Dr. Mehmet Güneş 

Mehmet Bey tıp doktoru. 
Bizim buralarda toprağa buğday, arpa, pancar ekerler, yetişir. Afşin de de şair yetişiyor. Mehmet Bey de Afşin doğumlu.
Tıbbiyeden de her şey çıkarmış, arada bir de doktor.
Dr. Mehmet Güneş’in “Kronik Böbrek Hastalıkları ve Antioksidanlar” ve Şişmanlık ve Diyabet” mesleki kitapları.
Hac ve Dua, Gün Akşama Yaslanmadan, Gül Aşkın Mihrabıdır, Mukaddes Yolculuk Medîne-i Münevvere (İki cilt), Evliya Çelebinin İzinde Gül Medeniyeti’nin Başkenti, Gittikçe Artan Yalnızlığım, Hüzünler Gül Kokuyor, Kûtü’l Amâre Zaferi, Ufuk Çizgisinde İz Bırakanlar, Çanakkale Dirilişi, Bir Güzel İnsan Muhsin Yazıcıoğlu,
Milli Düşünce Ufkumuz, Sıla-i Rahim de diğer kitapları.
Son çıkan kitabının adı da Gönül Dilimiz Türkülerimiz.
Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemisi’nde şöyle bir yazı var;
“Bir han bir hanı tutsak almış. “Eğer istersen benim kölem olarak yanımda kalır uzun zaman yaşayabilirsin. İstemezsen en büyük arzunu yerine getirir, sonra da seni öldürürüm” demiş.
Tutsak han “Köle olarak yaşamak istemiyorum, beni öldür daha iyi. Ancak öldürmeden önce vatanımdan herhangi bir çobanı buraya getirmeni istiyorum… Ölmeden önce ondan bir türkü dinlemek istiyorum” demiş.
Şöyle yazmış Mehmet Güneş,
“Asırların nefesinden iz vardır,
Sevda ateşinden kalmış köz vardır,
Her ‘âh’ın içinde bin bir söz vardır,
Ehline âyandır bizim türküler.”
Türküler vatanın mühürleri ya, şunları yazmış şair diliyle Mehmet Bey;
“Türkülerimizi bilmeden Türk’ü bilirim demek, alfabeyi öğrenmeden kitap okumaya benzer. Anadolu insanının hayatındaki mağduriyeti, yaşadığı mahrumiyeti, tevekkülündeki mazlumiyeti, tavrındaki mahcubiyeti, aşkındaki masumiyeti, gönlündeki muhabbeti, hayalindeki saadeti, iç dünyasındaki samimiyeti, heyecanındaki kudreti, ruhundaki asaleti, sevdasındaki iffeti, kalbindeki ülfeti, kızgınlığındaki hiddeti, öfkesindeki şiddeti ve duygularındaki haşmeti ancak türkülerimizin dili anlatabilir.”
Türkülerimizden damla damla örnekler vermiş;
“Değmen benim gamlı yaslı gönlüme”
“Deli gönül hangi dala konarsın”
“Geceler yârim oldu”
“Ne feryat edersin divane bülbül”
“Bir yiğit gurbete gitse”
“Gönül dağı yağmur boran olunca”
“Şu yüce dağları duman kaplamış”
ve daha niceleri.
Mesleği ile ilgili örnekler de vermiş. Hani bir Elazığ Türküsü var; “Hüseynik’ten çıktım şeher yoluna” diye başlayan. İkinci mısra da şu; “Can ağrısı tesir etti koluma” Bu ifadede söylenmek istenen -ben yaşadığım için biliyorum da- ‘enfaktüs ağrısı’ imiş.
Gerçi ;
“Mevlâm bir çok dert vermiş,
Beraber derman vermiş”
“Derde düşer dermanını ararmışız”, “Derdimizi dertsiz insana anlatmazmışız” Bazen de yaramızdan hoşnut oluruz da söylermişiz; “El vurup yaremi incitme tabip” diye.
Konu başlıkları da ayrı güzel.
-Türkülerin Dili 
-Türkü Bilmeyen Türk’ü bilemez
-Türk’üz Türkü Çığırırız
-Hak’tan Armağandır Bizim Türküler 
-Türküler Hayatın Aynasıdır
-Türkülerimiz Gönül Dilimizdir… gibi.
Bugün de Dr. Mehmet Güneş’ten bir şiir okuyalım efendim.
Türkülere Destan
Yanık yüreklerden yâre yakılan,
Bir içli destandır bizim türküler…
Gönülden çağlayıp dile dökülen,
Kutlu bir fermandır bizim türküler…
Bir dut dalı can bulunca ellerde,
Yaslayıp başını yatar kollarda,
Hangi duygu dile gelmez tellerde,
Bağlamada şandır bizim türküler…
Saz ustası; üstâdından el tutar,
Yüreklere mızrap vurur, tel tutar,
Perdelerde uzun ince yol tutar,
Cihânı seyrandır bizim türküler…
Asırların nefesinden iz vardır,
Sevdâ ateşinden kalmış köz vardır,
Her “âh”ın içinde binbir söz vardır,
Ehline ayândır bizim türküler…
Türkü vardır; şâhı dize getirir,
Türkü vardır; Kaf Dağı’nda oturur,
Türkü vardır; bizi alıp götürür,
Bir tayy-i mekândır bizim türküler…
Bir pîrin bâdesi, bir dost selâmı,
Bir şiir nefesi, bir aşk kelâmı,
Gül yüzlü güzele gül ihtirâmı,
Hak’tan armağandır bizim türküler 
Mısralarda ışır gönül terimiz,
İçinde saklıdır ruh cevherimiz,
Ata yâdigârı mücevherimiz,
Evlâda nişandır bizim türküler…
Sevincin, elemin, aşkın, hicrânın,
Hayata hükmeden en sıcak ânın,
Türkülerde atar nabzı zamanın,
Yaşanmış devrândır bizim türküler…
Düğünde, dernekte, toyda söylenir,
Şehirde, yaylada, köyde söylenir,
Halayda, sinsinde, çayda söylenir,
Cenkte mehterândır bizim türküler…
Davul vurur, kıt’aları titretir,
Çalar zurna, gökkubbeyi inletir,
Hüznü nefes nefes neyde dinletir,
Sineyi yakandır bizim türküler.
Şiir, kanatlanır sazın telinde,
Ezgiler demlenir zaman selinde,
Nağme aşka gelir aşık dilinde;
Edeptir, erkândır bizim türküler.
Güneş’in gönlüne düşmüş sevdâdır,
Yürek sızısına derttir, devâdır,
Baraktır, zeybektir, uzun havadır,
Hoyrattır, tatyandır bizim türküler. 
Dr. Mehmet Güneş.
Mehmet Güneş Bey mesleğini Yozgat’ın Sorgun İlçesinde serbest hekim olarak sürdürmekte.
Nevzat Kösoğlu Ağabey’in sözünü almış kitabın başına;
“Türkülerimiz; en çorak gönülleri yeşertecek bir ses yağmuru, yahut ışık seli, bir demet çiçek, bir top güldür.”
“Salih ameller ahireti anlamlandırır; sahih türküler, dünyayı.”
Kitabı Nevzat Kösoğlu Ağabey’in aziz hatırasına dua ve Fatihalarla ithaf etmiş Mehmet Güneş.
Vefa ne güzel şey.
Bu topraklar biz kokuyor efendim.
Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen