Servet Yüksel’in Şiirlerini Okurken

Servet Yüksel’in şiirlerini okuyorum zaman zaman. Bolu’nun Dörtdivan ilçesinde doğup büyümüş bu kudretli şairin şiirlerinde memleketin havasını, suyunu, yaylasını, köyünü, dağlarını duyuyor ve bunların muhabbetini, ilhamını hissediyorum. Bu doğal söyleyiş çeşitli tesirlerden uzak bir şekilde şairin gönlünde ortaya çıkan ve hece ölçüsünün de imkânlarından kuvvet alan bir güzellikle beliriyor.

Memleket, şiiri sevenler, Bolulular Servet Yüksel’in şiirlerini dönüp dönüp okumalılar. Bu güçlü sesi tanımalı ve Bolu’nun yetiştirdiği bu güçlü şairin eserleriyle hemhal olmalılar.

Şair, Bolu, Dörtdivanlıdır. O yaylaların, köylerin havasına hasret gurbet illerde kırk yıl yaşamıştır. Şiirlerinde buram buram tüten hasreti derinden hissederiz. Bir şiirinde kendi köyüyle beraber iki Dörtdivan köyünün daha yaylası olan güzeller güzeli Seyricek Yaylası’na göçelim diye bize şöyle hitap etmektedir:

Bu şehirler yordu beni eş şair!

Gel Seyricek Yaylası’na göçelim

Vurgun yemiş duyguların yeşerir

Yudum-yudum sessizliği içelim[1]

Onun şu davetine hangi gönül sahibi uymaz:

Gel hemşerim hep el ele verelim

Biz aynı toprağın çocuklarıyız

Gurbet elde gonca güller derelim

Biz aynı toprağın çocuklarıyız[2]

Servet Yüksel, gerçek anlamda bir şairdir. Onun şiirlerinin en önemli yanı doğup büyüdüğü yerlere duyduğu hasret ve bu duyguyla kaleme aldığı şiirlerine sinen derin muhabbettir. Onun bir şiirinden bazı dörtlükleri okuyalım:

Bizim oralarda yayla zamanı

Herkesin dilinde yol türküleri

Bu dağlarda baharların yamanı

Oğul balı gibi gül türküleri

Taşlar çiçek açmış, kuşlar neşeli…

Kimsede yok sulardaki heyecan

Sonsuz hayale dal, es deli deli,

Sen de ses ver doruklardan ey çoban[3]

Memlekette şiirin ve şairin gerçeğinin ayırt edilemediği zamanlardan geçiyoruz. Her yazılanın şiir sanıldığı yerlerde elbette bu konunun değer kaybedeceği ortadadır. Nitekim günümüze çok şiir ve benzeri ürünler yazıldığı hâlde şiirsizlik diyebileceğimiz bir dönem yaşıyoruz. Bunun elbette tenkitsizlikle ve tenkit edenlerin hemen düşman ilan edilmesiyle de bir ilgisinin olduğu açık. Ancak güzel şiir okumak da gönlü yorgun günümüz insanının hakkıdır, diyeceğim. Güzel söz, güzel şiir, güzel yazı bugünün insanın bence en çok aradığı şeyler arasındadır. İşte böyle bir ruh hâli içinde olanlara Servet Yüksel gibi şairlerin nefis ve gönülden beslenen manzumelerini tavsiye edebiliriz. Böyle şiirler çeşitli mahfillerde okunmalı ve okutulmalıdır.

Onun “Yedi Dağın Çiçeği” başlıklı şu şiirinden birkaç beyit okuyalım beraber:

Bütün yolları tuttum, kendimi arıyorum

Mekânı adımladım, zamanı tarıyorum

İçimdeki canavar vesvese pazarlıyor

Ben yine dolu dizgin o dosta varıyorum

Yedi dağın çiçeği derman olmadı bana

Annemin duasını yarama sarıyorum[4]

İnsan bu memleketin özünden, gönlünden, kaynağından yükselen değerlere hasret kalakalıyor. Kendi yurdumuzda kendi kıymetlerimize hasret olduğumuz bir devir yaşıyoruz. Hızlı ve kontrolsüz değişimler, Batı dünyasının kültürümüz üzerinde yoğun baskısı, teknolojinin hızlı evrimi, baş döndüren değişimler değerler dünyamızı alt üst etti. Bilgi ortalığa saçıldı. Neyin kıymetli olduğunun pek öneminin olmadığı dünyada elbette gerçek değerler sahipsiz ve öksüz kalır. Servet Yüksel, bu zamanın önemli bir şairi olarak unutulmaması gereken değerlerimizi bize hatırlatmaktadır.

Aşk gibi, sevgi ve muhabbet gibi dillerden düşmediği hâlde derinliğini ne yazık ki kaybettiğimiz onca güzelim kelime Yüksel’in şiirlerinde çarpıcı bir şekilde karşımıza çıkar. Şairin şu şiiri ne demek istediğimizi yeterince anlatır sanırım:

Gözlerin gördüğün rüyayı yakar,

Gamzeler gül açmış, dudaklar ateş..

Bir damla gözyaşın deryayı yakar,

İçimde çağlayan ırmaklar ateş….

Saçından kıvılcım almış geceler,

Dilime kor gibi düştü heceler,

Yüzünü benden mi saklar peçeler,?

Gökler de tutuşmuş, şafaklar ateş..

Adını duyanda çöller kavrulur,

Alevine değen rüzgar savrulur,

Hasretine sıla-gurbet vurulur,

Yakın olmak bin ah, uzaklar ateş…

Bu nasıl yangın ki, damarda akan ?

Örs-çekiç arası naçar bırakan,

Bakışların şimşek gönlümde çakan,

Her zerremi dağlar, kucaklar ateş..

Bir yanım pürneşe, bir yanım efkar,

Aşkın gülzarında seyrana çıkar,

Yürüyorum sana doğru yağmur, kar..

Bu şehr-i İstanbul, sokaklar ateş…[5]

Servet Yüksel, Eylül 2021’de vefat etti. Fakat gök kubbeye hoş sedasını bırakıp da gitti. Bugün onun doğup büyüdüğü topraklarda bile yeterince tanındığını söylemek çok zor. Fakat şiirleriyle Bolu’nun güzelliklerini, insanın varoluş meselesinden gelen kırgınlıklarını, yorgunluklarını dile getiren şair, elbette şiiri seven, şairden anlayan gönüllerde daima yaşayacaktır.

[1] Servet Yüksel, Gel Ey Aşk –Şiirler-, Şiir Dünyası Kitapları, 2008, s. 58

[2] Servet Yüksel, Gel Ey Aşk –Şiirler-, Şiir Dünyası Kitapları, 2008, s. 52.

[3] Servet Yüksel, Gel Ey Aşk –Şiirler-, Şiir Dünyası Kitapları, 2008, s. 61.

[4] Servet Yüksel, Gel Ey Aşk –Şiirler-, Şiir Dünyası Kitapları, 2008, s. 18.

[5] Servet Yüksel, Gül Olsun Şiirler, Yüzakı Yayıncılık, İstanbul 2017, s. 19.

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen