Savaş ERMAN
Dünya artık yalnızca coğrafi sınırlar üzerinden tanımlanmıyor. Sanal mekânlar, dijital platformlar ve küresel ağlar, milletlerin yeni mücadele alanı hâline geldi. Bu çağda Türk milliyetçiliğinin en önemli meselelerinden biri, dijital dünyada varlık gösterebilmek ve kimliği yeni nesillere aktarmak olmalıdır.
Eskiden milliyetçilik, meydanlarda yapılan konuşmalarla, yayımlanan dergilerle ya da üniversite sıralarındaki tartışmalarla hayat bulurdu. Bugün ise genç kuşakların dünyası çok farklı: Onlar YouTube videolarında, TikTok akışlarında, Twitter/X tartışmalarında yaşıyorlar. Bir başka ifadeyle, dijitalleşmeyen bir milliyetçilik, geleceğin gençliğiyle bağ kuramaz.
Türkçe’nin Dijitaldeki Varoluş Mücadelesi
Bir milletin en temel hazinesi dildir. Türkçe, bin yıllık bir kültür ve hafızanın taşıyıcısıdır. Ancak sosyal medyada yozlaşan dil kullanımı, yabancı kelime istilası ve dijitalleşmenin dayattığı kısaltmalar, Türkçe’yi tehdit etmektedir. İşte burada “dijital milliyetçilik” devreye giriyor:
Türkçe’nin doğru, zengin ve yaratıcı kullanımı sosyal medyada teşvik edilmeli.
Yapay zekâ, mobil uygulamalar ve dijital platformlarda Türkçe’ye özel yatırımlar yapılmalı.
E-kitap kütüphaneleri, dijital arşivler ve çevrim içi akademiler, Türk kültürünü genç kuşaklara taşıyan araçlara dönüştürülmeli.
Dijital milliyetçilik, yalnızca “dilimizi koruyalım” çağrısı değil; Türkçe’yi çağın en güçlü iletişim araçlarında yaşatma mücadelesidir.
Gençliğin Dijital Ocağı
Bugünün gençliği, zamanının büyük kısmını çevrim içi ortamlarda geçiriyor. O hâlde milliyetçi düşüncenin ve ülkücü ahlakın yeniden üretileceği alan da burasıdır. “Dijital ocaklar” kavramı, işte tam da bu noktada önem kazanır.
Üniversite kulüpleri, dernekler ya da klasik öğrenci örgütlenmeleri, artık dijital dünyadaki muadilleriyle desteklenmeli. Discord kanalları, çevrim içi seminerler, YouTube yayınları, oyunlaştırılmış tarih projeleri; gençliğin ilgisini çeken araçlarla milliyetçilik yeniden inşa edilebilir.
Unutulmamalıdır ki; Z kuşağı ve Alfa kuşağı, milli kimliği bir slogandan değil, bir mobil uygulamadan veya izlediği bir kısa filmden öğrenebilir.
Türk Dünyasının Dijital Birliği
Türk milliyetçiliğinin yeniden inşası yalnızca Türkiye sınırlarıyla sınırlı kalamaz. Orta Asya’dan Balkanlar’a, Avrupa’daki diasporadan Amerika’daki Türk gençliğine kadar geniş bir topluluk, dijital ağlar sayesinde birbiriyle bağ kurabiliyor.
Dijital milliyetçilik, bu bağları kuvvetlendirecek stratejik adımlar atmalıdır:
Ortak Türk dünyası medya birlikleri kurulmalı.
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkiye arasında ortak dijital yayınlar yapılmalı.
Avrupa’daki Türk gençliği, kimlik erozyonuna karşı çevrim içi platformlarda desteklenmeli.
Bir millet için coğrafya ne kadar önemliyse, bugün dijital coğrafya da o kadar önemlidir.
Dijital Milliyetçiliğin Ahlakı
Dijital milliyetçilik, yalnızca hamasi sloganlarla yürütülemez. Aksine, çağın en kritik ihtiyacı, bilinçli ve stratejik bir dil kullanmaktır. Sosyal medyada nefret söylemine saplanmak yerine, tarih anlatan, kültürü öğreten, umut veren içerikler üretmek gerekir.
Unutulmamalıdır ki, her yanlış bilgi, her ölçüsüz söylem, dijital dünyada Türk milliyetçiliğinin itibarını zedeler. Bu sebeple dijital milliyetçilik aynı zamanda bir ahlak meselesidir. Siber saldırılara, kara propagandaya ve dezenformasyona karşı bilinçli bir savunma hattı oluşturmak da millî bir vazifedir.
Bugün karşımızda yeni bir gerçeklik var: Türk milliyetçiliği, dijital çağın en güçlü ideolojik aktörlerinden biri olmak zorundadır. Dilini koruyan, kültürünü yayan, tarihini öğreten, teknolojide yer bulan bir milliyetçilik; geleceğe umutla bakabilir.
Artık mesele, sadece “dijitalde var olmak” değildir. Mesele, dijitalde güçlü, üretken ve kimlikli var olmak meselesidir.
Eğer bu adımlar atılmazsa, Türk milliyetçiliği kendi gençliğini sosyal medyanın yabancı kültür rüzgârlarına kaptırır. Ama atılırsa, dijital çağda da tıpkı geçmişte olduğu gibi, Türk milleti yeniden öncü bir rol üstlenebilir.