Son Dönemin Siyâsî Hasar Tespiti

Son dönemde yaşanan olaylar ve politik gelişmeler; “Bu Ülke”nin düşünce, inanç, ideâlizm ve aksiyon dünyasındaki siyasî hasar tespitini yapmak, -herkes için olduğu gibi- artık bizler için de şartın ötesinde bir mecbûriyet olmuştur.

Bu konuda -istisnalar olmakla birlikte- evvel emirde şunları ifâde etmemiz gerekir ki;

“Milliyetçiler” ideâlist kimliklerini ve “Dîn ü devlet mülk ü millet” konusundaki duruşlarını, “ulusalcılar” devlet hassâsiyetlerini ve vatan bütünlüğü endişelerini, “sosyalistler” sol ideolojilerini ve anti kapitalist düşüncelerini, “siyasal İslâmcılar” dünyevî düzene muhalefetlerini ve helâl haram ölçülerini büyük oranda kaybettiler…

Yoklukta, muhalefette ve her türlü zorlukta ideâllerini, duruşlarını ve aksiyonlarını öne alarak yola çıkanların büyük çoğunluğu; tam bağımsızlık, vatanın bölünmez bütünlüğü, Türk milleti ve Türk Bayrağı anlayışında hayrete şâyân değişimler yaşadılar…

Zenginleştikçe mefkûrelerini ve istikametletini kaybettiler; “vehn” (dünyayı çok sevme ve ölümden korkma) hastalığına yakalandılar, güce eriştikçe ve iktidar nîmetleriyle hemhâl oldukça “güç zehirlemesi”yle birlikte sekülerleştiler…

Geçmişte hançerlerini yırtarcasına söyledikleri “Bin cihana değişmem…” dizelerinin devamını unuttular, değer yargılarını, ideâllerini ve turkuaz hayâllerini zâyi ettiler ve üzülerek ifâde etmemiz gerekirse yola çıktıkları ve sayısız çileler çektikleri kutsî ideâllerinden uzaklaştılar ve yoldan çıktılar…

Bu insanların kâhir ekseriyeti kendi inançlarına ters istikamette yol almaya başladılar, millî düşünceleri değil, şahsî ve parti çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ettiler; ya makyevelist, ya terör hâmîsi, ya bölücü işbirlikçisi, ya kapitalist ya da dünyaperest oldular…

Ne yazık ki dünkü söylenenler unutulurken yeni “umut” incilerinin ortaya saçılmasına, “barış meleği” (!) bebek katili ve eli kanlı yandaşlarına “teşekkür” cümlelerinin özenle seçilmesine, bölücülere yaranmak adına yapılan güzellemelerle vicdanların körelmesine, devlet-millet hassâsiyeti azalırken ihâlelerdeki payların artmasına, siyâset kulvarındaki millî anlayış ve dürüstlük ilkelerinin gitgide anlamını yitirmesine;

Akıl, irâde ve şuur noktasındaki zâfiyet çoğalırken “en âşikár yanlışlıklarda bile siyasal hikmet arama” îz’ansızlığı ile sorgusuz suâlsiz teslimiyet neticesi at izinin it izine karışmasına;

Din adına söylenen yalanların müşterisi bol olurken, Hakîkat çınarının altında toplananların gün geçtikçe daha da yalnızlaşmasına;

Türk milletine dayatılan yeni “çözülme sürecine” akla ziyan “yerli ve millî çözümler” (?) üretenlere verilen desteğin zirve yapmasına;

Her türlü emperyalist sömürü ve siyonist zulümler karşısında penbesinden kızılına bilcümle ulusalcı-Kemâlist ve “Marksist düşünce” mensuplarının her zamanki işbirliğiyle sessiz kalmasına ya da mahallî idârelerden nemalanmasına;

Yaşanan politik gündemin; kimin milliyetçi, kimin halkçı, kimin ulusalcı, kimin masalcı, kimin mücâhit, kimin mütâhit, kimin her şeye müsait olduğu konusunda akılların karışmasına,

“Dindar nesiller”in hevâ ve heveslerine îtinâ ile İslâmî fetvâlar (!?) ve modern dînî kılıflar bulmasına;

Bütün bu siyasal grupların dünkü dâvâ şuurlarına, mücâdele azimlerine ve ideâlist şahsiyetletine gölge düşüren çeşit çeşit soslara boyanarak renkten renge girmelerine ne yazık ki şâhit oluyoruz.

Îzâhı olmayan işlere teşne olan bu siyâsî atraksiyonların en ironik mîzahlara konu teşkil ettiğini de üzülerek ve esef ederek görüyoruz.

Bütün bu gelişmeler kadim ülkücüler adına îzahtan vâreste olduğu için geri kalanını da “Üç Noktanın Söylediği”ne havâle ediyorum…

Dr. Mehmet GÜNEŞ

Yazar
Mehmet GÜNEŞ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen