İsrail’in İran’a saldırısını nasıl okumalıyız?

İsrail’in (Amerika’nın) İran’a dün geceden beri düzenlediği saldırılar kabul edilemez.

Herşeyden önce İran’a yapılan saldırı ve benimsenen askeri müdahale açık seçik uluslararası hukukun, özellikle Birleşmiş Milletler Antlaşmasıyla benimsenen kuvvet kullanma yasağının ihlalidir. Bu kural uluslararası hukukun ‘jus cogens’ niteliği kazanmış üst veya üstün normudur ve kuvvet kullanma tehdidini de yasaklamaktadır. Bir ülkeye saldırmak için meşru müdafaa şartlarının oluşması veya BM Güvenlik Konseyi’nin askeri müdahale kararı almış olması gerekir. Daha öncekilerde olduğu gibi bu saldırı ile de İsrail, ABD ve İngiltere BM düzenini yok saymaktadır. BM zaten uzun bir süredir ölüdür. 7 Ekim sonrası işlenen suçlar BM’in tabutuna çakılan son çivilerdir.

Saldırılarda sivil insanların yaşadıkları apartmanların, konutların da hedef alındığı görünüyor, bu da şimdiye kadar Gazze, Batı Şeriya ve Lübnan’da yapılan saldırılarda olduğu gibi savaş suçudur. Cenevre Savaş Hukuku’nun açık ihlallerine gelişmiş Batı ülkeleri uzun süredir başlarını bile kaldırıp bakmamaktalar. Adı Cenevre ile başlayan bu hukukun da sonu bir süredir bu ülkelerin eliyle getirilmektedir.

Dün geceki ihlal ve savaş suçu sadece İsrail tarafından değil bir düzine devlet tarafından ortak işlenmektedir. Çünkü saldırılar açıkça Amerikan, İngiliz ve Körfez’deki despot kukla rejimlerin isteği ve her şekilde desteği ile yapılıyor. Dikkat edin, İran tarafından geçen yıl ve bugün yapılan karşı ve meşru müdafaa kapsamındaki saldırılar İsrail’e ulaşmadan Irak, Suudi Arabistan ve Ürdün hava sahalarında bu ülkelerde konuşlu Amerikan ve İngiliz hava savunma sistemleri ile imha ediliyor. İsrail bu korumadan yararlanacağını bildiği için İran’a karşı askeri saldırılarını üzerinde çok düşünmeden yapabilmektedir.

Özetle İsrail’in uzun bir süredir işlemekte olduğu savaş suçları ve BM’i ortadan kaldıran eylemlerinin ortağı sadece ABD ve diğer Batı hükümetleri değil, Ortadoğu’daki despot rejimler ve hükümetlerdir.

Son olarak, İsrail’in İran’a karşı saldırısı 7 Ekim sürecinin bir parçası ve devamıdır. 7 Ekim’den sonra İsrail önce Hamas ve Hizbullah’ı, şimdi de İran’ı elimine etmektedir. Bu açıdan bakınca 7 Ekim’in sadece bir Hamas eylemi olmadığı anlaşılabilir. İran’ın en üst düzey askeri kurmaylarını yatak odalarına kadar tespit eden İsrail ve Amerika’nın İsrail’in burnunun dibindeki ve 7 Ekim’i hazırlayan Hamas faaliyetlerini tespit edemediğine inanacak kadar aptal ve budala olmaya devam edecek miyiz? İran ve Tahran’da olduğu gibi Hamas ve Gazze’de de yeterince MOSSAD ve CIA ajanı her zaman vardır. Bundan emin olun. Olayların tamamına bu açıdan da bakmak lazım…

[i] Prof.Dr., İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi

Yazar
Ahmet ÖZTÜRK

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen