Dr. Salih Cenap BAYDAR
Süpermen çizgi romanları ve filmleri her zaman ilgi çekmiş, her zaman iş yapmıştır.
Yönetmenliğini James Gunn’ın yaptığı son Süpermen filmi de bir istisna olmadığını gösterdi. Film vizyona girmesinin üzerinden 15 gün geçmeden 400 milyon doları aşan bir hasılat elde etti.
Fakat bu son Süpermen filmi, bazı istisnai sürprizler içeriyor.
Önce, Süpermen hakkında biraz arka plan bilgisi verelim.
Süpermen karakteri, Jerry Siegel (yazar) ve Joe Shuster (çizer) tarafından yaratıldı.
İkisi de 1930’ların başında Amerika’ya göç etmiş Yahudi göçmen ailelerin çocuklarıydı.
Yarattıkları Süpermen karakteri, yok olan uzak bir gezegenden ABD’ye gelmiş, Amerikan toplumuna uyum sağlamaya çalışan bir yabancıydı!
Tıpkı kendileri gibi…
Süpermen’in geldiği gezegen olan Kripton’daki adını ‘Kal-El’ olarak belirlemişlerdi. Bu isim fonetik olarak İbranice’ye benziyordu.
İbranice’de ‘El’ Tanrı anlamına gelir. ‘Kal-El’ ifadesi, “Tanrı’nın sesi” ya da “Tanrı’nın ışığı” gibi yorumlanabilir.
Süpermen’in ölmemesi için daha bebekken bir kapsüle konulup yok olan bir dünyadan (Kripton) kaçırılması, Hz. Musa’nın hikâyesini andırıyordu. Hz. Musa da bebekken bir sepete konularak Nil Nehri’ne bırakılmıştı.
Süpermen neredeyse ilahi güçlere sahip biri olduğu halde Clark Kent diye sıradan, çekingen, pısırık, silik bir gazeteci rolü oynuyordu. Bu çifte kimlik, birçok Yahudi-Amerikalının toplumda kabul görmek için “görünmez” olma çabasını simgeliyordu.
Yani Süpermen, çizgi romanda açık açık söylenmese de bir çok yönüyle “Yahudi” bir karakterdi.
İşte bu son filmi şaşırtıcı kılan, Süpermen karakteri üzerinden İsrail’in Gazze’de giriştiği katliamlara, zulümlere, ABD’nin İsrail saldırganlığına desteğine ve genel olarak Siyonizm’e yönelik alegorik eleştiriler içeriyor olması.
Filmin, büyük bir Hollywood yapımına göre mümkün olan en açık Siyonizm karşıtı duruşlardan birine sahip olduğu söylenebilir.
Tabiatıyla, vizyona girdiğinden beri Siyonist çevrelerin yaylım ateşi altında.
İsrail’in zulmünü destekleyen Yahudiler büyük bir ihanete uğradıklarını söylüyorlar.
Yahudiler tarafından yaratılan, Yahudiler tarafından filme çekilen, Yahudi bir aktör olan David Corenswet’in canlandırdığı bir karakterin böyle dünya çapında ilgi gören bir filmde, ‘düşmanlarıyla’ bir olup kendilerini mahkum etmesi, karşısında infiale kapılmış görünüyorlar.
Süpermen’in, bir takım kendini bilmez solcu Yahudiler tarafından Yahudi yaratıcılarının mirasına saygısızlık edecek şekilde kullanıldığını ileri sürüyorlar.
Filmdeki sembolizm gayet açık: ABD destekli, güçlü ve teknolojik olarak gelişmiş Boravia adlı bir ülke, çöldeki komşusu yoksul Jarhanpur’u işgal ediyor.
Boravia kuşku götürmez şekilde İsrail’i simgeliyor.
Boravia, (tıpkı İsrail gibi) ABD’den büyük silah desteği alıyor ve işgal ettiği sınır komşusundaki fakir, silahsız ve çaresiz sivilleri acımasızca katlediyor.
Vasil Ghurkos
Boravia’nın lideri Vasil Ghurkos fiziksel olarak David Ben Gurion ya da Netenyahu’ya benzeyen, acımasız, soykırımcı bir psikopat bir tip. Doğu Avrupa’dan göç etmiş bir Siyonist gibi görünüyor.
Esmer tenli, çıplak ayaklı çocukların ve başörtülü kadınların yaşadığı çorak topraklar olarak tasavvur edilen Jarhanpur’un da Filistin olduğu aşikâr.
Adaletsizlikle savaşmayı ilke edinmiş olan Süpermen, biçare Jarhanpur halkının yardım çığlıklarına kayıtsız kalmıyor.
Savaşa bizzat müdahil olarak bu kanlı işgali önlüyor.
Hatta Süpermen, sevgilisi Lois Lane’e savaşı durdurduktan sonra Boravia’nın lideri Vasil Ghurkos’u çöle götürüp bir kaktüse yaslayarak ‘uyardığını’ söylüyor. Sevgilisi, yani ona işkence mi ettin diye sorunca, “yok işkence değil, zaten dikenler çok büyük değildi ama ona eğer bir daha Jahanpur’la uğraşırsa kişisel olarak bana hesap vereceğini söyledim” diyor.
Süpermen’in adaletsizliğe uğrayan Müslümanlara sempatisi bununla da sınırlı değil.
Filmde bir de Malik Ali diye esmer tenli, sakallı, iyi yürekli, Müslüman bir karakter var. Seyyar tezgahında falafel satan Malik Ali, taksi altında kalacak bir kadını kurtardığını görüp Süpermen’e yemek ikram etmiş, sonra arkadaş olmuşlar.
Filmde garip şekilde bol bol dayak yiyen Süpermen bir bölümde aldığı darbelerin etkisiyle yere düşünce onu tutup düştüğü yerden kaldırmaya Müslüman dostu Malik Ali koşuyor.
Filmin öne çıkan diğer bir kötü karakteri, Siyonist lobinin en büyük destekçisi zengin tekno-lord Lex Luthor.
Lex Luthor (Nicholas Hoult)
Nicholas Hoult tarafından canlandırılan Luthor’un bu versiyonu, Musk, Bezos ya da Zuckerberg gibi milyarderleri çağrıştırıyor.
Lex Luthor Süpermen’in karşısına sadece garip teknolojik silahlarla çıkmıyor aynı zamanda onu karalamak, halkın gözünden düşürmek için algı manipülasyonları da yürütüyor.
Luthor’un sosyal medyada sürekli nefret pompalayan ve dezenformasyon yapan yapay zeka botlarını ve trollerini klavye başında zıplayıp duran binlerce öfkeli maymun olarak görüyoruz.
Filmde aslında çok da üzeri kapalı olmayan bir mesaj veriliyor: Evet Süpermen bir Yahudi. Ama Siyonizm’i reddeden, şiddetle kınayan hatta onunla savaşmaya, ‘insan olmaya’ karar veren bir Yahudi! Tıpkı Noam Chomsky, Bernie Sanders ya da Naomi Klein gibi!..
Bunu nereden çıkardım?
Filmde Süpermen’in biyolojik anne-babasının onu gönderdikleri kapsüle büyüyünce dinlesin diye yerleştirdikleri bir görüntülü mesaj var. Süpermen’e istikamet tayin eden bir mesaj:
Hey, Kal-El.
Seni cennetten daha çok seviyoruz, oğlumuz. Seni topraklardan, sonsuza kadar yok olan vatanımızdan bile daha çok seviyoruz. Ama kalbimizi bir umut canlandırıyor ve o umut sensin, Kal-El. Evreni, en çok iyilik yapabileceğin ve Krypton’un gerçeğini yaşayabileceğin bir yuva bulmak için taradık ve Dünya’yı bulduk.
Fakat bu mesajın yolda bozulduğu için oynatılamayan, Süpermen’in de hiç işitmemiş olduğu eksik bir kısmı var. Lex Luthor o kısmı bulup deşifre ettiriyor. Mesajın geri kalanının Süpermen’i itibarsızlaştıracağını anlayınca tüm dünyaya yayınlıyor. Süpermen’i gözden düşürecek sözler şunlar:
Dünyadaki insanlar basitler. Kafaları oldukça karışık. Zihin, ruh ve beden olarak zayıflar. Krypton’un son oğlu olarak gezegenin efendisi ol. Sana hizmet edemeyen veya etmek istemeyen herkesi ortadan kaldır, Kal-El. Mümkün olduğunca çok eş al, böylece genlerin, Krypton’un gücü ve mirası bu yeni sınırda yaşayacaktır. Ve bizi gururlandır, sevgili oğlumuz, merhametsizce hüküm sür.
İşte filmin mesajı tam bu noktaya yoğunlaşıyor.
Biyolojik anne-babasının (atalarının) uzak bir geçmişten günümüze ulaşan canice talimatları ile kendisini ilgi ve merhametle büyüten dünyadaki üvey anne-babasının adalet, empati ve iyilik telkinleri arasında kalan Süpermen, sırf atalarından kalan bir kayıtta öyle söylenmiş diye canavar olmayı reddediyor.
Garip şekilde Süpermen’i filmin başından itibaren fena şekilde döven, ağzını burnunu kan içinde bırakan maskeli karakterin de Süpermen’in DNA’sından yaratılmış bir klon olduğu ortaya çıkması da bu çatışmanın altını çiziyor:
Atalarının yolundaki Siyonist Yahudileri temsil eden, Süpermen gibi güçlü olan ama Süpermen kadar akıllı olmayan ‘klonu’ (ya da kardeşi) dünyayı kan gölüne çevirmek isterken, atalarının mirasını reddeden ‘Süpermen’ onun karşısına dikiliyor, onunla savaşıyor ve onu öldürüyor.
“Brain beats brawl!” (Beyin, kaba kuvvetten üstündür) sözünü benimseyen Süpermen, yaptığına ‘insan olmayı seçmek’ diyor.
Filmin sonlarına doğru, Süpermen’in başka süper kahraman dostlarıyla Boravia’nın (İsrail’in) tanklarını uçaklarını paramparça edip Jarhanpur’u (Filistin’i) kurtardığı bir sahne var ki seyrederken ‘ah keşke’ demekten kendimizi alamıyoruz.
Neticede, bu film sadece vurdulu kırdılı bir süper kahraman hikâyesi değil; köken, kimlik, ahlak ve tarih üzerine çarpıcı bir yüzleşme. Yahudi bir karakterin, hakikat ve adaletten yana olmayı seçmesi, Siyonizm’in şiddet politikalarını reddederek insanlıktan yana tavır alması, bu yolda gerekirse diğer Yahudilerle savaşacağını ilan etmesi, bugünün kirli politik ortamında devrim niteliğinde bir duruş.
Filmin verdiği en net mesaj şu: Kim olduğun değil, ne yapmayı seçtiğin ve neyi savunduğun önemli. Süpermen artık sadece bir süper kahraman değil; geçmişin gölgesine hapsolmayı reddeden, vicdanlı bir karakterin isyanının simgesi. Ve belki de bu yüzden, artık sadece bir Amerikan ya da Yahudi miti olmanın ötesine geçip hepimizin kahramanı olmaya terfi edebilir.
——————————————
Kaynak:
https://fikircografyasi.com/makale/super-adam-super-siyonistlere-karsi