[2]
Köroğlu şiirlerinde de zaman zaman geyikle ilgili motiflere rastlıyoruz. Bizzat hikayelerde Köroğlu’nun zaman zaman geyik avladığından söz edilmektedir. Mehmet Kaplan ve arkadaşlarının yayınladığı derlemelerde Köroğlu’nun “Niğdeli Geyik Ahmet” diye bir koçağından söz edilmektedir. Doğan Kaya’nın tespit ettiği elli dört Köroğlu kolu içerisinde “Köroğlu-Niğdeli Geyik Ahmet” adında bir kol bulunmaktadır. Geyik Ahmet, hikâyede kendi dilinden şöyle tanıtılmaktadır:
Gün be gün gitmiyor gam u feryadım
Cenge girmek derler benim muradım
Meth edersin Geyik Ahmet’tir adım
Tam üçüncü koçak diyerler bana[3]
Buradan anladığımıza göre Niğdeli Geyik Ahmet, Köroğlu’nun koçaklar içerisinde üçüncüsüdür. Onun üçüncü koçak olduğu yine destanda şöyle vurgulanmaktadır: “Üçüncü koçak Niğdeli Geyik Ahmet idi. Köroğlu’nun bölük başları Niğdeli Geyik Ahmet attan aşağı sıçrayıp, o da bindiği küheylanın kolanlarını çekerek, kılıcı kından sıyırdı, düşmanın alt tarafına at sürdü.”[4]
Bunun yanında Köroğlu şiirlerinde de geyikler zaman zaman anılır. Örneğin Kırat’ın övüldüğü şu şiirde geyik şöyle söz konusu edilmektedir:
İnce uzun boylu kalem kulaklı
Terazi tabanlı göğsü yelekli
Bir geyik misali hatun bilekli
Kalkana benziyor döşü Kırat’ın
Geyik, Köroğlu Destanı’nda at ve kurdun dışında turna, keçi, köpekle beraber en çok anılan hayvanlardan birisidir. Bunlar, destan içinde tamamlayıcı birer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.[5] “Destanda karşımıza çıkan ve kutsiyet taşıyan hayvanlardan keçi ve geyik de kurt gibi Bozkurt göreviyle yer almaktadır. Köroğlu‟nu mezarda iken emziren keçi, geyik ata/kutsal ana misyonu ile mitik bir unsur olarak destanı tamamlamaktadır. Geyik, dişil bir ögedir, umaydır, koruma, önderlik ruhu vardır. Bu sebeple halk anlatılarında kaybolan, annesiz kalan çocuklara geyik sahip çıkar, onu sütüyle besler.”[6]
Geyik, Köroğlu Destanı’nda dolayısıyla koruyucu bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bolu geyikler etrafında gelişen kültür açısından oldukça zengin bir yerdir. Bunu biz burada derlediğimiz şiirlerde de görmekteyiz. Özellikle halk arasında söylenen ilahiler açısından çok önemli bir yer olan Bolu’da doğal unsurlara birçok ilahiler söylenmiştir. Tarihte burada geyikler içinde ilahilerin okunup söylendiği anlaşılmaktadır. Aşağıda yer vermek istediğimiz ve Dörtdivan’ın Cemaller köyünde derlenen ilahi bunu göstermektedir:
Geyik meler gevrek gevrek
Ne pek yanar dertli yürek
Geyiğe yavrusu gerek
Ağlar bir geyücük ağlar
Tırmandım çıktım kayaya
Kayadan baktım ovaya
Kuzum gelmemiş yuvaya
Ağlar bir geyücük ağlar
Çepçevremce oturmuşlar
Orta yere yatırmuşlar
Anasından ayırmışlar
Ağlar bir geyücük ağlar
Sütüm geldi eğilemem
Eğilsem de doğrulamam
Ben yavrumdan ayrılamam
Ağlar bir geyücük ağlar[7]
Bolu halk kültürünün çok önemli bir yanı da koyunlar, kuzular, çam ağaçları vb. etrafında teşekkül eden o güçlü kültürdür. Bolu yöresinde özellikle bu sayılan başlıklar yanında daha birçok mevzuda ilahiler yazılmış ve söylenmiştir. Söz gelimi 18. yüzyılda yaşayan Dörtdivanlı Âşık Ahmed’in baykuş için yazdığı “Guguk İlahisi”ni burada hatırlayabiliriz. Bu durum, Bolu halk kültüründe doğal unsurların ne kadar güçlü bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Benzer bir durum geyikler için söylenen bu ilahide de görülmektedir.
Bolu’da geyikler hakkında söylenen başka ilahilerin de olması ihtimal dâhilindedir. Yukarıda verdiğimiz ilahi metninde yavrusunu kaybetmiş bir geyikten söz edilmektedir. Bu geyik, adeta yavrusunu bekleyen bir insana benzetilmiştir. Kayalıklara çıkması ve oradan yavrusunu gözlemesi tıpkı sevdiğinin gurbet elden gelmesini isteyen bir insanın hâlini yansıtmaktadır. Lirizm açısından bu manzumenin oldukça güçlü olduğunu burada söyleyebiliriz.
Geyik, Bolulu şairlerin şiirlerinde de zaman zaman karşımıza çıkan bir motiftir. Bolulu şairler Bolu kültürüne dâir kaleme aldıkları manzumelerde burada özellikle kültürel unsurlara yer vererek bunların geleceğe taşınmasında aktif rol oynuyorlar. Bunun günümüzde de yaşamaya devam etmesi bir kültürel sürekliliğin olması adına sevinç vericidir. Burada bir örnek olması bakımından Dörtdivan’ın Sayık köyünden ve Avusturya’nın Linz şehrinde ikamet eden bir şair olan Ali Çankaya’nın “Alageyik” adlı şu manzumesine yer vermek istiyoruz:
Kaybetmiş canını bağrı yanık
Ağlıyor başı önüne eğik
Çektiği acıya dağlar tanık
Yavrusun yitirmiş ala geyik.
Ayrılmış canından derdi dinmez
Yavrusundan ayrı yüzü gülmez
Yanar yüreği kimseler bilmez
Yavrusun yitirmiş ala geyik.
Çıkmış dağlara canını arar
Kimi görse yavrusunu sorar
Gözleri yaşlı dertleri sarar
Yavrusun yitirmiş ala geyik.
Geziyor garip gözleri yaşlı
Nereye gitse yolları taşlı
Kötüdür kaderi çifte başlı
Yavrusun yitirmiş ala geyik.
Almış başını dağlara çıkmış
Yoktur cananı canından bıkmış
Güzel gözlerinden yaşlar akmış
Yavrusun yitirmiş ala geyik
Bolu şairlerinin şiirlerinde geyiklerle ilgili başka motiflere rastlamamız mümkündür. Genel hatlarıyla işaret etmeye çalıştığımız gibi Bolu’da gelişen şiir kültürü içinde Bolu’nun doğal ve tarihî güzellikleri yanında geyikler de bir motif olarak zaman zaman yer almış ve bu konuda güzel örnekler ortaya konulmuştur.
Dipnotlar
[1] Yasin ŞEN, Dörtdivan Manileri, Meneviş Yayınları, Ankara 2021, s. 52.
[2] Dörtdivan’ın Doğancılar köyünden Murtaza Fidan tarafından derlenmiş ve 25 Ekim 2023 tarihinde tarafımıza iletilmiştir.
[3] Güldağ Çetindağ Süme, Köroğlu Merkezli Hikâyelerin Sembolik Açılımı, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Elazığ 2011, s. 369.
[4] Güldağ Çetindağ Süme, a.g.t., s. 378.
[5] Güldağ Çetindağ Süme, Köroğlu Merkezli Hikâyelerin Sembolik Açılımı, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Elazığ 2011, s. 218.
[6] Güldağ Çetindağ Süme, Köroğlu Merkezli Hikâyelerin Sembolik Açılımı, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Elazığ 2011, s. 220.
[7] Bu şiir Hasan Hüseyin Argunşahin tarafından Dörtdivan’ın Çetikören köyünde 16 Ekim 2023 tarihinde derlenmiştir.