Küçük Partiler

 

Toplumun %95’i kendi fikirleri ile tam örtüşmeyen ancak iktidara gelme veya iktidar ortağı olma, en azından mecliste temsil ihtimali olan partilere oy verirler. 

Oysa bu tür partiler popülisttir. Halkın hoşuna gidecek söylemler dile getirirler ama uzun sürede halkın yararına olacak politika üretemezler. Uzun vadede halkın yararına olacak acı reçeteleri çok mecbur kalmazlarsa uygulamazlar. Hayalci vaatlerde bulunurlar. Hayalci vaatleri hayata kısmen de olsa geçirince çuvallarlar. Örnek vereyim EYT’lillerin istekleri ülkenin ekonomik gerçekleri ile bağdaşmıyordu. Ekonomiden az çok anlayan herkes uygulamanın Sosyal Güvenlik sisteminin çöküşü olacağını biliyordu. Ama partiler popülizm yarışına girince EYT’liler emekli edildi. Ceremesini tüm emekliler,  hatta tüm Türkiye çekti 

Büyük partiler Programlarını oluştururken kendilerine parasal kaynak aktaracak çevrelerle iyi geçinirler. Hatta yabancılarla işbirliğinden çekinmezler. 

Parti mensupları ülke çıkarından ziyade bireysel çıkarlarını düşünürler. Başlangıçta idealist olanlar bile zamanla çıkarları peşinde koşan insanlara dönüşürler. 

İktidarlarını kaybetmemek, ya da iktidara gelmek için ahlak dışı yollara başvurmaktan çekinmezler.

Ya iktidar umudu hatta grup kurma umudu olmayan küçük partiler? 

Fikri ve zikri ne olursa olsun küçük partilerin mensupları idealisttir. 

Çıkarlarının değil inançlarının peşinde koşarlar. 

Büyük partilerin seslendiremediği konuları rahatça seslendirirler. 

Yüreklidirler.

Ama güçlüden yana olan kaybedecek ata oynamayan milletimiz onlara destek verse de oy da vermez.

Örnek mi istersiniz? 

Halkın Kurtuluşu Partisi isimli bir parti var.  Hikmet Kıvılcımlı takipçisi aşırı sol bir parti. Ama Atatürkçü. Diğer aşırı sol partilerin aksine sığınmacılara karşı ve onları “İstilacı” diye tanımlıyor. Erdoğan hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuyor. Özelleştirmelerin iptali için dava açıyor. Genel Başkanı posbıyık Nurullah defalarca Erdoğan’a hakaretten yargılandı… Sedat Peker’in açıklamalarını yargıya taşıyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olamayacağı konusunda YSK’ya başvuruyor. Nerede bir tepki eylemi varsa oraya koşuyor…

Mültecilerin ülkenin geleceği için bir tehdit unsuru olduğu, onların mülteci değil işgalci olduğu, ülke için en önemli bir beka meselesi olduğu toplumun büyük çoğunluğu tarafından genel kabul görmüşse bunda Zafer Partisi ve Genel Başkanının payı inkâr edilemez. Ayrıca toplumda Milliyetçi-Atatürkçü bir dalga oluşmasında da önemli katkısı oldu. Süleyman Soylu’ya karşı çıkışları ile dikkat çeken için Ümit Özdağ’ın bu tavrı milliyetçi çevrelerde sempati ile bakılan SS’ya bakışın antipatikleşmesine belki de onun bakanlıktan alınmasında etkili oldu. Akbelen eylemlerine katkı vermesi çevreci eylemlerle pek ilgisi olmayan milliyetçiler için yeni bir açılımdı.

Geçen dönem üç kişi ile grubu olan partilerden daha etkin bir muhalefet yapan TİP bu seçimler öncesi tüm partilere siyasi ahlak dersi verdi.  Türkiye İşçi Partisi Hatay 1. Sıra milletvekili adayı Barış Atay’ın, seçileceği kesin olan yerini Can Atalay’a bırakması, ön sıraları parayla satan partilere, yerini beğenmediği için adaylıktan istifa eden siyasilere verilen önemli bir siyasi ahlak dersiydi.  

BTP Uzun süredir varlığını bir dini gruba bağlı olarak sürdüren bir parti. Ama dini gruplara bağlı diğer partilerden farkı yerli, laik, milli ve Atatürkçü olması. Altılı masaya alınmamasına rağmen hiçbir çıkar gözetmeden Millet İttifakı lehine seçime katılmaması bu partinin dikkat çeken tavırlarından birisiydi… Özelleştirmelere ve yolsuzluklara karşı tavrıyla en dik duran partilerden birisi oldu… Çok genç, çağı yakaladığı izlenimi veren bir parti liderine sahip olması da en büyük avantajı…

Liberal Parti, Doğru Parti gibi partiler de radikal ve muhalif çıkışları ile bazı radikal söylemleri ile dikkat çeken partiler…

Geçen hafta yeni bir parti kuruldu: ATA Parti. Genel Başkanı çok yaşlı bir politikacı (Namık Kemal Zeybek) olsa da İlk açıklamalar dikkat çekiciydi. Zeybek kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği konuları partinin hedefleri arasında sıraladı. Onlardan bazıları:

İmam ve müezzinlere devlet bütçesinden maaş ödenmeyecek,

Diyanet denetleyici bir kurum haline getirilecek,

Din Dersleri kaldırılacak,

İmam Hatiplerin çoğu kapatılarak Teknoloji ve Meslek Liselerine dönüştürülecek…

Andımız yeniden okutulacak,

“Çağdaş Devlet Devrimi”, “Çağdaş Eğitim Devrimi”, “İleri Demokrasi Devrimi”, “Toplumcu Kalkınma Devrimi” ve “Bilgi Çağı Devrimi” gerçekleştirilecek…

Çok ciddi ve gerçekleştirilmesi zor iddialar… Ama bu görüşler toplumun küçümsenmeyecek bir bölümünün özlemi olmasına rağmen hiçbir büyük (!) parti dile getiremiyordu…

Dediğim gibi küçük partiler idealisttir ama büyüdükçe idealizm kaybolur. Hele koalisyon ve ittifaklar idealizmi yok eder. Rahmetli Necdet Sevinç’in dediği gibi İdealist bir parti ile bir çıkar partisinin işbirliği “Kaynak suyu ile kanalizasyon suyunun birleşmesi” gibidir. İdealizmi yok eder…

Ben küçük partileri hep önemserim…

İdealizmleri yok olmadığı sürece yolları açık olsun…

Yazar
Fazlı KÖKSAL

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen