Köye Gidelim Fikri

Köye gidelim fikri eski bir fikir. Belki fikir bile değil, bir duygu, bir eğilim, arketip.

Belki de bu, insanda kökleri çok eskilere uzanan bir eğilim. İnsan için şurada, burada dağınık durumdaki parçalarını toplama, toparlama gibi bir şey de denebilir buna. Bir tür kendini arama. Bilinç dışı köklerine duyulan özlem.

Belki de orada doğal olan aranıyor, saf doğallık. Aranıyor da orası da yaşanan hayatın, modernite veya gelenek, her neyse, onun bir parçası, süreği.

O yüzden de orada doğal hayatın en saf, en işlenmemiş halleri bulunabileceği gibi, en ilkel halleri yanında teknik anlamda Çağdaş hayatın kendisi de bulunabilir.

En ilkelle çağdaşın bu en absürt, en saçma yan yanalığı çoğu zaman gözlemciyi şaşırtabilir. Tam da bu yüzden kırsal kültür içindeki bireyleri şura ya da bu düzlemde bir adam olarak değerlendirme hatasına düşebilir araştırmacılar. Oysa hakikat onların zannettiği gibi değildir.

Burada işlenmiş davranış formlarının bilince aktarılmış bölük pörçük münferit biçimlerine rastlanılabileceği gibi bunun tam zıttı davranış formlarına da rastlanabilir.

Bilincin işlenmiş biçimleri olarak karşımıza çıkan kısımları da bireysel değil, çoğu itibarıyla kolektif bilinç dışının mirası olarak biyolojik varlığımıza hükmeden ve adına mizaç denen kolektif refleks ve davranış biçimlerinin ta kendisi, bireyde görülen münferit örnekleridir.

Yani tam olarak bireyselleştirilmemiş davranış tezahürleri. O yüzden bu tür davranışların çoğu iradî davranışlar olarak değil, biyolojik güdüler veya en iyimser haliyle eğilim ve alışkanlıklar olarak tanımlanabilir.

O yüzden bu tip yerlerde en saf adamlık hallerini bulabileceğimiz gibi, dejenerasyonun en ilkel, en ham ve işlenmemiş biçimlerini de bulabilirsiniz.

Bunları yazarken aklıma Mustafa Kutlu’nun Beyhude Ömrüm kitabı ve Rus romanlarındaki bazı tipler geliyor.

Sonra Kemal Tahir’i düşünüyorum. Türk insanını en yalın, en hakiki haliyle, çırılçıplak olduğu gibi gören, tanıyan Kemal Tahir.

Orada insan, ideal haliyle değil, olduğu gibi resmedilir.

Ben aynı insanın dün olduğu gibi bugün de hayatımızı kuran temel malzeme olduğunu düşünüyorum.

Temel meselesi her zaman ekmek ve güç olan, bundan beslenen realist adamlar.

Burada hayatın konusu ahlak değil, bizatihi ayakta durmanın, yaşamanın kendisi olan zaruretlerdir. Kim ne derse desin burada hayatı bunlar, zaruretler kurar.

O yüzden Anadolu insanı yokluk mertligi bozar demiştir.

Burada hayat, o yüzden bazen çok sert, acımasız ve ilkel görünebilir. Bu biraz da zaruretlerin dayatmasıdır. Ekmek yoksa ahlak da yoktur.

İlkel ile kastettiğim ise duyguları sertleştiren hayatın zorlu şartlarıdır. Şartlar ne kadar zorsa duygular o kadar sert ve kesindir. Şehre indikçe bunlar yumuşar incelir, ama işin içine dünya kadar sentetik malzeme de girmiş olur. Doğallık kaybolur.

O yüzden ilkel derken kastettiğim, doğallığın en görünür hâli olan biyolojik yanımız ve onun davranışlara akseden görünümleridir.

Duygu bile burada beş duyu organımız olan duyulara çok yakın bir yerde seyreder, orada durur.

Zaten hakiki manada doğallık ilkelliktir. İlk haliyle nasılsa o olan şeye doğal denir. İşlenmemiş ve ham haliyle olduğu gibi olan.

Olduğu gibi olan insan davranışına aktarılırken pek tabii ki o da bir süzgeçten, insanın içinde bulunduğu bireysel ve toplumsal mirasın süzgecinden geçerek hayata aktarılır.

Buradaki sosyolojik süzgeç köy ve köye rengini, asıl hüviyetini veren geçmiş yaşanmışlıklar, yani tarihtir.

O yüzden köye gidenlere tavsiyem, dikkatli, çok dikkatli olmaları ve ihtiyatı asla elden bırakmamalarıdır. Aksi halde hüsran her yerde kendilerini bekleyebilir.

Unutmayalım, idealizm kent soylu bir şeydir ve köye uğramaz. Türk köyüne asla…

Yazar
Abdulkadir İLGEN

1964 yılında Bolu-Kıbrısçık’ta doğdu. İlköğrenimini doğum yeri olan Deveören Köyü İlköğretim okulunda yaptı. Daha sonra Ankara Dikmen Ortaokulunda başladığı ortaokul hayatını 1977-1978 yılında Polatlı Lisesi Orta Okulunda... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen