Meritokrasi ve Erdemle Donatılmış Yönetici: Belediye Başkanı

Tam boy görmek için tıklayın.

Prof.Dr. Fazıl YOZGAT

Akademikakil.com’un bu ayın konusu olarak belirlediği Nasıl Bir Belediye Başkanı? hakkındaki görüşlerimi siz değerli okurlarıma paylaşacağım. “Nasıl bir belediye başkanı olmalı?” sorusunun cevabını en sona bırakıp mahalli idareler ve yönetimi hakkında kısa bilgi verdikten sonra belediye başkanında aranacak özellikleri sıralayacağım.

Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimleri, TBMM Seçimleri ve Mahalli idareler seçimleri yapılmaktadır. Bu üç seçimde de neredeyse seçim sistemi farklı farklıdır. Konumuz olan mahalli idare seçimleridir. Burada da belediye başkanı, belediye encümeni ve muhtarlık seçimleri kendi içinde farklı farklıdır.

Ülkemizde 31 Mart 2024’de 30 büyükşehir belediye başkanı, 51 il belediye başkanı, 511 büyükşehir bünyesindeki ilçelerdeki belediye başkanı, 403 müstakil ilçelerdeki belediye başkanı ve 310 belde belediye başkanı seçilecektir. Bunun yanında 32240 mahalle muhtarı, belde, ilçe ve illerdeki mahallelerdeki muhtarlıklar için, 18265 de köylerdeki muhtarlıklar için seçim yapılacaktır.

Ayrıca belediye meclis üyeleri ve il daimî encümenliği için ilçelerden kontenjanı ölçüsünde iller için encümen üyeleri de belirlenecektir. Burada bu encümenler yasayla belirlenmektedir. Nüfusa göre kademeli şekilde sayı belirlenmektedir. Yani Ankara ilinden bir örnek verecek olursak Büyükşehir merkezinde Keçiören ilçesinde oturan bir seçmen ilk olarak bulunduğu mahalledeki muhtarlık için kâğıtlarda ismi yazılı muhtar adaylarından birinin ismini sandığa atacaktır. İkinci olarak Keçiören belediye başkanı için oy kullanacaktır. Üçüncü olarak Keçiören belediye meclisi için oy kullanacaktır. Dördüncü olarak büyükşehir bünyesinde yaşadığı için Ankara Büyükşehir belediye başkanı için oy kullanacaktır. Son olarak Keçiören’den il daimî encümenine gidecek aday için oy kullanacaktır.

İl genel meclisi il özel idaresinin karar organıdır. Ülkemizde mahalli idareler kısmen İngiltere ve kısmen de Fransa örneğinden esinlenerek oluşturulmuştur. Hatta rivayet olunur ki dünyada doğrudan demokrasinin tipik iki örneği vardır. Bir İsviçre’deki kanton yöneticilerinin seçimi bir diğeri ise Türkiye’deki muhtarlıklardır. Yani mahalli seçimlerde köyü, mahalleyi, beldeyi, ilçeyi, ili, büyükşehiri ve özel idarelerini ilgilendiren seçim yapılacaktır. Yalnız değerli okurlarıma normal illerde olan il özel idarelerinin büyükşehirlerde olmadığını hatırlatmak isterim. (Şu an itibariyle ülkemizde 51 il özel idaresi vardır)

Bu seçimde muhtarlar ve belediye başkanları çoğunluk sistemine göre seçilmektedir. Yani seçime katılan adaylardan en çok alan muhtar veya belediye başkanı seçilmektedir. İl genel meclisi ve belediye meclis üyeleri ise 1/10’luk baraja tabidir. Diğer bir ifadeyle seçime katılanların aldıkları oylar toplanır. Yüzde 10’u alınır. Adayların aldıkları oylardan çıkartılır. Kalan oylar kademeli olarak 1.2.3.4… diye bölünür. Yukarıdan aşağıya en büyükten en küçüğe doğru sıralanır. Böylece tüm adaylar belirlenmiş olur. Burada 2500 nüfuslu 5 encümenin çıkabileceği ilçeler olduğu gibi, 50., 60. encümen üyeli belediyeler de olabilir. Seyhan, Çankaya, Bakırköy, Konak, Polatlı, Siverek, Tarsus gibi büyük ilçelerde doğal olarak encümen sayısı da çoktur.

Bu süreçte, mahalli seçimlerde sabit, tek dereceli, eşit oy, açık sayım, gizli oy ilkeleri geçerlidir. Seçimler il ve ilçe seçim kurullarının delaletiyle yürütülür. Görevli kişiler kamu görevlileridir. Sandık görevlileri o il ve ilçedeki kamu görevlilerinden müracaatçılar arasından kurayla belirlenir. Partilerin belirlediği sandık görevlileri de vardır. Buraya kadar usulü yazdıktan sonra şimdi içeriğe değinmek istiyorum.

Belediyelerin oluşumu, sayıları ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin, Japonya’da kent belediyeleri için 50000 kişi olması gerekmektedir. Yine bu yerde halkın yüzde 60’ının kentte yaşaması yine nüfusun yüzde 60’ının ticaret ve diğer gelir getirici işlerde çalışması koşulu aranmaktadır. Bunun yanında dünyanın en büyük kenti olan Tokyo için metropolitan il olduğundan ayrı yasası vardır. (Konumuz belediye başkanları olduğu için 37 milyonluk dünyada çoğu ülkelerin nüfusundan fazla Tokyo belediyesi yönetimini ve bütçesini hatırlatmak isterim.) Bizde de İSKİ’nin ayrı yasası olması gibi.

Mahalli idarelerin gelir ve gideri farklıdır. Dolayısıyla mahalli idarelerde “Nasıl Bir Belediye Başkanı?”nın sorusuna cevap verebilmek için aday olan belediye başkanları ve encümen üyelerinin aşağıdaki farklılıkları bilmesi beklenmektedir. Bunlar:

 1.Belediye ve il özel idarelerinin gelir ve giderleri farkıdır. Genel bütçeden mahalli idarelere nüfusa göre pay verilmektedir. Bu payı  %6 büyükşehir payı, bunun da %40’ı havuzdan; % 40’ı doğrudan verilir. Buradaki %40’ın da %70’i nüfusa göre; %30 yerleşim alanına göre belirlenir. %4,5 pay büyükşehir ve bünyesindeki ilçelere göre belirlenir. Bunun %90’ı nüfusa, % 10’u ise ilçeye verilir. %30 büyükşehir, %60 büyükşehir bünyesindeki ilçe, %10 su ve kanalizasyon için verilmektedir. %1,5 diğer belediyeler, % 0,05 ise il özel idare payı olarak verilmektedir.

Kısaca İller Bankası aracılığıyla ülkemizdeki belde, ilçe, il, büyükşehir belediyelerine kamudan hazineden ülkenin o yılki vergi gelirlerinin belli yüzdesi verilmektedir. Yoksa bazı belediyeler maaş, SGK gibi rutin giderlerini karşılayamazlar. Buradan çıkartılacak sonuç belediyelerin harcamalarında ülkemizdeki, 86 milyon insanın kul hakkı olduğu bilinciyle harcama yapmaları gerekmektedir.

  1. Belediyelerin Bağlı idare, iştirak, ortaklık gibi ticaret kanununa tabi ortaklık şekilleri bulunmaktadır. Belediyeyi yönetmeye talip kişilerin bu tür ticaret hukukuyla ilgili görevlerini bilip ortak olup olmamakta ve yüzde kaç ortak olacağına karar vermelidir. Mahalli idareler maliyesinin bilinmesi gerekmektedir. Ortaklık, iştirak, hisse gibi ticaret hukukuyla ilgili kararlarda zaten bazı ortaklılar için İç İşleri Bakanlığı’ndan izin alınacağından bu konularda titiz olması beklenir.
  2. Belediyeler katma bütçelidir. Diğer bir ifadeyle genel bütçeli kuruluşlar yasada bellidir. Katma bütçeli, özel bütçeli, özerk bütçeli kurumlar da bulunmaktadır. Belediyeler katma bütçelidir. Yani gelirlerinin bir kısmı hazineden olduğu gibi bir kısmının da kendine has gelirleri vardır. Örnek şerefiye vergisi, harçlar, imar vergileri gibi. Ayrıca kira gelirleri de olabilir. Bağışlar yoluyla elde edilen gelirler de gelir hanesine katkı olabilir. Her halükârda belediye harcamaları Sayıştay denetimine tabidir. Mülkiye müfettişleri ağırlıklı olarak idari iş ve işlemleri denetlerken Sayıştay denetçileri ise mali boyutunu ve harcamaları denetlemektedir. Kısaca burada bir belediye başkanının hesap verebilirlik ilkesini, idari mali yönden hesap verebilirlik ilkesini, hatırlamasını bekleriz. Belediyelerin işletmelerinde ve bazı vergi kalemlerinden belediyelere ayrılan paylar da bulunmaktadır (iletişim vergileri gibi). Kısaca merkezi idare olabildiğince yerel yönetimleri desteklemektedir. Burada seçilecek yerel yöneticinin konuya vakıf olması gerekmektedir. İletişim, doğalgaz, ilan reklam, şerefiye, imar, harçlar belediyenin ana gelir kalemleri arasındadır. Harçlar yapılan bir hizmetin karşılığı olduğu için vergi değildir. Örnek noterde araba alım satım harcını nasıl alan satan öderse belediye ile ilgili işlemlerde de harcı yararlanan öder.
  3. Ülkemizde genelde mahalli idarelerin özelde belediyelerin tarihçesi Osmanlı’ya dayanmaktadır. 16 ağustos 1855 tarihli merkezden atanan bir Şehremini ve 12 yerel meclis üyesi olarak İstanbul şehremini kuruldu. Başarılı olamadı. 1856’da çıkarılan kanunla belediyelerin yönetim şekli belirlendi. Burada önemli olan merkezden atamayla olamayacağı, yerel yöneticilerin mahalli seçimler delaletiyle gelmesinin daha rasyonel olduğu sonuncuna varılmasıdır.

Tarihi süreç içinde ülkemizde yerel yönetimlerin yapısında yasayla bazı değişiklikler oldu. Anakentler, Büyükşehirler, Büyükşehir sayısının artması gibi birçok değişikliler yürürlüğe girdi. Tabii bu olumlu değişiklikler, büyükşehir belediyelerini yönetmeyi de zorlaştırdı. Burada da bence çıkarılacak sonuç herkesin elini taşın altına sokup kendi mahallinin iyi olması için çaba göstermesidir. Eğer bir şehre gereğinden fazla göç gelir nüfus artarsa oraya verilecek hazine yardımı önceden belli olduğu için burada yaşayanlar verilecek imkânların yarısından faydalanabilir. Çünkü nüfus artmıştır. Onlara verilen hizmet diğerlerinin hakkından gitmektedir. Burada da optimum şehircilik ilkesinin gözetilmesi gerekmektedir.

  1. Demografik basınç, bir beldenin veya şehrin nüfusunun yüzölçümüne bölünmesidir. Belediye başkanlarının bunu bilmesi demek yapılacak plan proje ve imar çalınmalarının bu orana göre hesaplanmasıdır.
  2. Deprem olgusu ülkemizin gerçeğidir. Bu durumda imar planı ve onayı belediyelerde olduğuna göre depreme dayanıklı binalar için yeni plan ve projeler gerekmektedir. Örneğin Almanya’da bir bina yapılacağı zaman her kat atılmadan belediye onay verir. Eksik olursa yıkılır. Bizdeki gibi bittikten sonra denetim zor olmaktadır.
  3. Göç olgusu. İç göç, dış göç, planlı göç, plansız göç, zorunlu göç, gönüllü göç gibi birçok çeşidi bulunmaktadır. Belediyeler buna hazırlıklı olmalıdır.
  4. AB müktesebatında yerel yönetimler faslının alt başlıkları aşağıda sıralanmıştır. Belediye başkanının ve mahalli idarecilerin bunları bilerek Türkiye-AB ilişkilerine katkı sağlamaları beklenir. Bunlar: çevre hukuku, ulaşım, tüketicinin korunması, güvenlik, enerji, rekabet, sosyal politika, şehirleşme, kamu ihaleleri, devlet yardımı, yerel demokrasi, yerel seçimler başlıkları altında toplanmıştır. AB Türkiye yerel yönetim fasıllarının ilerleyebilmesi için mahalli idarenin bunları gözetmesi ve iyileştirmesi beklenir. AB müktesebatı başlıklardan müteşekkildir ve bunlardan biri de mahalli idareler alt başlığıdır.
  5. Sivil toplum ve bunlarla sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler belediyenin beklenen görevleri arasındadır. Belediyeler halkla birebir sorunlarıyla karşılaştıkları için sivil toplum örgütleriyle ilişkilerini sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştirmesi açısından önem kazanmaktadır.
  6. Ülkemizde belediyelerle ilgili yasal düzenlemeler aşağıda özetlenerek verilmiştir:

1923’de 421 olan belediye sayısı 2017’de 1399’a ulaşmıştır.

1924 Ankara Şehremaneti Kanunu

1580 sayılı Belediyeler Kanunu

5272 Belediye Kanunu

5393 sayılı Belediyeler Kanunu

442 sayılı Köy Kanunu

5216 sayılı Belediye Kanunu

1302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu

5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu

5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu

Birkaç önemli kıyaslama;

Hava kirletiminin emisyonlarıBelediye atık miktarıBelediye atıklarının geri kazanımı

Bin Ton

Bin Ton

Bin Ton

Fransa

152,8

33,399

70,39

Almanya

357,7251,046

86,77

ABD

3384,41234,471

46,19

Türkiye

1938,94

32,283

0,63

(Kaynak: OECD)

Yerel yönetimlerin GSYH’dan aldıkları pay:
Ülke      

Pay %

İngiltere

10,5

Fransa

11,4

Türkiye

3,6

Dünyadaki ülkelerin, AB ülkelerinin sosyal, siyasal, ekonomik yapılarının da göz önüne alınması gerektiği kanısındayım. Yerel yönetim hizmetlerinin verimliliğinin ülkeden ülkeye farklılık göstermesi doğaldır. Kimi ülkelerde temel eğitimi belediye karşılarken bazı ülkelerde karşılamamaktadır. Almanya gibi ülkelerde vergiler yerel yönetimlerde kalırken bazı ülkelerde merkezde toplanıp tekrar dağılmaktadır.

Sonuç ve bir belediye başkanına bulunması gereken nitelikler.: Ülkemiz nüfusunun %78’i büyükşehir belediyesi alanında yaşamaktadır. Diğer 51 ilde yaşayanların oranı ise nüfusun % 22’sidir. 30 büyükşehir, 51 normal şehir, 1398 belediye (belde, ilçe ve il), 19645 köy: toplam yerel yönetim birimi 21181’dir. Belediyeye bağlı idare sayısı 33’tür. Yerel yönetim birlikleri sayısı ise 791’dir. Yürürlükteki anayasada Türkiye merkezden ve yerinden yönetim ilkeleriyle yönetilmektedir. Değişmediği müddetçe geçerlidir. Dolaysıyla yerel yöneticilerin seçimi ve yönetimdeki başarısı önemlidir. Yukarıdaki sayısal, yasal ve ekonomik verilerden sonra belediye başkanına bulunması gereken özellikleri sıralayabilirim. Bunlar:

  1. Merkezi idarenin tasarrufunda olan KİT’ler neyse belediye tasarrufunda olan BİT’ler de odur. Yani belediye iktisadi teşebbüsleri vardır. Olabilir de. Ama bu Kit’ler gibi satılması zor olacağı için belediye başkanı yerel yönetim maliyesi konusunda titiz davranmalıdır.
  2. Belediyeler hizmeti ihale, satın alma ve diğer idari sözleşmelerle yapacağı için idare hukukunun enstrümanlarının iyi irdelenmesi gerekmektedir.
  3. Personel rejimi konusunda belediye başkanlarının titiz olmaları beklenir. Daimî kadro, geçici personel, mevsimlik işçi, sözleşmeli, personel, 657. a; 657. b; 657. c tipi farklı personel istihdamı bulunmaktadır. Doğal olarak bunların iş akti, tazminat ve sözleşme hükümlerinin belediyeye fazla yük getirmemesi gözetilmelidir.
  4. Belediye başkan yardımcılarından birinin encümen üyeleri arasından seçilmesi mantığı yerel yönetimlerin öneminden kaynaklamaktadır. Büyükşehirlerde başkan yardımcılığı yoktur. Genel sekreterler yetkilidir. Normal il ve ilçelerde belediye başkan yardımcılığı vardır. Başkan atayacağı yardımcısının bu özellikleri taşıyanları tercih etmeleri beklenir.
  5. Bir belediye başkanı deprem, göç, doğal afet, improvizyon gibi olağanüstü durumları unutmamalıdır. Borçlanmayı minimize etmelidir. Eğer çok borçlanırsa bir sonraki yıl İller Bankasınca devletten alacaklarından kesileceği için ikinci yıl hizmet etmekte zorlanır. Tabii devraldığı başkanın ve belediyenin iş ve işlemlerini yürütmekle sorumludur. Çünkü devlet yönetiminde süreklilik esastır. Başkanlık makamı şikâyet mercii değildir.
  6. Döviz kurlarındaki esneklikten dolayı uluslararası kurum veya yabancı bankalardan borçlanmayı tercih etmemelidir. Olabildiğince İller Bankası’nın kredilerini kullanmaları daha iktisadi ve rasyonel yoldur.
  7. Doğruluktan, adaletten ayrılmamalıdır. Hesap verilebilirlik çağdaş demokrasinin gereklerinden biridir. Hesap verebilmeyi unutmamalıdır. Ayrıca iç denetim birimini güçlendirerek atayacağı iç denetçiler aracılığıyla kendi birimlerinde otokontrolü sağlayabilecektir.
  8. Klasik iktisadi sektörler değişmiştir. Tarım, sanayi, hizmet gibi klasik üç sektörün yanında inşaat, turizm, tekstil, bilişim, gibi sektörler girmiştir. Ayrıca iletişim kanalları çoğalmıştır. Yerel yöneticilerin kaynak sağlamak adına doğal turizmi, dini turizmi, kültürel turizmi, gastronomiyi canlandırıcı ve teşvik edici önlemleri almaları adı geçen belediyeye ekstra gelir sağlayabilecektir.
  9. Organize sanayi bölgelerini yeniden belirlemeleri ve sektörlere göre en az iki OSB hedeflemeleri iktisaden oldukça faydalıdır. Oranın yeri gelişimi ve değeri önceden belli olur. Yatırımcı önünü görür.
  10. Yurtdışındaki vatandaşlarımız doğal olarak birikimlerini ülkemizde değerlendirmek ister. Bunun için de tercihleri gayrimenkul yatırmaları olmaktadır. Belediyeler bu tür yatırımı artıcı talepleri kolaylaştırıcı ve teşvik edici önlemler ve öneriler sunmalıdır. Çok ortaklı anonim şirketlerin küçük tasarruf sahibine mali katkısı az olduğundan mümkünse bunlardan kaçınmalıdır.

Konu başlığımız belediye başkanları olduğu için sık kullanılan sözcük belediye başkanı idi. Ama muhtarlar ve il daimî encümenleri, köy ihtiyar heyetleri üyelerinde de aynı özelliklerin bulunması kuşkusuz doğal olanıdır. Bu özellikleri taşıyan yöneticilerimizin gelmesi umut ve temennisiyle. Yerel yönetimde başarılı olan yöneticilerin genel seçimlerde daha farklı görevler beklemeleri onların başarılarıyla ilgilidir. Endonezya devlet başkanı Jokavi’nin marangozluktan, belediye başkanlığından, valilikten devlet başkanlığına gelmesi gibi.

 Selam ve saygılarımla.

——————————————–

Kaynak:

https://www.akademikakil.com/meritokrasi-ve-erdemle-donatilmis-yonetici-belediye-baskani/fazilyozgat/

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen