Zevri BİNGÜL[i]
MESLEKİ TEKNİK EĞİTİMLE İLGİLİ
YKS’ ye giren üç milyonu aşan lise öğrencisinin sayısını azaltmak, ancak mesleki teknik eğitimi cazip hale getirmekle mümkün olabilecektir.
Bunun için SÜRATLE Mesleki teknik liseleri ve Meslek yüksek okulları mezunlarına geniş iş imkanları için (üretime dayalı Ltd. şirket kurma kolaylığı, faizsiz ve uzun vadeli kredi imkanları, tekstil, elektronik, metal, bilgisayar, makine bölümleri gibi bölümler için üretim araçları ve makineleri, atölyeler, tezgahlar, okul öncesi mezunları için kreşler yaparak teslim etme hatta bu ünitelerin hazır olarak Ltd. şirket oluşturan mezunlara onlu yıllarda ödenecek şekilde teslimi imkanı veya özel sektör ve devlet kurumlarında alana uygun ara eleman istihdam etme şartı gibi..) güvenceler sağlanmalıdır. Bu çalışmaların yasal dayanaklarının hazırlanmasında gelişmiş ülkelerin uygulamaları referans alınmalıdır. Böylece bu ülkelerde olduğu gibi mezunların bir taraftan üretime topyekûn katılmaları sağlanırken, diğer taraftan iş bulma kolaylığı ile işsizliğinde önüne geçilmiş olacaktır.
Bu durum 5-10 yıllar içerisinde bu okulların cazip hale gelmesini sağlayarak, üniversite önündeki yığılmaları da ilk etapta 2,5-3 milyondan 500 bin – 1 milyon gibi sayılara indirebilecektir. Böylece sayısı az öğrencisi olan sınıflarda değer ve davranış odaklı daha kaliteli eğitim ve öğretim yapılabilecektir.
ÖĞRETMEN YETİŞTİRME
*Kesinlikle Öğretmen yetiştirme kurumları revize edilmeli, sadece kurum ad ve tanımları değiştirerek değil, öğretmen adayı seçme usulleri, öğretmen adayı yetiştirme müfredatı ve öğretmen yetiştiren kurumların öğretim elemanı seçilmesi dahil olmak üzere bu konu ivedilikle masaya yatırılmalıdır.
*Öğretmen performansı izlenebilir, ölçülebilir normlara kavuşturulmalıdır. Başarılı öğretmenlerimiz ödüllendirilmeli, başarısızlığı sürekli hale gelenlere ise yaptırım uygulanmalıdır. Bu hususta STK lar, sendikalar, okul aile birlikleri ve öğrenci meclisleri ile birlikte hareket ederek ortak bir konsensüs sağlanmalıdır. Ayrıca öğretmen yetiştirme sistemi şimdiye kadar bizde geçmişte denenmiş olan (Öğretmen okulları- Eğitim Enstitüleri veya bunların birleştirilmiş şekli) ve Batı eğitim sisteminde başarılı olunmuş (Finlandiya modeli, Japon modeli gibi) örneklerden de faydalanarak gözden geçirilmelidir.
*Eğer bizde rol model arıyor isek, uzakta değil, yakın geçmişte ateşten gömlek giyip eğitimde unutulmayacak çığırlar açan, iz bırakan, ülke sevdasını bayrak yaparak efsaneleşen rahmetli Ayvaz Gökdemir’in yaptıklarına bakılsa kafidir.
NİTELİKLİ MÜFREDAT
Bu yönde mutlaka Türk eğitim sistemindeki öğrencinin her alanda bilgi sahibi olması değil, alanında yeterli olmasını sağlayan, sadeleştirilmiş, azaltılmış, reform niteliğinde bir MÜFREDAT değişikliğine de gidilmesi gerekecektir. Böylece öğrenciye daha fazla zaman ayrılarak Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçlarında tarif edilen” Türk Milletinin bütün fertlerini Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, bunları davranış haline getirmiş, ailesini, vatanını seven ve daima yüceltmeye çalışan, beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı bir kişiliğe sahip, insan haklarına ve topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek” imkanı kolaylaşacaktır
ÖĞRENCİLERİ KABİLİYET, İSTEK VE İŞ İSTİHDAMI DURUMUNA GÖRE YÖNLENDİRME SİSTEMİ-REHBERLİK
Türk çocuklarının (Batı’nın nerede ise yarım asırdır uyguladığı) doğuştan getirdikleri özellikleri, ülke ihtiyaçları ve istekleri de dikkate alınarak artık doğru yönlendirme zamanı gelmiş ve geçmektedir. Onların bedensel, zihni ve sanatsal yeteneklerinin en verimli şekilde açığa çıkarılıp doğru yönlendirilmesi kendisi, ailesi ve ülkemiz yararına olacağı aşikardır. Bunun için en uygun zaman, bizdeki gibi 10. sınıf sonu değil, İlköğretim çağının sonu (8. Sınıf) hatta ilköğretimin ilkokul bölümünün sonudur. (Batı’da olduğu gibi)… Bu da iyi yetişmiş Rehberlik elemanları ile ve Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri Programının (başarılı örnekler gözönüne alınarak) bu işe uygun hale getirilmesi ile mümkün olabilecektir.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
Üniversite sınavlarına hazırlanan öğrenciler için ise, TYT-AYT Sınavlarında soru sorulmayan alan dışı dersler, yetenek dersleri ve seçmeli dersler notla değerlendirilmemeli, proje sayısı ve kalitesi ile değerlendirilmelidir.
Öğrenme eksiklerinin ortaya konması klasik not sınavı ile değil (Türkçe, tarih gibi dersler hariç), en objektif ve güvenilir ölçme aracı olan analizli TEST yöntemi ile yapılmalıdır. Böylece öğrenme eksikleri doğru ve sürekli olarak ortaya çıkarılarak etüt veya birebir masabaşı telafilerle eksikleri giderilmelidir. Bu konuda performansa dayalı izlenebilir programlarla öğrenci ve öğretmen başarısı değerlendirilmelidir.
OBP (ORTAÖĞRETİM BAŞARI PUANI)
Okul diploma notuna göre azami 60 puan uygulaması öğrenci ve okullar arasında adaletsiz uygulamalara yol açtığından kaldırılmalı ya da okul genel başarı ortalamaları “Ağırlık” biçiminde (eskiden olduğu gibi) her öğrenciye yansıtılmalıdır.
SONUÇ;
Bütün bu önerilen uygulamaların YASAL dayanaklarının mevcut TEK BAŞINA İKTİDAR tarafından yönerge ve yönetmelik değişikliklerinin ötesinde “eğitimde devrim” anlayışı içinde süratle sağlanması mümkündür. Bu önerilerin ancak yasal değişikliklerle işler hale geleceğini de unutmamak gerekir.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu konulara vakıf olduğu şüphesizdir. Bugüne kadar yenilikçi ve değişime açık olması beklenen sayın bakanların hâlâ neyi beklediğini anlamak mümkün değildir. Bu fırsatı kaçırmak demek, sistemin ortaya çıkardığı olumsuz sonuçların katlanarak devamı, bunların eğitim alanına kazandırılması demekse, ülkemiz için sağlık, sanayii, ekonomi, siyaset, sanat, spor ve eğitim alanları gibi birçok alanda dahada gelişmişlik demek olacaktır vesselam.
[i] Emekli eğitimci, eğitim yöneticisi