Geçer Gider Her Bahar

“Mihrican mı değdi, gülün mü soldu?” diye soruyor bülbüle türküde. Sonra da teselli ediyor “Gel ağlama garip bülbül ağlama.”
Mihrican, sonbahar demek. Bir bahar yaz getirirken bir bahar da kış getiriyordu. Ama “ne de olsa kışın sonu bahardı”
“Felek şad olacak günün görmedim,
Garip gönlüm bir efkâra düşürdün” diyordu Aşık Musa.
Ardından devam ediyor;
“El uzadıp gonca gülün dermedim
Bülbül gibi intizara düşürdün.”
“Niye gamlanırsın divane gönül,
Elbet bir gün bu kış biter yaz gelir” diyordu gerçi bir başka türküde.
Sümmani de söylemişti;
“Ben razı değilem hicrana, gama,
Gerip gönlüm haldan hala salan var”
Razı değil ama, haldan hala gönderen de var. Çocukluktan beri yol gözlermiş de, başkaları da uzaklarda kalan var zannedermiş.
“Sabavetten beri bir yol gözlerim
El zanneder uzaklarda kalan var.”
Ama her zaman “Taze karlar yağmış karın üstüne.” İncecikten yağan karlar da elif elif diye tozarmış sen Karacaoğlan olursan.
Türküler bizim. “Türk’ten uzaklaşanlar türkülerimizi öksüz bırktılar” diyor Dr. Mehmet Güneş. “Yürekten çıkan söz yüreği vurur, dilden çıkan söz kulağı bulur”muş.
“Bir milletin türkülerini yakanlar da, o memleketin kanunlarını yapanlardan daha güçlü” imiş.
“Eğer bizler yeni nesillere türkülerimizi öğretemezsek, dinletemezsek, okutamazsak ve gönül gönderine sevgi sancağı olarak ruh ve mânâ itibariyle dalgalandıramazsak, Türk’ün asalet, cesaret, fazilet, muhabbet, merhamet ve izzetinin ne demek olduğunu onlara öğretemediğimiz gibi, bizim boş bıraktığımız yerleri de başkaları dolduracaktır, doldurur, doldurmaktadır… Burada Mehmet Özbek’in ‘Kendi türkülerini okumayan milletlere, yabancılar kendi türkülerini okuturlar’ ikazını hatırlayalım… Bayram Bilge Tokel’in ‘Türküler, bu yurdun kan ve gözyaşıyla yazılmış tapusudur’ sözünü unutmayalım… Nevzat Kösoğlu Ağabey’i de şu nasihatı ile yad edelim; ‘ Milli kültürümüze mi sahip çıkmak istiyorsunuz, öyleyse türkü söyleyin; Türk kalmak için, Türk olmak için türkü söyleyin. Büyük lâfları bir kenara koyun, küçük işlerle uğraşın, küçük şeyleri kurtarın; derinden inceden bir türkü tutturun. Türk olmak için de Türk’ü anlamak için de durmayın türkü dinleyin.”
Yukarıdaki paragrafı Dr. Mehmet Güneş’in Gönül Dilimiz Türkülerimiz kitabından aldım.
“Har içinde biten gonca güle minnet eylemem” diyordu Nesimi.
Minnetsiz yaşamak ne güzel.
Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen