Düşünme Özürlü Diplomalılar

         Türkiye’nin uğraşmak zorunda olduğu konuların belki de en mühim olanı, Tanzîmât artığı zihniyetin ürünü, “aydın” sanılan, öyle kabûl edilen; okul bitirmiş, üniversite bitirmiş, fakat alışkanlığı fikir zanneden, alışkanlığı görüş olarak benimseyen, düşünme özürlü olmaktan hâlâ kurtulamamış olan büyük çoğunluktur. 

         Bu düşünme özürlü diploma sâhiplerine göre, Tanzîmâtla 1839 yılında resmen benimsediğimiz asrîleşme/Avrupalılaşma/çağdaşlaşma akımının 8 kuşak sonra bizi getirdiği durum, yâni, 2023 yılındaki durumumuz, iyidir, olması gerektiği gibidir, başka türlüsü “düşünülemez”. 

        Toplumda mevki sâhibi, söz sâhibi Atakan Bey, Mühendis Ertan Bey, Profesör Aytolga Bey, annesi, babası vefât ettiği zaman bile, cenâze namâzına katıl(a)mayıp, kendisini yetiştirmek için her fedâkârlığı yapmış olanlara, bu son görevin yerine getirilmesini, kenarda durup bekler; problem değildir, o, “çağdaş”tır, cenâze namâzına katılmasa da olur. Zâten, Ramazan ve Kurban Bayramları, yoğun iş yüküne biraz ara vermek için iyi fırsattır, o “tâtil”leri, Bodrum’da, Antalya’da değerlendirmek âdetindedir. 

***

          İyi de, bu okumuş ve ona uyan, o kadar da okumamış Müslüman Türk yanında, bu “çağdaşlık” mertebesine ulaşmamış çok büyük bir Müslüman Türk çoğunluğu vardır: beş vakit namâzını kılar veya aksatır, bâzısı hiç olmazsa Cuma namâzına gider, Ramazan ayında orucunu tuttuğu olur, yâni, kusûruyla da, eksiğiyle de olsa, Müslümandır. Bir kısmı da, ibâdetlerini eksiksiz olarak, titizlikle yerine getirir;  bütün Türkler, 1000 yıldır İslâmla yoğrulmuş Milletin ferdleridirler. Bu büyük kitle, Devleti ayakta tutan çoğunluktur, askerliği onlar yapar, vergiyi onlar verir, tehlike ânında koşacak olanlar yine onlardır: 15 Temmuz 2016 gecesinde olduğu gibi, tanklara karşı çıplak elleriyle, îmân dolu kalpleriyle yürüyenler de onlardır. Hangi millet böyle davranabilir?

          Bu insanlar, en tabiî bir hak olarak, çocuklarının İslâmı öğrenmesini isterler. Aynı zamanda da, pek tabiî olarak, çocuklarının, en iyi eğitimi veren, onların iyi yetişmesini sağlayan okullarda öğrenim görmesini isterler. Bu haklı isteğe KİM itirâz edebilir?

         Peki …  iyi öğretim veren, iyi eğiten okullar olarak kabûl edilen okullarda, yetişmekte olan Müslüman Türk çocuğuna, İslâmla ilgili dersler de verilse, fenâ mı olur?

       Bu noktada, “aydın” kabûl edilen  -bâzı profesörler dâhil-  gafil diplomalılarımızın bilgisizliğine dikkat çekmek mecbûriyeti kendini gösteriyor:

İmam-Hatip Ortaokul ve Liselerinde, Devletin diğer Ortaokul ve Liselerinde okutulan derslerin HEPSİ okutulur, bu dersler yanında, Arapça, Tefsir, Hadîs, Fıkıh gibi İslâmî konular da öğretilir; bu okullardan bâzılarında, İngilizce yanında, İspanyolca, Rusça da okutulmaktadır. Bu satırların yazarı, orta öğretimini, düz, devlet lisesinde görüp Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirerek tâyin olunduğu  İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik yaptığı için, durumu BİLEREK yazmaktadır. İmam_Hatip Ortaokul ve Liselerinin, ötekilerden fazlası vardır, eksiği yoktur.

***

           Türkiye’de, yurttaşlarımız olan Yahûdîler, Rûmlar, Ermeniler, isterlerse, kendi okullarında, dînlerini, İSTEDİKLERİ ÖLÇÜDE, İSTEDİKLERİ GİBİ, İSTEDİKLERİ ŞARTLARDA öğrenmektedirler. Vicdan, inanç hürriyetinin garantisi olduğu her fırsatta belirtilen LAİKLİK ilkesine göre, MÜSLÜMAN ÇOCUĞUN da DÎNİNİ, âilesinin İSTEDİĞİ ÖLÇÜDE, İSTEDİĞİ ŞARTLARDA ÖĞRENMESİ gerekmez mi? öğrendikten sonra, uygular veya uygulamaz; kendi bileceği iştir, fakat, İslâmı, çok iyi öğrenmiş olması GEREKMEZ Mİ?

Diyelim ki:

Orta öğretimdeki bütün okullarda, İmam-Hatip Ortaokulu ve Lisesi müfredat programı uygulansa NE OLUR? Türkiye geriye mi gider? Kaç yüzyıl geriye gider? Meselâ 680 yıl geriye gider mi? 680 yıl önce biz nasıldık? Avrupa nasıldı? Bizim diploma hamalının HABERİ VAR MI? O çağ, Orhan Gazi çağıdır; gelir dağımı mükemmeldi, zekâtı kabûl edecek yoksul bulmak zordu. (Neşrî, Cihân-Nümâ, TTK yayını, c. I, s. 186.) Biraz yaklaşalım da 570 yıl öncesine gelelim: “Fâtih devrinde, zina suçu derhâl ve şiddetle cezâlandırılırdı, yol kesicilik âlemden silinmişdi, bir kadın, yanında külliyetli mikdarda altınla, yalnız başına, bir iki günlük yola gitse, hiçbir zarara uğramadan döneceğinden kimse şüphe etmezdi.” (Neşrî, Cihân-nümâ, c. II, s. 838, 840.) Bu çağlarda yaşayan Türkler, günümüzde İmam-Hatip Ortaokul ve Liselerinde okutulan konuları öğrenerek yetiştiriliyorlardı.

***

Bâzı velîler, kızlarını göndermek için, kız ortaokulu istemişler. Medyada bu isteği dile getiren Millî Eğitim Bakanı’nı -ilericilik adına olmalı- eleştiren (iyi niyetle ‘câhiller’ diyelim; içlerinde, bile bile, gâvurluklarından yapan yerli gâvurlar da var) yurttaşlar oldu. Örnek alınan, benzemeğe çalıştığımız Avrupa’da kız orta okul ve liselerinin olduğunu BİLMEYEN bu câhillere NE DEMELİ? Hemen belirtelim:

İngiltere’de, Cambridge şehrinde Grammar School olduğunu, yarım asır önce, orada geçirdiğim 3 yıl boyunca GÖRDÜM. Bu ortaöğretim kurumuna, sâdece kızlar gidiyordu.

Cambridge’deki 20 civârındaki erkek kolejleri yanında, 2 aded de kız koleji (Girton, Newnam) vardı. 

***

Türk çocuğunun, YETİŞME ÇAĞINDA Türkçeden başka bir dilde öğretim, eğitim alması, TÜRKİYE’NİN SÖMÜRGE OLMASININ İLÂNIDIR, yabancı dilde öğretim, SÖMÜRGELERDE OLUR.  İngiltere’de, Almanca öğretim yapan orta öğretim kurumu var mıdır? Almanya’da, Fransızca öğretim yapan lise olur mu? Fransa’da, İngilizce veya Almanca öğretim yapan lise? Olmaz tabiî, adama gülerler veya ÇOK kızarlar. Fransız Akademisi, kullanılmağa başlamış olan weekend kelimesini bile YASAKLADI.

          Ha, çocuğunun bir Avrupa dilini öğrenmesini isteyen, yıllaaaaaar boyunca koleje ödeyeceği parayla, çocuğunun yabancı dil öğrenmesini, başka yollarla sağlayabilir.

          Çocuğunun, yabancı kültüre devşirilmesine göz yummak değil, istekli olan velilere tanınan bu hakkın, çocuğunun, yerli, millî değerlere bağlı olarak yetişmesini isteyen velîlere de tanınmasından daha tabiî ne olabilir?

Düşünmekten KORKMAMAya, Tanzîmât fosili alışkanlıklardan kurtulmağa ne zaman başlayacağız?

***

12 Ağustos 2023

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen