Ömer Lütfi Mete: Vefatının 11. Yıldönümünde Kısa Biyografi Denemesi

kirmizilar.com
 
Cem Sökmen
 
Vefatının 14. yıldönümünde Ömer Lütfi Mete için kısa bir biyografi denemesi: 
1 Şubat 1950’de Rize’nin İyidere ilçesinde doğan Ömer Lütfi Mete, hayatının ilk yirmi yılını –iki buçuk yıllık bir ara dışında- memleketinde geçirir.
Ortaokulu bitirdikten sonra İstanbul ve Ankara’da dini eğitim alır. 1967’de Rize’ye döndüğünde Rize Lisesi birinci sınıfına başlar. 1970’te Rize Lisesi’ni bitirip İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde okumak üzere İstanbul’a gelir.
Okula kayıt olduktan kısa bir süre sonra “Babıali’de Sabah” gazetesine girer. Ömer Lütfi Mete’nin gazeteciliği yazı işlerinde değil, kendi ifadesiyle “matbaa çıraklığıyla” başlar, sonrasında yine teknik bölümde çalışmaya devam eder, gazetenin sayfa tasarımında görev alır. 
1972’de İstanbul Üniversitesindeki öğrenciliğinden ayrılır.
1973’te bir yandan Mehmet Emin Alpkan’ın çıkardığı Bizim Anadolu gazetesinde çalışırken, bir yandan da gece bölümünün açılmasının verdiği imkânla -sonradan Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne dönüşecek olan- Atatürk Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünde okumaya başlar.
1977’de bu okuldan mezun olduktan sonra memleketi Rize’ye dönüp öğretmenlik yapmaya karar verir. Ancak İstanbul’da geçen yıllardan sonra hem öğretmenlikte hem Rize’de aradığını bulamaz. Rize’de geçen 1,5 yıldan sonra askerlik vazifesini Tuzla ve Kilis’te yapar.
1980 yılının sonlarında askerlik bitince yeniden İstanbul yılları başlar. 1980’ler, Ömer Lütfi Mete için artık farklı mesleklerle ilgili denemelerin geride kaldığı, İstanbul’daki basın-yayın çevreleri içinde gazetecilik ve dergicilikle meşgul olacağı yeni bir dönemi ifade etmektedir.
Mete’nin ilk durağı Tercüman gazetesi olacaktır. Tercüman dönemi sürerken 6 Mayıs 1982’de Leyla Hanım ile evlenir. Tercüman gazetesinden sonra 1983 yılından itibaren önce Türk Edebiyatı sonra da Boğaziçi dergilerinin yazı işlerinde görev yapar.
Buralardan sonra Ömer Lütfi Mete’nin ismi 1986’da Yeni Haber gazetesinde, 1987’de Ankara Belediyesine ait “Belde” gazetesinde görülür. Üç yıla yakın Ankara’da yaşayan Ömer Lütfi Mete’nin 1990 yılında İstanbul’a dönüşünde yeni adresi Türkiye gazetesi, çalıştığı bölüm ise spor servisi olur.
Ömer Lütfi Mete, 1990’ların ilk yıllarında kitap çalışmalarına hız verir. 1978’de yayınladığı “Balonya Tüneli” isimli romanından 12 yıl sonra 1990’da “Çığlığın Ardı Çığlık” romanı yayınlanır. Bu kitabı 1991’de “Ezan Günü” romanı ile “Gülce” isimli şiir kitabı takip eder.
“Ezan Günü” romanı daha sonra “Çizme” filminin senaryosuna kaynak olacaktır. Bu dönemde “Çağrışım” dergisini yönetmeye başlayan Ömer Lütfi Mete, 1993 yılında “Asker ile Cemre” ve “Yerden Göğe Kadar” romanlarıyla edebi ürünler vermeye devam eder.
1990’ların ortalarında Ömer Lütfi Mete için artık gazete ve dergilerdeki yazı işleri mesailerinin yerini köşe yazarlığı ve dizi/film senaristliği almaya başlar. (1999 sonlarında bütün hazırlık çalışmalarında bulunup çıkışına üç gün kala istifa ettiği Ayyıldız gazetesi bir istisnadır) 
Bu yıllarda Ortadoğu, Yenişafak, Yeni Sayfa ve Yeni Binyıl gazetelerinde köşe yazarlığı yapar. “Çizme” filminden sonra “Gülün Bittiği Yer”, “Yunus Emre” ve “The İmam” adlı sinema filmleri, “Köstekli Saat”, “Ayrı Dünyalar”, “Veysel Karani” ve “Ahmed Bedevi” adlı televizyon filmleri, “Bizim Ev”, “Evlere Şenlik”, “Ortaklar”, “Avcı”, “Hayat Bağları, “Aga” ve “Çanakkale Destanı” dizilerinin senaryolarını yazar. 
Özellikle 1998-2002 yılları arasında yayınlanan “Deli Yürek” dizisi Ömer Lütfi Mete’nin senarist kimliğini daha fazla öne çıkarır. 2002 sonrasında ise “Ekmek Teknesi” ve “Kurtlar Vadisi” dizilerinin senaryo çalışmalarına katkıda bulunur.
2000’li yıllar Ömer Lütfi Mete’nin meslek hayatında köşe yazarlığı ve televizyon yorumculuğu ile birlikte yeni telif ve söyleşi kitap çalışmalarının öne çıktığı bir dönem olmuştur. 
2000 yılında edebiyat-dışı ilk kitabını yayınlar: “Hacıyağı ile Parfüm Arasında”. “Gerileme Sürecinde Müslüman Olma Sorunu” alt başlığını taşıyan bu kitap ilk çıktığında pek ilgi görmez. 2008 yılında “Allah’sız Müslümanlık” adıyla yayınlandıktan sonra ise hatırı sayılır bir satış rakamına ulaşır. Ömer Lütfi Mete, 2002 yılının ortalarında Sabah gazetesinde köşe yazmaya başlar.
Sabah gazetesinde yazdığı köşe yazılarından derlenen bir kitap 2005’te “Derin Millet Manifestosu” adıyla yayınlanır. Aynı yıl “Bir Derin Devlet Geyiği” üst başlığını taşıyan “İtfaiye Yanıyor” adlı romanı yayınlanır. (Bu romanın 2008’de yapılan ikinci baskısında adı “İtfaiye Yakıyor” olarak değiştirilmiştir.)
Yine 2005 yılında yayınlanan “Derin Devlet” adlı söyleşi kitabı geniş yankılar uyandırır, önemli bir satış rakamını yakalar. Sabah’taki köşe yazarlığı dönemi 2006 yılının Ocak ayıyla birlikte sona erer.
Aynı yıl Halka ve Olaylara Tercüman gazetesinde yazmaya başlar. İki yıl bu gazetede yazdıktan sonra ayrılıp gazeteport.com adlı haber sitesinde köşe yazarlığına devam eder. Bu yıllarda, Mahir Kaynak’la ortak yayınladıkları “Derin Devlet” kitabı bu tür yeni kitapların yolunu açar, üç yıl içinde Mahir Kaynak’la ortak söyleşileri içeren yedi kitap daha yayınlanır.
2007 yılında çıkan “Milliyetçilik/Milliyetsizlik” adlı söyleşi kitabı ise Ömer Lütfi Mete’yi tek başına imza attığı bir yayın olur. Ömer Lütfi Mete’nin yaşarken yayınlandığını gördüğü son kitabı hikâyelerinden oluşan “Basılı Yakıt”tır. 2009 yılının ilk aylarında çıkan bu kitap Ömer Lütfi Mete’nin 1980’lerden 90’ların ortalarına kadar geçen zamanda “Türk Edebiyatı”, “Boğaziçi” ve “Çağrışım” dergilerinde yayınlanan hikâyelerinin bir araya getirilmesinden oluşur.
59 yıllık hayatını bir yazı emekçisi olarak yaşayan Ömer Lütfi Mete, basın-yayın alanındaki gelişmelere ve sağladığı mesleki birikime dayalı olarak gazetecilik, dergicilik, köşe yazarlığı ve senaristlik yapmıştır. 
Çocukluk ve gençlik yıllarından getirdiği okumalar 20 yaşında Babıali’ye adım attıktan sonra gazeteciliğin gereklilikleriyle örtüşmüş, Ömer Lütfi Mete meslek hayatı boyunca çalışkanlığı ve hızlı yazıcılığı ile tanınmıştır. 
Türkiye’de kitap, gazete ve dergi yayıncılığı dünyasında olup da ekonomik istikrar/iş istikrarı tutturabilen insan olmak pek kolay değildir. Hem genel toplum hem okur-yazar tabakanın nazarında müstakil bir meslek olarak görülmesi on yıllar boyunca mümkün olmayan basın-yayın alanını meslek olarak seçmek bir anlamda hayat boyu mücadeleye ve risklere açık olmak demektir. 
Ömer Lütfi Mete de bu dünyanın bir mensubu olarak zorluklardan payına düşeni almıştır. 
2007 yılında çocuklarına hitaben yazdığı mektupta oğlunun doğduğu yıllardan bahsederken (1983) “Tahmin edeceğiniz gibi Ali Buhara Bey dünyaya geldiğinde gelir düzeyi düşük bir aileydik.” ifadesini kullanması sadece aile hayatına değil aynı zamanda meslek hayatına dair bir muhasebenin yansıması olarak görülebilir.
Ömer Lütfi Mete, ortalama okur-yazarlığın ötesinde, kültürel, düşünsel ve edebi ürünler verme ideali taşıyan pek çokları gibi yapmak istedikleriyle Türkiye’nin sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları arasında kalmıştır. 
Ömer Lütfi Mete’nin bir yazı emekçisi olarak ardında bıraktıkları, hayat hikâyesi ve mesleki deneyimi ile ilgili kayıtlar geliştirildikçe daha doğru anlaşılacaktır.
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen