22 Haziran 2025 Mersin
Bu sabah yine erkenden kalktım. Hazırlıklarımı tamamlamaya yakın beni otogardan aradılar. Otobüs erken gelmiş. Erken gelebilir misiniz, dediler. Ben de hazırlıklarımı bitirmek üzereydim. Necati Abi ile dün akşam sözleşmiştik. Beni otogara o bırakacaktı. Aradım. Necati Abi hemen geldi. Beraber otogara geçtik. Otobüs gelmişti. Necati Abi’yle ısmarlaştık. Ben de otobüse geçtim.
Böylece on saat sürecek yolculuğum başlamış oluyordu. Uzun fakat keyifli bir yolculuktu bu. Biraz uyudum, bol bol düşündüm. Kendimce fikrettim, zikrettim. Telefondan bir şeyler okudum. Etrafı seyrettim. Karadeniz Bölgesi’nden başlayan yolculuğumuz İç Anadolu’da sürmüş ve Akdeniz Bölgesi’nde nihayete ermişti. Kaç il, kaç bölgeyi geçtik bir günde. Ormanlar, dağlar, köyler, yollar, şehirler değişiyor ve ortaya rengarenk görüntüler çıkıyordu. Bolu’da baharı hatırlatan bir yaz havası vardı. Her yerde çiçekler görünüyordu. Otobüste yolculuğa başlayınca bir müddet dışarıyı gönül dolusu seyrettim. Bolu muhteşemdi. Tarlalar sarıya dönmeye başlamış olsa bile hâlâ yeşildi. Otobüste yapılan yolculuğun güzel yanı etrafı, dört bir yanı, değişen manzaraları seyretme şansınızın olmasıdır.
Bolu yemyeşildi. Tarlalar yeşil, ormanlar yeşildi. Köyler yeşilliklerin arasında adeta kayboluyordu. Fakat Ankara’ya doğru ilerledikçe manzaranın yerini sapsarı tarlalar almaya başladı. Bazı yerlerde biçerdöverler çalışıyordu. Bir müddet de bu manzarayı seyrettim.
Ankara’da AŞTİ’de mola verdik. Burada bir çorba içtim. Mola uzundu. Üniversite hayatımın geçtiği, hayatımda çok derin etkileri olan Ankara havasını biraz soludum, hatıraları yâd ettim. Memlekete giderken ve oradan gelirken AŞTİ’de geçirdiğim zamanları hayal ettim. Geçen yıllara şaştım. Fakat içimde bir hüzün değil, nedense bir huzur duydum.
Sonra yolculuğa devam ettik. Bazı yerlerde uyumuştum. Nevşehir ve Niğde üzerinden Adana’ya doğru yolculuğumuz devam etti. Niğde’de aşina yerlerden geçtik. Mesela Kemerhisar’ın hemen yakınından. Burada bir müddet bulunmuştuk. Niğde ile Adana arasında kayalık yerler, yalçın dağlar dikkatimi çekti. Uzun uzun bu kayalıkları izledim. Adana’ya doğru ormanlar çoğaldı. Tarsus’a vardığımızda bu şehrin tarihî zenginliği kendini levhalarda göstermişti bana. Bir levhanın fotoğrafını çektim ve çalıştaylardan sonra müsait vakitte buraları gezmeyi diledim.
Tarsus sıcak ve nemliydi. Nemli hava tesirini gösteriyordu. İnsan, olduğu yerde terliyordu. Bu durum Mersin merkezde daha belirgin bir hâl alacaktı.
Mersin otogara vardık. Burada bir taksiye bindim. Taksiciyle sohbet ederek ikamet edeceğim Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü’ne geldik. Burada girişte gerekli belgeleri doldurduktan sonra odama çıkıp yerleştim. 106 numaralı odaydı benimkisi. Yanıma bir kişi daha verileceği söylendi. O da Ömer Hoca’ydı.
Odama yerleştikten sonra yemeğe indim. Yemekten sonra yeni tanıştığımız öğretmen arkadaşlarla çay içip muhabbet ettik. Çalıştayın olacağı enstitünün müdür başyardımcısıyla da sohbet ettik. Bize biraz Mersin’i anlattı. Buranın iki yüz yıllık bir şehir olduğunu, Süveyş Kanalı’yla beraber canlandığından bahsetti. Şehrin nüfusunun genelde başka yerlerden gelen göçlerle oluştuğunu ifade etti. Nitekim Mersin’i gezerken biz de bunu hissetmiştik.
Burada Serdar Ekrem Güçlü hocamla tanıştık. Kendisi Amasyalı ve burada görev yapıyor. Eşi de bizim oradanmış. Beraber muhabbet ederek Mersin’in sahilini gezdik. Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü’nden Marina’ya kadar yürüdük. Burası ünlü bir yermiş ve bir yat limanıymış. Burada biraz gezindik. Sahilde fotoğraf çekindik. Mersin’in güzel bir sahili var. Burası dolguymuş.
Akdeniz sakindi. Gün içinde hava çok sıcaktı. Ama akşam biraz serinlik vardı. Sakin havada yürümek çok iyi geldi bana. Bu arada Serdar Hoca’yla epey sohbet ettik. Daha sonra Uygulama Oteli’ne geldik.
*
23 Haziran 2025 Pazartesi
Bu sabah seminerlere başladık. Süleyman Özdemir Hoca gerekli bilgilendirmeyi yaptı. Biz öğlenden önce soruları değerlendirmeye başladık. Bu soruların ve yeni sınav sisteminin içeriğiyle ilgili dışarı bilgi vermemek üzere bir belge imzaladık. Bu yüzden bu konu hakkında uzun bilgi veremiyorum.
Mersin Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü’nde kalıyoruz. Burası Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mersin Öğretmenevi’nin de içinde bulunduğu bir yapı topluluğu olarak inşa edilmiş. Önümüzde hemen deniz uzanıyor. Bugün saat 16.00 civarında çalıştay sona erince yemeğe kadar sahilde dolaşayım dedim. Mersin’de hava çok sıcak. İnsan durduğu yerde terliyor.
Sahilde biraz yürüdüm. Sahilde oturup denizi seyrettim. İnsanlar burada oldukça serbest, rahatlar.
Gelince yemek yedim. Hizmet İçin Eğitim Enstitüsü’nün yemekleri gayet güzel. Çay ve kahve gibi sıcak içeceklerde bir sıkıntı yok. Bu arada öğretmen arkadaşlarla bol bol sohbet ediyoruz. Bu türden etkinliklerin önemli tarafı aynı meslekten hocalarımla tanışmak oluyor. Burada da öyle oldu.
Akşamüzeri biraz bilgisayarda kendi yazılarım üzerinde çalıştım.
Yavrularımla da görüştüm. Uzun uzun konuştuk, sohbet ettik. Onların sesini duymak bana iyi geldi.
Oda arkadaşım Ömer Yıldırım Hoca. Kayseri Kocasinan’da görev yapıyormuş.
*
24 Haziran 2025 Salı
Bugün sabah kahvaltıdan sonra öğrencileri değerlendirmeye devam ettik. Konuşmalarını dinlediğim öğrenciler içinde iyi olanlar da olmakla beraber genelde çocuklar kendilerini ifade etmekten yahut onlara verilen bir şeyi anlatabilmekten çok uzaklar. Bu çocuklar kendilerini ifadede güçlük çekiyor. Kelime hazineleri zenginlik göstermiyor. Bu yüzden bu çocukların duygu ve düşünce dünyası da sığ kalıyor. Aslında değerlendirdiğimiz gençler, eğitim sistemi içerisinde çok ciddi bir meseleyi de önümüze koyuyorlar. Biz bir insanı kaliteli bir şekilde yetiştiremiyoruz. Bu durum eğitimin ciddi bir meselesi olarak önümüzde duruyor. Bu konuyu bazı öğretmen arkadaşlarla konuştuk. Onların da bu hususta durumun netliğini ve meselenin derinliğini anladıkları yönünde MEB’den pek umutları yok. Görünen de zaten umut vermiyor. Bazı değerlendirme çalışmaları ve hamleler iyileştirilip geliştirilebilir fakat bunun eğitim işini ciddiye alan ve bunun hakkını veren kişilerce yapılması ve başarılması gerekiyor.
Liseli gençlerin yazma becerilerindeki durumları daha iyi. Bir genç konuşarak kendini pek iyi ifade edemese de yazarak daha iyi ifade edebiliyor.
Çalışma aralarında çoğu vakit çay ve kahve içiyoruz. Öğretmen arkadaşlarla sohbet ediyoruz.
Mersin sıcak. Bununla beraber Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü’nün içi serin. Klimalar sürekli çalışıyor. Hatta bazen içerisi oldukça serin oluyor.
*
25 Haziran 2025 Çarşamba
Bugün de öğrencilerin verdiği cevapları değerlendirmeye devam ettik. Öğrencilerin verdiği cevaplarda imla hataları biraz fazla.
Bugün öğlenden sonra Silifke taraflarına gittik. Bugün gezilen tarihî yerlerden bir yazımda uzun uzun bahsettim. Burada bu gezi intibaları üzerinde uzun uzadıya durmayacağım.
Bugün Mersin’de Silifke taraflarında kısacık zamanda çok önemli yerleri gezdik. Taşların üzerinde koca medeniyetlerin uzak zamanlardan günümüze uzanan izlerine dokunduk. Her şeyi değiştiren zaman bu yerleri de değiştirmiş ve geriye sadece kocaman bir harabe bırakmıştı. Fakat o taşlardaki işçilik, güzellik, emek, hayal, düşünce bugün de varlığını muhafaza ediyor ve o yapıları geçmiş bir medeniyetin yadigarı kılıyordu.
*
27 Haziran 2025
Dün çalıştayda epey çalıştık. Aralar haricinde açık uçlu soruları sabah dokuzdan akşam dokuza kadar değerlendirmeye çalıştık. Bazı öğretmen arkadaşlar dokuzdan sonra da devam etti.
Bugün de çok çalışacağız.
Bu çalıştayla ilgili düşüncelerimi iki başlık altında toplayabilirim.
Birincisi gençlerin yazma ve konuşmalarıyla ilgili. İkincisi yazdıkları ve konuştukları konular hakkındaki muhtevayla ilgili. Buraya yazacağım şeyler aslında bir bakıma bu çalıştayın da bir değerlendirmesi olacak.
Mersin’de 23-28 Haziran 2025 tarihlerinde düzenlenen “Dört Beceride Türkçe Dil Sınavı Pilot Uygulaması Açık Uçlu Soru Değerlendirme Çalıştayı” adı altında ilkokul, ortaokul ve lise için açık uçlu soruların cevaplandırılmasıyla ilgili bir çalıştaya katıldık. “Dört Beceride Türkçe Dil Sınavı 9. Sınıf 2025 Değerlendirici Ekranı” üzerinden bizler yaklaşık yirmi öğretmen dokuzuncu sınıf öğrencilerinin yazılı, sözlü olarak kendilerine verilen konuları belli bir süre ve kelime sayısı içinde anlatışlarını değerlendirmiş olduk. Diğer katılımcı öğretmenler de ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin verdikleri cevapları değerlendirdi. Bu çalıştay altı gün sürdü.
Burada edindiğim ilk intiba şu:
Gençler genel olarak yazmada iyiler. Dil bilgisi hatası çok olsa da gençlerin kendini en azından yazarak daha iyi ifade edebildiklerini söyleyebilirim. Bunda şüphesiz sosyal medya üzerinden sürekli yazışmalarının da bariz bir etkisi vardır. Konuşmalarını yüzeysel bir şekilde, sırf bu sınava katıldığı için yapanlar olmakla beraber az da olsa çok akıcı konuşan, ne söylediğini bilen öğrenciler de var.
Öğrencilerin konuşma becerilerinin ciddi anlamda iyileştirilmesine ihtiyaç var. Sosyal medyanın bu hususta çok zararlı etkilerinin olduğu bir gerçek. Bu da aslında eğitime çok fazla iş düşmekle beraber öğrencilerin pek de eğitimle ilgilenmedikleri ve yetişmediklerinin bir göstergesidir.
Konuşma, bir insanı en iyi bir şekilde tanıyabileceğiniz imkanların başında gelir. Bir şeyi ifade etmesi, bir şey hakkında konuşması istenen kişiden elbette en açık biçimde meramı anlatması beklenir. Genelde öğrencilerin bu konuda düşük bir performans sergilediğini görüyoruz. Konuşmalar yeterli değil.
Öğrencilerin yazma becerilerinin nispeten daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Burada da geliştirilmesi gereken hususlar var. İfadeler bazen net olamıyor. Çocukların bazısı verilen konulardan uzak metinler ortaya koymuşlar. Az bir kısım ise bu sınavı ciddiye bile almamış. Bazı öğrencilerin çok güzel metinler ortaya koyduklarını görüyoruz. Okullarımızda başarılı ve başarısız, okumak isteyen ve istemeyen, bir hedefi olan ve olmayan öğrenciler aynı sınıfları paylaşıyor genelde. Bu durum lise düzeyinde bariz bir biçimde hissediliyor. En azından bu öğrencilerin içinde gelecek vaat eden, kendini yetiştirmek isteyen kabiliyetli öğrencilerin ayrılması gerektiği anlaşılmaktadır. Eğitimle hiçbir ilgisi olmayan ve üniversiteye gitmek bile istemeyen öğrencilerin içerisine başarılı bir öğrenciyi koymak çok büyük bir haksızlık ve düzeltilmesi gereken bir hatadır.
Öğrencilerin herhangi bir konuda yazı yazmaları veya konuşmaları istendiğinde bu konuda yeterli bir durumda olmadıklarını görüyoruz. Bir lise öğrencisinin en azından bir konuda konuşabilmesi, yazı yazabilmesi gerekmektedir. Bunda okullarımızda, eğitimde ve ülke genelinde okuma oranlarının çok düşük olmasının da etkili olduğunu düşünüyorum.
Genel bir durum değerlendirmesi yapacak olursak şunları söyleyebilirim: Öğrencilerimiz kendilerini yazılı ve sözlü olarak ifade etmede oldukça yetersiz. Bu durum karşısında pek bir şey yapılamadığı, yapılmak istense bile karmakarışık sebepler manzumesi yüzünden birçok şeyin başarısız olduğunu söyleyebiliriz. Burada bence en baştan neyin eksik olduğunu tespit etmek gerekir. Bence eğitimde bir “niyet” eksikliği var. “Yaptık” diyerek hiçbir şey olmuyor. Artık yeni bir bakış açısı, yeni bir amaçlar manzumesi, yeni bir eğitimci tipine ihtiyacımız var. Karşımızdaki öğrenci kitlesinin önemli bir kısmının eğitimle yakından uzaktan ilgisi bile yok. Halbuki onları eğittiğini söyleyen bu sistem, mevcut durum karşısında yetersiz kalıyor. Kaybolan ise gençlerin, ülkenin ve milletin zamanı ve enerjisidir.
*
Burada çalıştay boyunca hocamız olan Süleyman Özdemir’den bahsedeyim. Süleyman Hoca, Yozgat Yerköylü. Anne tarafından da Kırşehirli. Prof. Dr. Necati Demir Hoca’nın da sınıf arkadaşı. Necati Hoca’nın çok yakın arkadaşıymış. Hatta kendisinden Necati Hoca’nın telefon numarasını aldım. Kendisi Kazakistan’da da çalışmış. Rusçası var. Eşi Mersinli olduğu için Mersin’i çok iyi biliyor. Tecrübelerinden ve bilgisinden epey istifade ettik hocanın. Yirmi sekiz yıl fiilen öğretmenlik yaptıktan sonra MEB merkez teşkilatına geçmiş. Burada ölçme ve değerlendirme konusunda çalışmalar yapıyorlar.
*
28 Haziran 2025 Cumartesi
Bu sabah kalkınca hazırlığımı yaptım. Eşyalarımı hazırladıktan sonra çalışmalarımızı yaptığımı D sınıfına indim. İsmail Biçer Hoca da teziyle meşgul oluyordu.
Dün akşam yemekten sonra biraz dinlendim. Sonra gelip saat on bire kadar çalıştık. İsmail Hoca ve Burhan Hoca vardı. Bazı bayan hocalar da bitmesi gereken değerlendirmeyi dünya dün gece bitirmişler. Dün iyi çalıştık doğrusu. En son Süleyman Hoca gelip “Haydi artık dinlenin!” diyene kadar çaıştık.
Bugün de gençlerin anlattıkları anıları değerlendireceğiz. Bu çalışmamız iki saat kadar sürecek. Fakat büyük ihtimalle bitmeyecek. Normalde altmış kişinin yapması gereken değerlendirmeyi on sekiz kişi yapıyoruz. Hâliyle de bize çok yük düştü.
Fakat bu çalıştayın benim için en güzel yanı burada yeni öğretmen arkadaşlarla tanışma fırsatını yakalamak oldu. Bir nevi gönlümüz genişledi. İkinci bir husus ise Mersin’i gördük. Bazı yerlerini gezdik. Sonra farklı bir yerde bir hafta geçirme şansı elde ettik. Bu yıl yorucu bir yıl oldu bizim için. Bir anlamda da oldukça verimli oldu.