Cemal Kurnaz’ın Şiirlerinde Yûnus Emre

Tam boy görmek için tıklayın.

Ben niçin yaşıyorum

Hikmet nedir bu yoklukta

Cemal Kurnaz

Yûnus Emre geçmişte olduğu gibi günümüz kalem erbabına da ilham vermeye devam ediyor.

Yûnus’un derinliği, bunun her dönemde böyle olacağını söylüyor bize. İnsan kendi içinde derinleştikçe gönülde gizlenen bir Yûnus da açığa çıkmış gibi oluyor. Aşk söyletir, dendiği üzere birçok şairimiz Yûnus’un “Ya ben öleyim mi söylemeyince” mısraında buyurduğu bir hâli yaşıyor.

Yûnus, bir mekteptir. Onun ismi Türk Edebiyatı tarihi içinde büyük bir şiir okulunu da temsil eder. Bu, edebiyatımızın Yûnus’tan önce, Yûnus’tan sonra diyebileceğimiz iki devre ayrılmasıyla da izah edilebilir. Burada dikkat çeken husus, Yûnus’tan sonra edebiyatımızda belirgin, samimî ve tasavvufî muhteva ile örülü bir üslûbun ortaya çıkmış olmasıdır. Bunu sadece edebiyat tarihçiliği içerisinde değerlendirmek de oldukça zor görünüyor.

Günümüzde Yûnus’u şiirlerinde ve nesirlerinde dile getiren, ondan aldığı ilhamı şiirlerine ve yazılarına taşıyan isimlerin başında Cemal Kurnaz Hocam gelir. Cemal Hocam hem yazılarında hem de şiirlerinde “sehl-i mümteni” diyebileceğimiz bir üslûbun sahibidir. Onun yayınlanmış tek şiir kitabı olan Bir Avunç Sevinç (1. Baskı, 1992, 2. Baskı, 2013) adlı eserinde kitabın bir bölümü “Yunus’un Gurbetinde” adını taşır. Bu bölümde aynı adla bir şiir yer alır. Bu şiiri birlikte okuyalım:

Kader yolunda yordular

Güne, aya düştü gönül

“Vatanımdan ayırdılar

Bu dünyaya düştü gönül

 

Yanar göynüm yakım ile

Geçmez yârem hekim ile

“Gurbette hâlim kim bile?”

Bir gayyaya düştü gönül

 

Solgun yüzüm ak teleme

Ateş vurdun can telime

Yeter gayrı üsteleme

Bir sevdâya düştü gönül

 

Bu insanlar kaçıncıdır

Her kervancı, hem hancıdır

Velhasılı yalancı bir

Kör aynaya düştü gönül

 

İçindeki deli gurbet

Bir gün gelir biter elbet

Dur dervişim, hele sabret

İnzivaya düştü gönül

 

İstemem haftasın, ayın

Beni dünyâda yok sayın

Yana yana Yunuslayın

Ol Mevlâ’ya düştü gönül[1]

Divan Dergisi’nde de yayınlanan (1979) bu şiir, Cemal Kurnaz Hoca’nın şiirle meşgul olduğu 1974-1984 yılları arasında yazılmıştır. Burada Yûnus’tan iktibas edilen mısraların yanında, şiirin her dörtlüğünde tekrar eden gönül kelimesi, bize Yûnus Emre’nin gönülle ilgili başka dizelerini de hatırlatmaktadır. Gönül, bu yönüyle şairlerin en çok üzerinde durduğu kelimelerdendir.

Cemal Kurnaz Hoca, “Ruh Vagonları” adlı şiirinin son dörtlüğünde de Yûnus’u şöyle zikreder:

Mevlâna pir sende doğsun

Gel müridi ol Yunus’un

“Hakk’ın bir kemter kulusun”

Tam kıl Rabb’in eserini[2]

Cemal Kurnaz Hoca’nın şiirlerinde belli bir tasavvufî arka plan vardır. Bu, özellikle arayış duygusundan kaynaklanan bir husustur. Mevlâna ve Yûnus Emre’nin söz konusu edildiği manzumelerinde bunun daha belirgin bir özellikle karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Yalnız, onun başka bazı şiirlerinde de tasavvuf tesirinin görüldüğünü söyleyebiliriz. Hocanın şu dörtlüğünü okuyalım:

Beklenen bir muştudur

Huzurlu sağanaklardan

Medet ey mürşit koştur

Haber ver uzaklardan[3]

Cemal Kurnaz Hoca’nın şiirlerinde Yûnus Emre’nin söyleyiş özelliğinden gelen tesirler vardır. Özellikle dörtlükler hâlinde ve sekizli hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerinde bu durum daha çok görülür. Onun aşağıdaki dörtlüğünde ismini bir mahlas olarak kullanması bir yana Yûnus’un söyleyişi bir üslup özelliği olarak hissedilir:

Hoşgörü ver, bol sabır ver

Dünya malı neye değer

Ya Rab suçu varsa eğer

Affeyle sen Cemal’ini[4]

Yukarıda ifade edildiği üzere Cemal Kurnaz Hoca’nın şiirlerinde Yûnus Emre’nin tesirleri, bir üslup özelliği olarak öne çıkar. “Su Yürüdü Gülümüze” şiirinde “Türkmen Kocası” diye anılan Yûnus Emre’den ismen bahsedilmez ancak, onun tesirleri özellikle bir üslup olarak öne çıkar. Şiirde miskinlik, esrimek, dost, göyündürmek, gönül, sevgi denizi, dirlik, göynü, çün, badya gibi Yûnus’u ve döneminin Türkçesini hatırlatan kelimeler dikkat çeker. Şu dizeler bu şiirden alınmıştır:

Nice bir Türkmen Kocası

Göyündürdü aşka bizi

Yok tutkunun korkucası

Gönlüm bir sevgi denizi

 

Dünyada dirlikten geçtik

Baş indirdik ulumuza

Kalbin içi-dışı göynü

Çün dert bize hoş gelir

 

Çağrıların çifte yönlü

Muştular hüma kuş gelir

Şarabından içirdi aşk

Baş eğdirdi delimize[5]

Cemal Kurnaz Hoca, “Gel Beri Dost Gel Beri” şiirine de Yûnus tesirini duyuran “Gel beri dost gel beri / Beri gel bilişelim”[6] mısralarıyla başlar.

Cemal Hoca’nın şiirlerinde Yûnus tesirini hatırlatan başka şiirler de var. “Yûsuflar Geliyor Zindanlardan” başlıklı şiirinde kirlenmemiş doruklarımızın olduğunu, dağ başlarının boş olmadığını, derbeder ve omuzunda heybesiyle yollara düşmüş ve Tapduk’unu arayan Yûnusların olduğunu söylemektedir. Yûnuslar, bunu günümüzde Lût kavmi gibi olan kavimlere rağmen yapmaktadır. Cemal Hoca’nın her alıç dibinde bir Yûnus türbesinin olduğunu söylediği bu dizeleri beraber okuyalım:

Kirlenmemiş doruklarımız var daha

Dağ başları boş değil

Omzunda heybesi, Taptuk’unu arıyor

Derbeder

Yollara düşmüş Yûnuslar

Kavm-i Lût’a inat

Kıpır kıpır kâinat

Dağ başları boş değil

Her alıç dibinde bir Yûnus türbesi var

Yûnus türbesi var[7]

Cemal Kurnaz Hoca, “Aynaların Türküsü” şiirinde de Yûnus’un “Biz Dünyadan Gider Olduk” dizesini zikreder:

Aynaların ardı kar

Aynalara ağdılar

Aynalara yağdı kar

Biz dünyadan gider olduk

Aynalar kalsın size yadigâr[8]

Yunus’un Nefesi adında bir deneme kitabı olan Cemal Kurnaz Hoca’nın bazı denemeleri Yûnus düşüncesini ve bundan hareketle günümüz insanı ve toplum hayatımıza dâir konuları, tespitleri ve düşüncelerini ihtiva etmektedir. Burada Yûnus Emre’yle ilgili Yunus’un Nefesi, Yunus Divanı’nı Aramak, Yunus Emre Hiç Şiir Yazmasa Ne Olurdu?, İlim Kendini Bilmektir, Bana Seni Gerek, Yeni Yunuslara İhtiyacımız Var başlıklı yazılar yer almaktadır.

Cemal Kurnaz Hoca, edebiyat tarihçiliğinin yanı sıra denemeleriyle de dikkat çeken bir yazar. Onun diğer bazı deneme kitaplarında da Yûnus Emre düşüncesi işlenmiştir. Acı Poyraz adlı deneme kitabında bir bölüm “Yunus ve Türkçe” adını taşımaktadır. Bu kitabın içinde Yûnus’la ilgili yer alan bazı yazılar ise “Yunus Gibi Konuşabilecek Miyiz”, “Yunus Yılı Kutlu Olsun”, “Biraz Yunus Oku”, “Gülümseme Yılı”, “Bizi Yunus Emre Türk Yaptı” adlarını taşımaktadır. Diğer yazılarda da Yûnus, çeşitli vesilelerle söz konusu edilmektedir.

Yûnus, bitmez tükenmez ilhamıyla günümüz şiirini beslemeye devam ediyor. Cemal Kurnaz Hoca’nın şiirleri ve nesirleri bunun bir örneği olarak önümüzde duruyor. Bu şiirlerin ve nesirlerin bize söylediği şey Yûnus’un, her zaman gönlümüzde olduğu gerçeğidir. Yûnus olmadan Türk şiir geleneğinin anlaşılamayacağı onun tek başına bir mektep isim olduğu, günümüzde onun etkilerini yaşatan değerli şair ve yazarlarımızın eserlerindeki örneklerle de sabittir.

[1] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 53-54.

[2] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 62.

[3] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 63.

[4] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 50.

[5] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 41.

[6] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 21.

[7] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 17.

[8] Cemal Kurnaz, Bir Avunç Sevinç, Kurgan-Edebiyat Yayınları, Ankara 2013, s. 12.

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen