Milli Servetimiz Ormanlar Yanıyor

Son yıllarda, özellikle son iki aydır ülkemizin milli serveti ormanlarımız cayır cayır yakılıyor. Konuyla ilgili pek çok kanal canlı ve özel yayınlar yapıyorlar. Haberleri her izleyişimizde ciğerimiz yanıyor. Habercilik ilkelerine göre düşündüğümde cevabını aradığım sorular var ve bunların hiç birisine ikna edici cevaplar bulamıyorum. Üç harfli kanalların tamamı, bu korkunç yangınları, kim/kimler, ne zaman, nerede, nasıl ve niçin sorularına göre haber verecek iken, sadece nerede, ne zaman ve sonuça yoğunlaşıp kaç hektar veya ne kadar alan yandığını dikkate alan haberler veriyorlar. Kim ve kimler yaktı, nasıl yaktı, niçin yaktı soruları üzerine gidilmiyor. Kim sorusunu fail-i meçhul olarak veriyor: “30 yerde yerde yangın çıktı!!!”. “Ormanlarda piknik yapmayın!!!”, “Kurallara uyun!!!”, “Ormanlarımız cayır cayır yanıyor!!!” ve benzeri beylik sözler…

Artık yangınları fail-i meçhul olarak tanımlamak yerine, “ormanlarımızı kim/kimlerin yakıyor olduğunu, yakma sebeplerinin ne olduğu konusunda vatandaşlarımızın doğru bilgilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu kişiler yerli hainler mi yabancı devletlerin istihbaratı mı kimse ortaya çıkarılıp acilen teşhir ve cezalandırılması gerekiyor. Bu konuda sebepler, süreçler ve sonuçlar doğru bir şekilde ortaya konulmadığı takdirde, halkımıza çareszlik aşılanmış oluyor. Doğru bilgi bir güçtür. Doğru bilgi verildiği takdirde herkes üzerine düşeni yapacak ve bu gibi olğan üstü durumlarla mücadele edebilme bağışıklığı kazanacaktır. Aksi taktirde hem devlet hem de millet acizlik psikolojisiyle hareket edecektir.

İlmi veriler, bütün dünyada çıkan yangınlarda insan hatası veya doğal yollarla çıkanların sayısının %14’ü geçmediğini bildiriyor. %30-40’ı kasıtlı yangınlardan oluşuyor. Ancak ülkemizdeki yangınlar sebep ve sonuçlarıyla değerlendirildiğinde dünyadaki benzerleriyle kıyaslanacak durumda değil. Çünkü bir ülke düşünün bir haftada aynı anda başlayan yangınlar olmakla birlikte toplam 670’i aşan yangın çıkarılıyor. Yanıbaşımızdaki ülkelerde veya daha sıcak ülkelerde bunun benzeri yaşanmıyor.

Diğer yandan yetkililerin yangınla ilgi açıklamalarında şu ifadeler dikkat çekiyor:
“Yangın bir düşman, yangınla mücadele edelim.”
“Yangınla mücadelede bize dua edin”

Bu yetkililere öncelikle şunu sormak gerekir: Yangınlar mı düşman, yangını çıkaranlar mı?”

Artık bu yangınları kim çıkarıyorsa o düşmanın adını koyun.

Yangınla mücadelede yangın öncesi önlemler son derece önemlidir. Milletten dua istemek veya yağmur duasına çıkmak yerine milleti bu konuda seferberliğe çağırmak, onların güçlerini birleştirmek gerekir. Başka bir deyişle asıl dua yangın öncesinde bütün vatandaşları bilinçlendirmek ve onların bu konuda yapabilecekleri fiili dualarını ve katkılarını temin edebilmektir.
Yangın Ankara’ya kadar gelip dayandı. Ülkenin her tarafında ormanlar tehdit altında…

Ülkemiz, adı konulmamış, tarafı açıklanmamış bir saldırı altında…

Sadece insan kaybı değil, bütün canlıların ölümüne sebep bu yangınlardan dolaylı ve doğrudan sorumlu olanlar, canlı olarak yayınlanacak yargılamalarda, mahkeme önünde hesap vermelidir. Sorumluluklarını yerine getirmeyenler veya getiremeyenler onurlu bir şekilde istifa edebilmelidir…

Ankara’da Tarım ve Orman Bakanlığına 2-3 km mesafede bir çam ağaçlarının bulunduğu bir alanda vinçler kurulmuş, binalar dikiliyor. İmar kanunu ile yapılıyor olabilir. Niye yapılıyor demiyorum. İmara açılmış ta olabilir. Ancak buradaki binaların çevresindeki çam ağaçlarının durumu içler acısı. Daha önce yemyeşil olan çamlar, kurumaya başlamış….Bu kadar çamın kendi kendine kuruması mümkün değil. Kurudu mu kurutuldu mu? Resimlere bakınca göreceksiniz. Ben kurudu demiyorum. Kurutulmuş olabilir diyorum. Burası yangına davet çıkaran bir hal almış.

Ağaçlı bir alan imara açıldığında, taşınmaları mümkün değilse, buradaki miktarın 2-3 katını devletin göstereceği yeri ağaçlandırmaları istenebilir. Kasıtlı ise, sonuçları farklı olur.

Amerika’da Washington DC’de yapılan Türk-İslam Kültür Merkezi’nin arsasında ağaçlar vardı. İnşaata, oradaki ağaçların belli bir katı gösterilen yeri ağaçlandırıldıktan sonra izin verildi.

“Yaş kesen baş keser.” atasözümüz malum.

Artık “Orman yangınları, ülkemiz için ilan edilmiş bir savaştır.” Bu savaşın tarafı/tarafları kim veya kimlerse, açık açık söylemek ve ona göre vatandaşlarımızı bilinçlendirmek gerekmektedir.

Yangın öncesi önleyici ve caydırıcı tedbirlerin alınması, özellikle güvenlik tedbirlerinin artırılması son derece önemlidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı, hutbe ve vaazlarında bu konuyu sürekli işlemelidir. Alışılmış rutinin dışına çıkmak gerekiyor.

Üniversitelerimiz ve ilgili Araştırma merkezleri konuyla ilgili araştırmalara ağırlık vermeli ve sonuçlarını toplumla paylaşmalıdır.

Yangınla mücadelede hayatını kaybeden kahramanlarımıza Allah rahmet eylesin… Yakınlarına sabr-ı cemil versin.

Yazar
Sönmez KUTLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen