İngiltere-Yunanistan Enerji İşbirliği Konuşurken Türkiye ve Doğu Akdeniz

Tam boy görmek için tıklayın.

Mehmet ÖĞÜTÇÜ

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki petrol arama çalışmaları, bölgedeki enerji dengesini de stratejik dengeleri de değiştiriyor.

Cambridge bu hafta yalnızca bir üniversite şehri değil. Avrupa’nın geleceğinde Birleşik Krallık–Yunanistan–Türkiye ekseninin nasıl şekilleneceğine dair fikirlerin yoğrulduğu bir laboratuvar adeta.

“Davosvari” nitelikteki Delphi Economic Forum’un düzenlediği İngiltere–Yunanistan Stratejik Zirvesine, iki ülke liderlerinin de katılımıyla bu yıl yine Cambridge ev sahipliği yaptı. Ben de bu buluşmaya, bildiğim kadarıyla tek Türk konuşmacı olarak davet edildim.

Bana verilen konu, güvenlik, enerji ve teknoloji alanlarında gerçekçi, uygulanabilir ve karşılıklı fayda sağlayacak işbirliği alanlarını ortaya koymaktı.

Ortak Tehdit Algısı Yok

Avrupa artık güvenlik kavramını yeniden tanımlamak zorunda. Çünkü NATO çatısı altında bile ülkeler arasındaki tehdit algıları taban tabana zıt. Yunanistan için Türkiye, Rusya’dan bile daha büyük bir risk olarak görülebiliyor. Baltık ülkeleri tüm dikkatini Moskova’ya vermişken, Malta için öncelik göç dalgaları; Bulgaristan ve Moldova için ekonomik kırılganlık; Fransa içinse Afrika’daki nüfuzunu korumak. Sonuçta Avrupa’da bir ortaklık var, ama ortak güvenlik anlayışı yok.

Bu da kıtanın caydırıcılık kapasitesini zayıflatıyor.

Güney Osetya, Abhazya, Kırım, Donbas ve Gazze örneklerinde görüldüğü gibi, Avrupa son on yılda sınırlarını değil, zafiyetlerini gördü.

NATO’nun 5. Maddesi: Bir Soru İşareti

NATO’nun ünlü 5. maddesi -“Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için”- hâlâ ittifakın sembolü.

Ama bugün bu madde gerçekten işletilebilir mi, kimse emin değil. Avrupa toplumları savaşmaya hazır değil; genç kuşaklar güvenlikten çok hayat pahalılığını konuşuyor. 27 Avrupa ülkesini aynı çizgide buluşturmak artık neredeyse imkânsız.

Üstelik ittifak içinde dayanışmayı aşındıran örnekler çoğalıyor: Türkiye gibi bir müttefike silah ambargosu uygulanıyor, F-35 programından çıkartılıyor, Patriot füzeleri verilmediği için Rus S-400 sistemini aldığı gerekçesiyle cezalandırılıyor.

Terörizmin ortak tehdit olduğu kabul ediliyor ama sahada “senin teröristin benim özgürlük savaşçım” ayrımı yapılabiliyor. Suriye’de YPG’ye verilen destek bunun en çarpıcı örneği.

Eğer “hepimiz birimiz için” ilkesi sadece bazı müttefikler için geçerliyse, bu ittifakın ruhu sembolik bir slogandan öteye geçemez.

ABD Geri Çekilirken

Washington artık “Avrupa’nın bekçisi” rolünde değil. Amerika’nın stratejik dikkati artık Hint-Pasifik’e, yani Çin’in yükselişini dengelemeye ve yeni bir güç mimarisi kurmaya odaklanmış durumda. Trump döneminde başlayan, Biden’la ton değiştirip ama yön değiştirmeyen mesaj net:

“Avrupa artık kendi güvenliğini kendisi sağlasın.”

Bu yeni denklem, Avrupa’yı hem askeri kapasitesini hem de enerji ve teknoloji dayanıklılığını yeniden inşa etmeye zorluyor. Bugün AB ülkeleri, gayri safi millî hasılalarının yaklaşık yüzde 3’ünü savunmaya ayırmak zorunda kalıyor. Ama modern güvenlik sadece askeri harcamalarla değil, enerji arz güvenliği, veri altyapısı ve teknolojik egemenlik üzerinden kurulmak zorunda.

Savaş Tanklardan Algoritmalara Taşındı

Savaşların doğası tamamen değişti. Tankların yerini dronlar, orduların yerini siber timler aldı.

Enerji arz kesintileri, nadir toprak elementleri, finansal manipülasyonlar -hepsi 21. yüzyılın “silahsız silahları.” Artık bir para biriminin değeri bir füzenin menzilinden, bir yazılım hatası bir ordunun gücünden daha etkili olabiliyor. Caydırıcılık askeri olmaktan çıktı; teknolojik ve bilgi temelli hale geldi.

Cambridge oturumlarında bu konu özellikle vurgulandı: Avrupa savunma sanayi artık klasik ordulardan değil, laboratuvarlardan ve veri merkezlerinden çıkıyor. Yapay zekâ, kuantum bilişim, uzay gözetleme, enerji siber güvenliği…

Artık güvenlik, üniversite kampüslerinde, Ar-Ge merkezlerinde ve yeşil enerji sahalarında tasarlanıyor.

Avrupa’nın İki Ucu Aynı Masaya Oturmalı

Bugünün Avrupa güvenliği, batıda İngiltere ile doğuda Türkiye ve Yunanistan arasında kurulacak denge ve diyaloga bağlı. Ege’deki bir kriz Londra borsasını, Doğu Akdeniz’deki bir enerji kesintisi Berlin sanayisini etkileyebiliyor. Coğrafya artık sadece sınır değil, jeoekonomik kader.

Cambridge zirvesinde sıkça dile getirilen görüş şuydu:

“Savunma artık sınır korumak değil; enerji, veri, iklim ve teknolojiyi korumaktır.” İngiltere’nin teknoloji ve finans gücü, Yunanistan’ın deniz hâkimiyeti ve Türkiye’nin bölgesel caydırıcılığı birleştiğinde, Avrupa’nın zayıf halkası değil, en dinamik güvenlik ekseni ortaya çıkar.

Enerji: Yeni Avrupa Güvenliğinin Kalbi

Enerji artık yalnızca ekonomik bir gösterge değil; hem barışın hem caydırıcılığın anahtarı. Cambridge’deki tartışmalarda ve benim sunumumda da bu vurgu öne çıktı.

  1. Ortak Enerji Koridorları

Doğu Akdeniz, Hazar ve Orta Doğu’dan Avrupa’ya gaz akışı için Türkiye–Yunanistan geçiş hattı vazgeçilmez. TANAP–TAP hattı, Doğu Akdeniz ve Irak gazı bu rotada buluşabilir. Birleşik Krallık bu ağda finansman, sigorta ve ticaret merkezi rolü oynayabilir.

  1. LNG ve Depolama Entegrasyonu

Yunanistan’ın Alexandroupolis LNG terminali ile Türkiye’nin Marmara Ereğlisi, Dörtyol ve Saros FSRU tesisleri entegre çalışabilir. Bu yapı Balkanlar’dan Orta Avrupa’ya kadar uzanan bölgesel enerji güvenliği zinciri oluşturur. İngiliz enerji şirketleri (BGN, BP, Shell, Vitol vb.) doğal partnerlerdir.

  1. Yeşil Hidrojen Koridoru

Türkiye’nin güneş ve rüzgâr potansiyeli, Yunanistan’ın Avrupa bağlantı kapasitesi ve İngiltere’nin yeşil finans gücü birleşirse, Cezayir–Türkiye–Yunanistan–İtalya–İngiltere hattında bir Yeşil Hidrojen Koridoru kurulabilir. Bu, Avrupa’nın 2040 karbon nötr hedefleri için sigorta olur.

  1. Akdeniz Elektrik Enterkonektörleri

Enerji güvenliği sadece boru hatlarıyla değil; deniz altı yüksek gerilimli kablolarla (HVDC) sağlanmalı. İsrail–Kıbrıs–Girit ve Türkiye–Avrupa hatları arasında bağlantı kurulması, dayanıklılığın temelidir. İngiltere burada hem yatırımcı hem teknoloji sağlayıcı olabilir.

  1. Kritik Mineraller ve Batarya Zinciri

Türkiye’nin bor, nikel, lityum rezervleri; Yunanistan’ın boksit ve nikel kaynakları; İngiltere’nin madencilik finansmanı ve ticaret tecrübesi birleştiğinde, Avrupa kendi yeşil sanayi tedarik zincirini oluşturabilir. Bu zincir, geleceğin “Yeşil NATO’sunun” altyapısı olacaktır.

Türkiye–Yunanistan: Rekabetten Ortaklığa

Artık Türkiye ile Yunanistan’ın birbirini güvenlik tehdidi olarak görmekten vazgeçmesi gerekiyor.

İkisi de NATO üyesi, ikisi de Avrupa güvenliğinin temel taşları. Birlikte hareket ettiklerinde, Rusya’nın Karadeniz’den Akdeniz’e inişini sınırlayabilir, Güneydoğu Avrupa’nın zayıf karnını güçlendirebilir ve Doğu Akdeniz’den, Hazar’dan, İran’dan gelen enerji akışını Avrupa’ya istikrarlı şekilde taşıyabilirler.

Bunun için gecikmeden şu güven artırıcı adımlar atılmalı:

  • Ortak deniz ve enerji altyapısı güvenliği merkezi (gerçek zamanlı bilgi paylaşımıyla)
  • Düzenli arama-kurtarma ve afet tatbikatları
  • Ortak yenilenebilir enerji yatırım fonları
  • Akademik ve gençlik değişim programları

Birleşik Krallık burada arabulucu değil, kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir. Hem Ankara hem Atina ile iyi ilişkilere sahip olan Londra, Avrupa Birliği’ni de bu sürece dahil ederek sadece güvenlikte değil, enerjide, finansmanda, turizmde ve kültürde yeni bir kazan–kazan ortaklık modeli geliştirebilir.

Akdeniz: Avrupa’nın Yeni Hikâyesini Yazacak

Avrupa’nın güvenliği artık kuzeyde değil, Akdeniz’de yazılıyor. Enerji hatları, dijital kablolar, yeşil teknoloji zincirleri bu bölgenin yeni jeopolitiğini belirliyor. Cambridge’in serin rüzgârı sanki bir çağın değişimini fısıldıyor:

“Güvenlik artık silahla değil, bilgiyle; rekabetle değil, işbirliğiyle sağlanacak.”

Türkiye ve Yunanistan, buzdağının görünen kısmında değil, altındaki ortak çıkar, enerji ve akıl katmanında buluşmalı. Ancak o zaman Akdeniz gerçekten yeniden bir barış denizi olabilir.

———————————————

Kaynak:

İngiltere-Yunanistan Enerji İşbirliği Konuşurken Türkiye ve Doğu Akdeniz

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen