Sultan Abdülhamid’e Arzlar (Ma’rûzât)

Tam boy görmek için tıklayın.

Yazar: Ahmet Cevdet Paşa

Yayına Hazırlayan: Yusuf Halaçoğlu

ISBN: 9789944118958

Yayınevi: Babıali Kültür Yayıncılığı

Basım Yılı: 2010

Sayfa Sayısı: 292

Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen

Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından biri olan Tanzimat’ın ilanından itibaren 170 yılı geride bırakmamıza rağmen hala aynı tartışmaların içindeyiz.

Günümüz Türkiyesi’nin sosyo-ekonomik ve siyasi yapısını sağlıklı tahlil edebilmemiz için 1839’la başlayan ve o dönem itibariyle bir açılım olan süreci çok iyi anlamamız gerekmektedir. Bu kitap döneminin en önemli devlet ve siyaset adamı olan ve gelişmelerin içerisinde yer almış Ahmed Cevdet Paşa’nın gözlemlerine dayanıyor.

Batılılaşma serüveninin ve oluşan muhalefetin içyüzünün, siyasi çekişmeler ile Türkiye’de darbe ve cunta geleneğinin kurumsallaşmasının ayrıntılarının yer aldığı kitap Yusuf Halaçoğlu’nun sürükleyici sadeleştirmesiyle okuyucuyla buluşuyor.

Ahmed Cevdet Paşa’nın, II. Abdülhamid’in emriyle kaleme aldığı bu eser, aynı zamanda son asır Türk Tarihi’nin önemli kaynaklarından biri olma özelliğini de taşımaktadır.
1839-1876 yıllan arasındaki tarihî ve siyâsî hâdiselerin hulâsasının yazılmasını isteyen II. Abdülhamid’e sunulması dolayısıyla Sultan Abdülhamid’e Arzlar “Ma’rûzât” ismini alan eser cüzdanlar halinde bulunmaktadır. Tamamı beş cüzdandan oluşan “Ma’rûzât” Yıldız evrakı arasında ele geçmiştir fakat birinci cüzdan kaybolmuştur. Bir zamanlar kaybolduğu sanılan, hiç yayınlanmayan ve Ahmed Cevdet Paşa’nın asıl yazmak istediği devir olan beşinci cüzdan ise bu elinizdeki kitapta yer almaktadır.
Sultan Abdülhamid’e Arzlar, yakın tarihimize önemli ölçüde ışık tutacak bir eserdir.(Kitap tanıtım yazısı))

****

Ahmed Cevdet Paşa Osmanlı Devleti’nin son devrinde yaşamış ilmiye sınıfından yetişerek vezirliğe kadar yükselmiş ve önemli görevlerde bulunmuş  devlet adamlarından biridir. Biz onu, on iki ciltlik  Târih-i Cevdet’iyle ve on beş ciltlik Mecelle külliyatıyla  tanıyoruz. Ahmed Cevdet Paşa’nın Mâ’rûzât kitabı Sultan II.Abdülhamid’e  sunduğu raporlardan oluşuyor. Aslı  5 defter olan bu raporların 1.defteri kayıp olduğundan  kitap 2, 3, 4 ve 5.defterlerden oluşuyor. Ancak bir  bütünlük  içinde değerlendirildiğinde bu cildin eksikliği bir ölçüde telafi edilebiliyor.

Cevdet Paşa’nın Ma’rûzât’ı   1839-1876 yılarındaki olayları bir tarihçi gözüyle yorumunu da katarak anlatır. Abdülmecit, Abdülaziz ,Abdülhamit saltanat yıllarını kapsayan bu devre Osmanlı  Devletinin en sancılı yıllarıdır: Tanzimat’la başlayan yeniden yapılanma çalışmaları, Rumeli’de başlayan isyanlar, israf ve savaş masrafları sebebiyle hazinenin borçlanması, devlet adamlarının çekişmesi ve ihanetleri hep bu döneme rastlar. Bu vakaları tarihçimiz sebepleri ile yazar. Tabii Ahmet Cevdet Paşa da bu olayları bizzat görmüş ve yaşamıştır. İçinde bulunduğu olayları bir günlük gibi yer ve zaman vererek ayrıntılı olarak anlatır.

Sade bir dille yazılan Ma’zûrât’ın birinci cüzdanı (defter)  Tanzimat’tan Abdülmecid’in saltanatının sonlarına kadar, ikinci cüzdan Abdülaziz’in saltanatının ilk devirlerine kadar , üçüncü cüzdan Abdülaziz’in Mısır seyahatinden ve Fırka-i Islâhiyye’in İskenderun’a çıkışına kadar, dördüncü cüzdan İskenderun’a çıkıştan  Gâvurdağı, Adana, Kozan’ın  düzene sokulması ve iskanlarına kadar, beşinci cüzdan ise Halep zaptiyesinin kurulmasından  Abdülhamid’in  saltanatının ilk yıllarına kadar gelmektedir. .

 Kitapta Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde  saray çevrelerindeki olayları ele alınıyor israf anlatılıyor. Devletin son dönemlerinde nasıl bir politik durumda bulunulduğu  gözler önüne seriliyor: Paşalar, vezirlerin kimisinin büyük devletlerin adamı olması, aralarındaki çekişmeler, alınan rüşvetler, sadarette  sık sık yapılan aziller,  Abdülaziz’in hal’ edilmesi için oluşturulan cunta gibi. Özellikle yakın tarihimizin acıklı olaylarından biri olan bu azil olayı günlük olarak tüm ayrıntıları ile anlatılıyor.

Ahmet Cevdet Paşa olaylar ve gelişmelerin yanında  kişiler hakkında karakter tahlilini, politik ve mali durumun değerlendirilmesini yapar, problemlerin kökenine kadar gider, çözüm önerilerinde bulunur.  Bulunduğu yerlerin insanlarını, tabiatını, gelenek ve göreneklerini bir seyyah gibi anlatır.  Sohbet şeklinde yazılan mektuplarda  beyitler , hikmetler ve küçük hikayeler de vardır.

 “Cevdet Paşa’nın verdiği bilgiler Osmanlı  Devletin’in neden çöktüğünün anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Bu sebeple Sultan Hamid’e Arzlar, Ma’rûzât, yakın geçmişteki olaylardan ders çıkararak geleceğimizi daha aydınlık hale getirmek için mutlaka okunması gereken bir eserdir.

****

 

 

Kitaptan

Sultan hanımları ise mutlaka ve tamamiyle vekil hanımlarından üstün olmak üzere hesapsız ölçüde masraf etmeye başlayıp, artık maaşları idare etmez olduğundan borç batağı içine düştüler. Önceleri haremde herşeyden uzak âdeta saklı bir halde oturan Kadın Efendiler de zamana uyarak arabalarla gezmeye başladılar ve tabii olarak şehirdeki emsallerinden daha üstün düzeyde görünmek için israf ve safahata daldılar. Bunun sonucu olarak onlar da borçlandılar ve alışverişlerine aracı olan kahveci ve Baltacılar pek acayip surette yolsuzluklara giriştiler. Mesela bir tüccardan yüzbin kuruşluk mal alırlar ise ellibin kuruş da nakit alıp, ikiyüz elli bine senet verirlerdi. Bu bakımdan Sarayın üç sene içerisinde üç milyon kese akça borcu ortaya çıktı. Bu da yeterli gelmeyerek sultanların ve kadın efendilerin kıymetli takıları Beyoğlu sarraflarının elinde rehin kaldı. Velhasıl Mısır’dan gelenler, İstanbul ahalisinin ahlâkını bozmuş, devlet ve millete büyük zarar vermiştir.

Abbas Paşa’nın valiliği döneminde Mısır’dan İstanbul’a pek çok paşalar, beyler ve hanımlar geldiler. Yüksek fiattan konaklar ve yalılar aldılar. Alafıranga ev eşyaları ile evlerini döşediler. Bol bol para harcadılar, israfta bulundular. Safahat kapısını açtılar. Vekiller ve İstanbul eşrafı, bu Mısır döküntüleriyle yarışmaya ve vekil hanımları da Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’nın kızı Zeynep Hanım’ı taklit ederek israf ve safahata karıştılar. Buna bağlı olarak Ali Paşa’nın hanesinin masrafı aylık üç-dört bin altına ulaştı ve bıyığı yeni terlemiş normal bir delikanlının masrafı, efendiden bir kimsenin evini iyi bir düzeyde idare edebilecek nitelikteydi. Bu nedenle sadrazamlık maaşı yetmez oldu.

Sultan Abdülmecid Han hazretleri hep borç almaktan çekinir ve malî dengeye dikkat ederdi. Lakin o da bu akıntının önünde sürüklenip gitmeye mecbur olmuştur. 20 Haziran 1855 günü Padişahın maiyyeti ile ilgili bir törende, vekillere hitaben yaptığı konuşmada: “Borç almamak için çok çalıştım. Lâkin durum bizi borç almaya mecbur etti. Bunun ödenmesi gelirin artmasıyla olur. Gelirin artması ise memleketin imarı, yani her devlette olduğu gibi işletmeler kurarak, demiryolları yaparak olur. Artık işletmelere de izin vermeliyiz. Garlar da yapmalı; fakat gelir arttı diye masrafları da arttırmamalı. Yoksa bir fayda sağlamaz. Yine batak yoludur. Beşiktaş Sarayı da pek külfetli ve gösterişli oldu, daha sade olabilirdi” dediğinde, Fethi Paşa ve Kaptanı Derya Halil Paşa: “Efendimize göre bu bir şey değil” demeleri üzerine: “Yok yok. Fazla olduğuna benim kalbim şahadet etti” cevabını verdi. Doğrusu bu yolda pek çok gayret ve himmet etti. Lâkin devrin zorlamalarına karşı durulamamıştır.

Yazar
Kirmızılar Kitap

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen