İstismar Konusu

İstismar konusu, gelişigüzel konuşulmakta, birçok kimse, bu konuyu işine geldiği gibi anlayıp kullanmaktadır. Düşünme özürlüler de, bu konuyu ortaya atanların hangisine güveniyorsa, onu takip etmekte, onun gönüllü savunucusu olmaktadır.

Konu ciddiyetle ele alınacak olursa; her şeyden önce, “tarif” üzerinde anlaşmak gerekir. “İstismar” denilen olay, tarif edilmelidir. Şöyle bir tarifi, herhâlde herkes kabûl edecektir:

Bir kimse, gerçekte benimsemediği bir “değer”i, veya “değerler sistemi”ni, benimsemiş görünerek çıkar sağlıyorsa, o konuyu istismar ediyor demektir.

Din istismarı:

Dindar olmadığı hâlde, dindar görünerek çıkar sağlayan, menfaat elde eden, din istismarı yapıyordur. Sözgelişi, Allah’ın farz ettiği, buyurduğu 5 vakit namazını kılmayan, câmilerde, haftada bir bile, Cuma namazlarında görülmeyen bir politikacı, seçim yaklaşınca namaz kılıyorsa, nutuk attığı sırada ezan okunmağa başlayınca, susup bekliyor, böylelikle “dindar” görünümü veriyorsa, o kimse, din istismarının şâheserini yapıyor, demektir. Protokol cenâzeleri Ankara’da Hacı Bayram Câmiinde kalktığı yıllarda, cenazeye gelen politikacı, oradaki Hacı Bayram türbesini ziyaret edip bir Fâtiha bile okumadığı hâlde, seçim sırasında gittiği, Erzurum gibi muhafazakâr bir çevrede, evliya türbesi ziyâret ediyorsa, bu hareket, din istismarıdır.

Öte yandan; günlük hayatında namazlarını muntazam kılan bir Müslüman, siyâsete girince, namaz kılmaktan vaz geçecek değildir; her zamanki gibi, seçim zamanı da namazlarını kılmağa devam eder. Onun din istismarında bulunduğunu iddia etmek, doğru değildir. “Türkiye’de siyaseti sadece İslâma soğuk olanlar, alnı secdeye gelmeyenler yapacak” diye bir kanun mu var?

Aynı siyâsetçi, ülkede İslâmın öğrenilmesi, bu öğretim işinin yayılması için çalışıyorsa, dünya görüşünün gereğini yapıyor demektir. Ama, İslâma karşı olanlar, buna hemen “istismar” demektedirler. Hani ölçü? Nerede ciddiyet?

Kürtçülük istismarı:

Kürtçe bilmediği hâlde, Kürtçülük iddiasında bulunan, Kürt yurttaşlarımızın câmi (Kürtler, sağlam Müslümandır), okul, öğrencilerine yurt vb. konularla hiç ilgilenmeyip, konuyu, oy devşirmek için kullanan da istismar ediyor, demek değil midir? Kürt Milliyetçisi, Müslüman Kürt kardeşinin meselelerini çözmekle uğraşmak görevinde değil midir? bölgesindeki câmide iyi yetişmiş görevliler var mı, okullarda öğretmen eksikliği var mı? çocuklarını teröre kaptıran ve yılmadan sorumlu gördükleri bir kuruluşun binası önünde ümitle nöbet tutan Kürt annelerin dertleriyle ilgilenmesi gerekmez mi?

Bu işe kalkışanların, en azından, bu bölücülük hayâlinin arkasında Yahudilerin olduğundan gafil olmaları, ayrı bir acıklı konudur. Mesut Barzâni, muhtariyetten bağımsız hükümete geçtiğini ilân ettiğinde İLK TANIYAN, şenlikler yapanın İsrail olduğunu da göremeyen idrake ne demeli, bilmem. O bölgede küçük küçük kuruluşları yutmak, Yahudi için daha kolay olacaktır.

Atatürk istismarı:

Adam, Mustafa Kemal Paşanın hangi cephelerde savaştığını bilmiyorsa, Nutuk’u başından sonuna kadar bir defa bile okumamışsa, bu konuda kitaplar yazıp satarak menfaat elde ediyorsa, istismarcı değil de nedir? Hele hele, Alevî Kürt geçinerek (Kürtler, Şâfiîdir, 1915 olaylarında merhametli Müslümanlara sığınan Ermeniler, bu kimliği kullanırlar; Sünnî olduklarını iddia etseler, namaz kılmaları gerekecek) Atatürkçülük yapmaları, istismarın yanında, ayrıca komikliktir. Bazı Yahudi yurttaşlarımız da, üstelik “Büyük Türk Milliyetçisi”dirler: Cenazesi sinagogtan kaldırılan sayın İlhan Tekinalp’in eşi, çocukları hepsi yahudidir.

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen