Kutadgu Bilig ve Nüshaları

Kutadgu Bilig konusunda bilgi vermeye devam ediyorum.

Yusuf Has Hacib Kutadgu Bilig adlı kitabını Balasagun’da yazmaya başladığı ve 1070 yılında ve Kaşgar’a giderek eserini tamamladığı ve devrin Karahanlı Hükümdarı Arslan Kara Han huzurunda okumuş ve çok beğenilmişti. Arslan Kara Han kendisine “Has Hacib” unvanını vermiştir. Bizim de bu kadim eserimizi tanımak, tanıtmak ve onun hakkında hem bilgi sahibi olmak hem de okuyucuyu bilgilendirmek milli şuur sahibi birisi için yine milli bir sorumluluk olmalıdır.

Bu yüzden bizden önce yaşamış bulunan Türk büyüklerini ve onların eserlerini yeni nesillere tanıtmak bence çok önem arz eden durumdur. Biz yazılarımız, alıntılarımız ve tıpkı alıntılarımızla unutulmaya yüz tutmuş bu büyüklerimizi, onların eserlerini ve onları yapıp üstesinden geldikleri fazilet mücadelesini yansıtmaya devam edeceğiz.

Çeşitli yayınlar ve dergilerin sayfaları arasında kalan ve gün yüzüne çıkmayı bekleyen bu yazıları okumak, okutmak, değerlendirmeye tabi tutmak bizim istikbal için emin adımlar atmamızı sağlayacaktır.

Bu yazımızda da başta belirttiğim gibi İlk Türk yazı devresin de yazılan Kutadgu Bilig konusunda bilgi vermeye devam edecek ve Büyük Türkolog ve Dil uzmanı Prof. Dr. Muharrem Ergin hocamızın bu konu hakkındaki yazısını aktarıyoruz [1].

“Türk dil, edebiyat ve kültürünün XI. Asırda yazılmış büyük abidesi Kutadgu Bilig’in, bilindiği gibi, bugün elde üç nüshası vardır. Hepsi eserin başkaları tarafından ilave edilen manzum ve mensur mukaddimeleri ihtiva eden üçüncü tedvirine ait bulunan bu nüshalar 1439 tarihli ve Uygur harfli Herat veya Viyana nüshaları ile tarihleri belli olmayan Arap harfli Fergana ve Mısır nüshalarıdır. Bu nüshaların faksimileleri Türk Dil Kurumu tarafından 1942-1943’te, Viyana nüshası birinci cilt, Fergana nüshası ikinci cilt, Mısır nüshası üçüncü cilt olmak üzere üç cilt halinde bir bütün olarak yayınlanmıştır. Sonra 1947’de yine Türk Dil Kurumu tarafından Kutadgu Bilig’in metni yayınlanmıştır. Reşit Rahmeti Arat tarafından hazırlanmış olan bu tenkitli neşirle Prof. Arat’ın uzun zamandan beri devam eden Kutadgu Bilig çalışmalarının ilk eseri ortaya konmuştur. Prof. Arat otuz yıla yaklaşan Kutadgu Bilig üzerindeki çalışmaları dört kitap etrafında toplamaktadır. Bunlardan birincisi metin, ikincisi tercüme, üçüncüsü indeks, dördüncüsü notlar ve izahlar bölümlerine ayrılmıştır. Birinci kitap olarak metin 1947 de çıkmıştı. Şimdi 12 yıl sonra ikinci kitap olan tercüme bölümü de çıkmış bulunuyor. Çeşitli maddi engeller ve yayın güçlükleri dolayısiyle bu ilk iki cildin ortaya çıkması bir hayli uzamış ve gecikmiştir. Bundan sonraki iki cildin yayın imkânını daha kolaylıkla bulunmasını ve aranın fazla açılmamasını temenni etmek lazımdır.

Kutadgu Bilig’in tercümesi hususunda daha önce de birtakım tecrübeler yapılmış, Radloff [2] eserin tamamını, Vambery [3], Bonelli [4] ve Malov [5] büyük küçük birtakım parçalarını tercüme etmiştir. Fakat sağlam bir metne dayanan ve bu günkü ilmi ihtiyaçları tam olarak karşılayan bir tercümeye şiddetle ihtiyaç vardı. Bilhassa çeşitli bakımlardan eserin muhtevası üzerinde duracak olanlara imkân hazırlamak üzere böyle bir tercümenin varlığı geniş Türk muhiti için ayrı bir önem taşımakta idi. İşte Prof. Arat’ın eseri bütün bu ihtiyaçları karşılayacak bir tercüme ortaya koymuş, eski Türk ictimai hayatının muazzam bir hazinesini gözümüzün önüne sermiştir.

Prof. Arat eski bir eserin bugünkü dile tercümesi tecrübesini ilk olarak Atabetü’l-hakayık’ta yapmıştır. Bu işin ne kadar güç olduğunu böyle metinlerle uğraşanlar iyi bilirler. Arat’ın Atabetü’l-hakayık’ın ön sözünde dediği gibi, “Türkçe metinlerin eski dilden yeniye veya bir şiveden başka bir şiveye naklinde, mana inceliklerine halel getirmeden, söz ve söz şekillerinin tam karşılıklarını bulabilmek için, çevrilecek dilin işlenmiş ve muayyen bir istikrara kavuşmuş olması şarttır. Bugün kendi benliğini bulmak için çırpınan yazı dilimizde bu esaslı şartın bulunduğunu iddia etmek güçtür. Eski Türkçede mevcut birçok eklerin bugünkü yazı dillerinde zamanla kaybolmuş olması, bilhassa birbirine yakın ifadeler arasındaki farkların belirtilmesine büyük bir engel teşkil etmektedir.” Bunları düşününce Prof. Arat’ın bu tercümelerin ne kadar yorucu olduğu kolayca anlaşılır. Bu iş bilhassa, oldukça basit bir eser olan Atabetü’l-hakayık ile mukayese edilemeyecek kadar kuvvetli ve sanatkârane yazılmış bir eser hüviyetiyle karşımıza çıkan Kutadgu Bilig’de çok güç olmuş, fakat neticede ortaya çıkan tercüme Atabetü’l-hakayık tercümesini bir hayli geçmiş, ondan daha ileri bir adım olmuştur. Bunda herhalde Atabetü’l-hakayık’ın ilk tecrübe olması kadar, belki ondan daha çok, basit bir eser olmasının rolü vardır. Arat’ın ikinci çevirmede tercüme tekniğini daha ileri götürmüş bulunması normal olmakla beraber, basit bir eserin tercümesinin sade, kuvvetli bir eserin tercümesinin kuvvetli olması da tabiidir.

Prof. Arat’ın Kutadgu Bilig tercümesi Türk Tarih Kurumu yayınlarından olup büyük boyda 505 sahife tutmaktadır. Eserde dört sahifelik bir ön söz ve tercümenin tahlili fihristinden sonra tercümeye geçilmektedir. 1-2. Sahifede mensur mukaddimenin, 8-11. Sahifede babların fihristinin tercümeleri vardır. 12. Sahifede asıl Kutadgu Bilig’in tercümesi başlamakta ve 467. Sahifeye kadar devam etmektedir. 468-477. Sahifelerde Yusuf Has Hacib’in asıl eserinin sonuna kendisi hakkında yaptığı ilavelerin tercümesi bulunmaktadır.”

Muharrem Ergin Hoca’nın tesbitleri burada son buluyor. Kutadgu Bilig ve onun çeşitli nüshaları konusunda bilgiler edindik. Böylesine önemli bir eser hakkında okumalar yaparak kaybolmaya yüz tutmuş olan bu yazıyı gün yüzüne çıkartıp aktardığım için kendimi mutlu sayarım.

Kenan EROĞLU

Kaynaklar:

[1] Muharrem Ergin, “Kutadgu Bilig, II, Tercüme”, Türk Kültürü dergisi, Türk Kültürü Araştırmaları Enstitüsü yayını, Ayyıldız matbaası, Ankara Ocak 1965, sayı: 27, sayfa: 78-79

[2] Wilhelm Radloff, Alman asıllı Rus doğu bilimci ve Türkoloji’nin kurucusu. Radloff, Türk dünyasını değişik yönleriyle araştıran, onları gün ışığına çıkararak Türkoloji tarihinde yeni bir devir açan Alman asıllı bir Rus Türkolog’udur.

[3] Arminius Vambery veya Ármin Vambery, Macar asıllı bir müsteşrik, Türkolog ve seyyah.

[4]  Luigi Bonelli: İtalyan şarkiyatçısı ve Türkolog’u. Din, dil, bilim, düşünce, sanat, tarih gibi alanlarda Doğu dünyasını inceleyen ve bu konuda eserler veren bilim adamı.

[5] Sergey Malov Rus dil bilimciDoğu bilimciTürkologSSCB Bilimler Akademisi muhabir üyesi. Türk dilleri uzmanı.

Yazar
Kenan EROĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen