Nihat GENÇ
Ne sevgiliye benzer ne anneye… Anlat deseler anlatamadığın. İçin içine sığmaz tarifini yapamadığın. Dilin dönüp becerip söyleyemediğin.
İçinize, coşkun, bitimsiz neşeyi koyan, neyse… Herhalde o’nun adıdır memleket sevgisi!
Bin kişiye milyon kişiye karşı tek başınıza… Elde yok ayakta yok sizi gözü kara savaştıran. Sıyırmış deliler gibi sizi kılıçsız silahsız meydana süren, neyse.
Bazen bir tepede oturup şöyle ufuklara… Çok güzelmiş aman Allah’ım çok güzelmiş. Dedirten, neyse.
Herhalde onun adıdır memleket sevgisi.
Bile bile gönüllü “ya Allah” deyip ölüme gönderen. Hiç bilmediğin hiç görmediğin hiç öpmediğin. Hiç olmamış hayali bir kıza âşık olmak, neyse. Herhalde o’nun adıdır memleket sevgisi!
Polisini savcısını jandarmasını üstüne salan. Tek başına sana inadım inat geri adım attırmayan. Kahvede oturacak lokantasında yiyecek paran olmasa da… Adım adım sokaklarını sana sevdiren, neyse. Herhalde onun adıdır memleket sevgisi!
Bir haram lokma yiyeni duyduğunda… Seni öfkeden kudurtup ateşlere salan, neyse. Gördüğün dokunduğun her canlıda bir heves… Uçurum kenarında bir ot parçasında dahi. Sonsuz bir irade olduğunu öğreten, neyse. Nefes aldıran sana, neyse… Dağında köyünde doğmuş her bir insanı… Siyam ikizinmiş gibi bedenine bağlayan sevdiren, neyse. Rüzgârı sürükleyen şey, neyse. Ateşi harlayan… Irmağı coşturan… Koştukça bir daha seni koşturan, neyse. Koştukça sadece senin o an gördüğün. Sadece senin önünde açılan bir kapıdan girdiğin. Kimsenin bilmediği bir bahçe. Çalılıkların dibine seni yapayalnız çöp gibi yığıp bırakan, neyse. Herhalde o’nun adıdır vatan sevgisi!
En ızdıraplı ânında dayanma gücü veren, neyse. Ansızın dinlerken bir türkü. Zangır zangır ağlatan, neyse. Herhalde o’nun adıdır memleket sevgisi.
Şükretmeye kucaklamaya dağına taşına. Doyamadığın, neyse. Hırsızının çakalının üstüne “puştun köpekleri” diye ana avrat ağız dolusu saldırtan, neyse.
Anneden babadan evlattan ayrılığa sabır verdiren Allah’ım. Bir gün olsun uzakta kalma korkusuyla seni delirttiren, neyse. Babanın gitme dediğinde, gittiğin. Sevgilin yapma dediğinde yaptığın. Seni yormayan şey, neyse. Herhalde o’nun adıdır vatan sevgisi!
Evlattan çok kendini sevdiren. Gözünü tok başını dik tutan. Bu da geçer yahu, sabrını içinize koyan. Lüks, israf, zenginlik, hukuksuzluktan seni iğrendiren. Yokluğuna kılına üç kuruşuna taşına zarar gelmesine… tahammül edemediğin, neyse. Allah’ını tanımam dedirten. Her bir taşına ağacına kutsal ayetler gibi. Seni tutkal gibi sadakatle imanla bağlayan, neyse. Dokunmaya öpmeye kıyamadığın. Uğruna korku üzülme yorgunluk bilmediğin, neyse. Herhalde onun adıdır vatan sevgisi!
Kimsenin seni kovmaya cesaret edemeyeceği. Kimsenin sana efendilik taslayamayacağı. Narayla efelikle içine koyan, neyse. Kıvılcım kıvılcım beynini ateşleyen. Kalbine hiç sönmeyen mumlar gibi. Neşeyi koyan, neyse. Herhalde onun adıdır memleket sevgisi.
Savaşlarını yorganımmış gibi üstüme çektiğim. Ahh akıp giden yıllarımı helal olsun deyip kurban verdiğim. Durup durup beni kendine âşık eden, neyse? Kaygıyı içimden alan. Fırtınaları üstünde sürükleyen, neyse.
İki arkadaş kahvede oturup. Bölüşerek her bir elmasını, yeter bize. Sade ve güzel insanlar olalım, dediğimiz. Kitaplar yazıp anlatamadığım. Erdem mi onur mu, bilinmez o derin kudreti… İçimize kazıyan… Neyse…
Kaç çayını içtik, kaç dilim ekmeğini yedik? Bin kez gelsek toprağına… Hesabını borcunu ödeyemeyiz duygusunu. İçimize salan, neyse? Herhalde onun adıdır memleket sevgisi.
Saksıda çiçekler de biliyor toprağına saygısını. Kuşlar da biliyor, eğitimle öğrenilecek… Parayla pulla bilinecek şey hiç değil. Çeke çeke sızım sızım acısını. Türküsünü söyleye söyleye direne direne. Tüter tüter ince bir sızıyı kemiklerine kazıyan, neyse. Kemiklerimi bir gün tarlalarına. Korkuluk diye çaktıran, neyse… Herhalde onun adıdır vatan sevgisi.
Hiç zahmet etmeyin, uğraşmayın. Kariyerle adamını bulmayla torpille… Bir mevki kapmakla şöhretle köşeyi dönmekle. Tadılacak bir şey değil, takılacak apoleti, alınacak madalyası ödülü yoktur!
Doğuştan-kudretten Allah’ın nasip ettiği, ebedi huzurumuz, eziyeti işkencesi!