Melez Bir Eğitim Sisteminden Melez Bir Gençlik Yetişir

     

Yazan: Prof. Dr. Rahmankul Berdibay
Türkiye Türkçesine aktaran: Cemal ŞAFAK

Halk içinde çok önemli bir söz var: “Evladımı okutayım dedim ama kafir olarak aldım.” Bu sözün doğruluğuna hiçbir zaman onay vermiyoruz. Evvela evladını Rusça eğitim veren bir okulda okutan insan, çocuğunun dürüst yoldan gitmeyip yan bir yol izlediğini özümsemesi gerek. Elbette yanlış yola giden, eğri yürüyen tek tük örnek olsa da halk içinde afacanlık içinde olan birkaç örnek bulmak mümkündür. Ancak halk içinde ayıpla da ayetle de işi olmayan bu örnekler çoğalsa o zaman bunları içimize sokan kim deriz.

Temiz kalpli, saf halkımız bir seferinde memleket genelinde yürütülen Rusça eğitim anlayışının asıl maksadını düşünmeden “Kazakça bilmek fayda sağlamıyor” diye çocuklarını Rusça eğitim veren okullara yönlendirmeleri elbette geleceğimiz açısından çok acı olmuştu. Bu anlayışın içinde her iki dili de ortaklaşa kullanıp Kazak halk anlayışından sapmadan yürütmek elbette daha da faydalı olacaktır. Bunu başaran örnekler ülkemizde yetişen nesil açısından çok ama çok yararlı olduğu muhakkaktır. Ne yazık ki Rus okullarında okuyanların çoğu bu anlayışta olmadığı da bir hakikat. Bu sistemde okuyan Kazak gençleri şekilleri Kazak gençlerini andırsa da ruh yapıları Kazak kültüründen, tarihinden, örf ve adetlerinden uzak oldukları aşikar. Bu okulları bitiren Kazak gençleri evde de düzde de Kazak diliyle değil Rus diliyle konuştuklarını üzülerek izlemekteyiz. Ne yazık ki evlatlarımızın melez olmaları gururumuzu incitmedi. Onların ana dilinden uzak kalmaları bizleri hiç mi hiç üzmedi. Üstelik onları daha da heveslendirici, şımartıcı sözlerle taltif ettik. İnsanın hastalandığında tedavi olmadan uzaklaşması sonrası tedavisinin daha da zor olacağı gerçeğini aklımızdan çıkarmamak gerek. Dünyada başka dili öğrenmeyen ülke yok gibi fakat onların hiçbiri kendi öz dillerinden ve medeniyetinden bıkmadan, uzaklaşmadan bu işi yürütüyor. Evlatları ana dilini bilmedikleri için eleştirilmeyen bir millet biz olduk ne yazık ki. Şimdi “düşüncesizliğimizin kökü tahribat” diye yakınıp duruyoruz.

Son yıllarda bazı Kazak gençlerinin pasaportlarımıza “Kazak” denen söz yazılmasın, Rus dili devlet dili olsun, toprak alıp satmak serbest olsun.” Diye talepte bulunmaları ev içinde ev dikme anlamından başka bir şey olmasa gerek. Bu anlayış bir ülkeyi yıkma sebeplerinin başında gelmektedir. Bu düşünce yapısının yukarıda bahsettiğim eğitim sisteminin tabii sonucu olsa gerek. Bu düşünce yapısındaki kişiler Kazak yurduna elbette bir katkı sunamazlar. Çünkü Kazak elinin ne köyünden, ne ovasından, ne dağından ne de suyundan habersiz yaşıyorlar. Çoğu ayaklarının vatan toprağına bastıklarından habersiz. Ayağına tiken batmayan, beşikte yatmayan, ninni dinlemeden büyüyen nesil. Kazak halkının ezgisinden, küyünden lezzet almayan, masal, efsane dinlemeyen, Kazak Edebiyatı hazinesinin ruhundan yoksun melez karakterli kesim.

Millet tarihinin gelişmesine önem vermemenin sonucu bu sistem bozukluğundan başka bir şey değildir. Kozmopolit bir neslin yetişmesinin de en büyük sebebi bu olsa gerek. Mankurt[1] anlayışlı canlara elbette Kazak dilinden Rus Dili daha yakın. Ata baba geleneklerinden para daha yakın. Bugün fakirleşen Kazak soydaşına nazaran para biriktirme yolundaki tercih yakın.

Yukarıda anlatılan olumsuzluklara talep getiren yani “pasaportum Rus dili ile yazılsın” diyen  isimlerden biri de Kazak halkının çok değerli bir yazarı olan İlyas Esenberli’nin oğlu Kozıkörpeş’ in olduğunu biliyoruz. Kozıkörpeş’in ticaretteki adı sanı duyulmaya başladığında “İlyas’ın bir akıllı oğlu doğdu. Şimdiki Kazakların güvencesi bu olmuştu ya.” Diye bütün el sevince boğulmuştu. İşte bugün gönüllere serpilen su basıldı. Kazak halkının sömürücülere karşı kahramanlık destanını yazıp (Mesela Kahar romanına baktığımızda) her bir değerli yer için sayısız gencin kurban olduğunu, yerimizi sebepsiz şekilde elimizden çekip alan kana susamış ressamın oğlu öz atasının emaneti olan eserlerine hıyanet edeceğini kim düşünebilirdi ki?

“Yer satılsın” diye ses çıkaranlar Kazakların nerede yaşadıklarından haberleri var mıdır acaba? Kazakların en sulak ve verimli yerlerini son asırda Rus istilacılar tarafından zorla alınarak göçmenlere verildiğini, yerli halkın bölgeden uzaklaştırılarak bu yerlerin daha sonraları askeri bölge olarak ilan edildiğini bu Rus yanlısı köksüz şahıslar biliyor mu acaba? Bilse, kendi yerine canı yansa Kazak yerinin, toprağının ve suyunun ne anlama geldiğini fark eder herhalde bu melez eğitim artıkları. Kazak halkını daha verimli topraklara yerleştirelim diye gayret edenlerin bu öngörüsüz kişiler olmadığını hepimiz biliyoruz. Sağlığı yerinde sağlam iş yapanlar olsa, günlük geçimini sağlamaya çalışıp, kalt-kult edip gün geçirerek oturan, gerekli aylığını da alamayıp, elindeki malını satıp bitirmeye, acele olarak gitmeye yakın olan halkı son direğinden ayıran bu gözler mi idi?

Halkın kendisinin soy isminden, dilinden, yerinden yoksun olması o halkın hedeflerinin de olmaması anlamına gelir. Kazakların da, adil niyetli bütün Kazakistanlıların da aynı fikirde olduklarına inanıyoruz. Son bir önemli nokta da “Bundan sonra mülteci gibi oradan oraya göçmeden yaşamak temel anlayışımız olmalı. Düşüncesiz taklitçilikten, kötü adetleri kabullenmekten, kendi özümüzü, örf-adetlerimizi ayak altına almaktan uzak kalmalıyız. Ata baba geleneklerini ve din duygusunu bozmanın bizi sefalete sürüklediğini şimdilerde düşünsek bile geç kalmayız.

1995

“El Bolamız Desek” kitabından

 

[1]   Mankurt (MENGURT): Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köledir. Kökeni Orta Asya’ya dayanan bu yönteme ise ”mankurtlaştırma” denir. Mankurt haline getirilmek istenen kişinin önce başı kazınır, ardından başına ıslak bir deve derisi sarılır ve elleri kolları bağlı bir şekilde Güneş altında bırakılır.

Yazar
Cemal ŞAFAK

Cemal ŞAFAK 1952 yılında Ardahan ili, Çıldır ilçesi, Aşık Şenlik köyünde dünyaya geldi. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Kars’ta tamamladı. Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. Eskişehir Anadolu Ünive... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen