Kına Yakmak

Aşağıdaki pasaj http://www.meleklermekani.com/threads/turk-orf-ve-adetlerine-gore-kina-gecesi.30691/ sayfasından alınmıştır.

Türk – İslam Geleneğinde; hem sağlık, hem güzellik, hem de törensel açıdan özel bir yeri olan ve Dede Korkut hikayelerinde de sözü edilen kına, Türk inanç sistemine adanmış olmanın da işaretidir. Bunun içindir ki; “Vatana Kurban Olsun” diye asker adayına, “Allah’a Kurban Olsun” diye kurbanlık koçlara, “Eşine Kurban Olsun” diye geline kına yakılır. Kınasız gelinin cennete gitmeyeceğine inanılır. Anadolu’nun her tarafında yaygın olan kına yakma geleneği, Anadolu dışındaki Türklerden; başta Kıbrıs Türkleri olmak üzere, Bulgaristan Türkleri, Gagauz Türkleri ve Karay Türkleri ile Azerbaycan Türkleri’nde vardır.

Kına Gecesi, düğünlerde gelin kıza kına yakıldığı zaman yapılan eğlencedir. Kadınlara mahsus olan ve gelinin ailesi tarafından tertip edilen bu eğlence, asr-ı saadete (Peygamber efendimizin zamanı) kadar uzanan en eski İslam adetlerinden biridir. Bu yüzden yurdumuzun her tarafında umumiyetle çarşambayı perşembeye bağlayan gece yapılır. Şehir, kasaba ve köylerimizde yapılan kınagecesinde uyulan adet ve gelenekler esasta aynıdır. Ancak bazı yörelerimizde az çok farklılıklar göze çarpar. 

Bu kadim gelenek özellikle Anadolu da genç kızların hepsine evlenmeden birkaç gün önce düzenlenir. Kına geceleri hüznün yoğun olarak yaşandığı bir gündür. Geleneksel yapının yoğun yaşadığı bölgelerde hala eski önemini korumaktadır. Ancak büyük, kentlerde ise artık yapılmamakta veya sadece eğlenceden ibaret birgün olma niteliği taşımaktadır. Daha önceleri kızın evden ayrılışı, son vedalaşması biçimindeyken, günümüzde eğlenceye dönük, nikahla evleniliyorsa düğünün yerini alan bir eğlence durumuna geçti.

Ancak gelin adaylarımızı da düşünerek geleneksel kına gecesini sizlere en ince ayrıntısına kadar anlatacağız. 

Geleneksel kına gecesi düğünden bir gün önce kız evinde yapılır. Çok yakın akrabalar ve genç kızlar kına gecesine katılır. Kınanın yakılacağı gün kız evine bayrak asılır. Bayrağın asılması düğünün başladığı anlamına gelir. Geline yakılacak kına oğlan evi tarafından alınır. Çoğu zaman kız evine gece öncesinde çerezlerle birlikte gönderilir. Kimi zaman da giderken götürülür. Özenle hazırlanan kına tepsisinde çerezler, tatlılar, kına çöreği veya kına helvası bulunur. Oğlan evinden gelenler kız evinde karşılanarak ağırlanır. 

Gelin önce şık bir elbise giyer ancak kınanın yakılmasından önce üzerini değiştirerek “Bindallı” denilen kadifeden yere kadar uzanan kaftan türü bir giysi giyer. Gelinin başına kırmızı bir örtü örtülür. Gümüş veya bakır tas içerisinde “Başı bütün” diye adlandırılan analı babalı, başından ayrılık geçmemiş bir kadın tarafından kına karılır. Kınanın içine bozuk para konur. Bu hem bereket dileği, hem de kına yakan kişiye baht açıklığı sağlamak amacına yöneliktir. Kına yakılmadan önce gelin ve damadın oturması için salonun ortasına birer sandalye konur.

Erkek tarafının getirdiği kına, etrafı mumlarla süslü bir tepsi içine hazırlanır. Genç kızların ellerine birer mum verilir. Önce elinde kına tepsisiyle genç bir hanım arkasından gelin onun arkasından da ellerinde mumlar olan genç kızlar türkü söyleyerek boş sandalyelerin etrafında dönerler. Daha sonra gelin ve damat sandalyeye oturur.

Konulan kınaların yüksük, kedi pençesi, sıvama, kuşgözü gibi çeşitli ad ve çeşitleri vardır. Kınanın gelin kıza umumiyetle evli bir hanım tarafından yakılması adettir. Kına, geline yakıldıktan sonra, her kadın gücü nisbetinde kına tepsisine hediye para koyar. Toplanan bu para gelin kıza harcanır.

Bu arada baş övme, gelin okşama, yakım denilen içli kına türküleri söylenir. Amaç gelini ağlatmaktır. Kına gecesinde gelin kız mutlaka ağlar. Eğer ağlamazsa “Kocada gönlü var” şeklinde yorumlanır ve ayıplanır. Gelinin eline kına yakılırken “Gelin elini açmıyor…” denir ve bunun üzerine erkek tarafı gelinin avucuna küçük bir altın koyar. Avucunu açan gelinin avuçlarına kına yakılır, ellerine tülbent bağlanıp eldivenler geçirilir.

Erkeğe de aynı şekilde kına yakılıp eldiven geçirilir. Erkeğin ellerine bütün olarak kına koymak dinimize göre uygun değildir.

Kına yakan kişinin bir hata yapmaması gerekir. Kınanın yanlış yakılması o kişinin cezalandırılmasını gerektirir. Ceza olarak bir hayvan kesmek zorundadır. Kına yakıldıktan sonra gelinin başındaki kırmızı örtü açılır ve kına misafirlere dağıtılır. Dağıtım sırasında para kime çıkarsa darısının ona olacağına inanılır. Özellikle genç kızlar unutmayın! Gelinin evlenmemiş bekar bir arkadaşı kimseye çaktırmadan kırmızı kına örtüsünü gelinin başından çalarsa onun da kısa sürede evleneceğine inanılır. Tüm bunlardan sonra türküler söylenmeye oyunlar oynanmaya devam edilir böylece gece sona erer.

Sabah kızlar erkenden kalkarak gelinin elindeki kınayı yıkarlar. Elinin ortasına konmuş olan para da fakir bir çocuğa verilir veya güveye götürülüp bahşiş alınır. Güvey bu parayı cüzdanında taşır.  

Kına gecesi türküleri:

https://www.youtube.com/watch?v=MUDh9l_BPqI

https://www.youtube.com/watch?v=x0GT-DFu6rQ

 Kına gecesinde söylenen türküler ve oyun havaları:

https://www.youtube.com/watch?v=lbC-qyy9bs8

 

Aşağıdaki bilgiler sayın Doç.Dr. Mehmet Yardımcı’nın http://turkoloji.cu.edu.tr/HALK%20EDEBIYATI/mehmet_yardimci_geleneksel_kultur_asiklar_kina.pdf sayfasından alınmıştır.

GELENEKSEL KÜLTÜRÜMÜZDE VE ÂŞIKLARIN DİLİNDE KINA

Malinowski”ye göre, bir toplumu öteki toplumlardan ayıran o toplumun kendine özgü kültürüdür. Bir kültürü özgün kılan, o kültürü oluşturan öğelerin kültür bütünü içindeki yerleri ve öteki öğelerle olan ilişkileridir. Her kültür kendi içinde uyum sağlayıp bir bütünlük oluşturur. Kültür birliğinden hareket eden Malinowski, kültürü toplumsal bütünleşmenin temeli olarak görür. Her toplumu kaynaştıran, bir arada tutan, tasada ve kıvançta ortak eylemler sergileten çeşitli değerler bulunmaktadır. Bu değerler içinde en önde gelenleriyse gelenek ve göreneklerdir.

Türk halkının gelenek ve görenekleri arasında önemle korunanlardan biri kına yakma geleneğidir. Kına, Arapça hına sözünün dilimize kına olarak geçmiş biçimidir. Kına, iki çeneklilerden kına ağacı denilen bir bitkinin kurutulmuş yapraklarının tozudur. En çok Afrika, Mısır, İran ve Hindistan’da yetişir. Yurdumuzda da İçel, Adana, Antalya yöresinde yetiştirilmektedir. Kına yakma adetinin İbrahim Peygamber’in oğlu İsmail’i kurban ederken bir kınalı koçun gelmesi, Allah tarafından İsmail’in yerine bu koçun kurban edilmesinin istenmesi nedeniyle adak için kurban kesimi geleneği doğmuştur. İbrahim Peygamber’in oğlu İsmail’i kurban için süsleyip sürmelemesi gibi gelen koçun da süslenmiş, boyanmış olmasından dolayı kurbanlıkların süslenmesi ve kırmızı boya sürülmesi gelenek haline gelmiştir.

Türk halk kültüründe kına üç şey için yakılır. Bunlardan birisi Kesilecek kurbana kına yakmaktır. Allah yoluna kurban edildiği için.

İkincisi askere giden delikanlıya kına yakılır. Bazı yörelerde başa bazı yörelerde de ele yakılır. Bu uygulama gelenek ve göreneklerimizin yanında bir nevi vatana kurban olduğunu ifade etme amacı güder. Vatan hizmetinin başlangıcında askere giderken yakılan kına, askerin görevine daha candan sarılması gerektiğini, yeri geldiğinde vatan için kurban olacağını hatırlaması içindir. Halk arasında Kınalı Ali söylencesi çok yaygındır. Söylenceye göre askere giden Ali’nin kınalarını görünce komutan sorar bunlar ne diye? Ali de mektup yazıp annesine sorar, biraz da utanarak. Anneden mektupla cevap gelir: “ Oğlum Ali, yazmışsın ki ‘Kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma.’ Demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanına ve arkadaşlarına söyle, senle dalga geçmesinler. Bizde üç şeye kına yakılır: Bir; gelinlik kıza: Gitsin ailesine, çocuklarına kurban olsun diye. İki; Kurbanlık koça: Allah’a kurban olsun diye. Üç; Askere giden yiğitlerimize: Vatana kurban olsun diye. Gözlerinden öper, selam ederim. Allah’a emanet olun. Annen.”

Üçüncüsü de gelinlere kına yakılmasıdır. Geline kına yakılır, çünkü gelinin ailesi kızını gelenek ve göreneklerimize göre baba ocağından başka bir eve göndermekte, kocasına ve yeni evine kurban etmektedir. Kına aynı zamanda temizliğin, saflığın, iyi niyetin simgesi olduğundan geline kına yakma coşku ile kutlanır. Bu kutlama gününe kına gecesi denir. Kına gecesi, gelinin ve güveyinin gerdeğe girmeden önce yapılan büyük eğlencenin ve şenliğin adıdır. Bu gecenin en çarpıcı uygulaması ağıtlarla birlikte yakılan kınadır.

Kınanın bir tepsi içerisinde üzerinde yanan mumlarla taşınması, buna gelinin kız arkadaşlarının eşlik etmesi gelenektendir. Kına yakan kimsenin çoğunlukla başı bütün olarak tanımlanan evli, mutlu ve ilk çocuğu hayatta olan bir kimse olmasına özen gösterilir. Gelinin avcuna kına yakılırken kayın valide gelinin avucuna altın koyar. Oyunlar, türküler, mâniler, deyişler kına gecelerinin en önemli unsurlarıdır. Kına yakılırken söylenen mâniler, türküler, yakımlar kız ile anasında duygu çelişkilerini açığa çıkarmaktadır. Bir taraftan ağlanır, öte yandan eğlenilir. Zaten kına türküleri gelin ve anneyi ağlatmak için düzenlenmiş yakımlardır. Kına yakma deyimi de ağıt yakma gibi türkü yakma sözüne dayalı olarak oluşmuş bir söz kalıbıdır.

Kına geceleri genellikle gelinin yaşıtları tarafından yürütülen neşeli ve çok sesli bir gecedir. Türkiye’nin her tarafında birbirine yakın adlar verilen bu geceye kına gecesi, el kınası, gelini kınaya çekme, kına düğünü, kına basma, baş bağlama, gelin okşama vb. adlar verilse de genel adı kına gecesidir. Kına geline bakireliğin simgesi olduğu için, gelini güzelleştirdiği için, gelin olduğunun belli olması için, söz getirmeden gelin olduğu için ve geleneğe bağlı olduğu için yakılır. Kına gecesi, Anadolu’da hanım hanıma yapılan eğlence olup Sabaha kadar sürebilir. Aslında kız evinde gelin kınası, oğlan evinde de güvey kınası yakılırken günümüzde modern yaşamın getirdiği yeni olanaklar çerçevesinde kız ve oğlan evleri bir araya gelip ortaklaşa bir eğlence düzenleyerek kına gecesi geleneğini yerine getirmektedir.

Hemen her yörede uygulanan bu gece için yakılmış türkülere kına türküsü denir. Kına gecesi söylenen kına ağıtları tıpkı ölüm ağıtları gibi belli bir tören unsuru taşıyan ağıtlardır. Kına ağıtlarının tamamı anonimdir. Sadece kadınlar tarafından gelin kıza kına yakılırken genellikle sazsız, çalgısız söylenir. Bu türkülerin saz eşliğinde de icra edildiği bilinmekle beraber genellikle gecede bulunanlarca sazsız söylenir. Kına ağıtları hiçbir zaman para karşılığı okunmaz. Eğlenceye katılan kadınlar ve kızlar tarafından okunur. Ölüm ağıtlarında olduğu gibi para karşılığı ağıt okuyan ağıtçı kadınlar olmaz. Bu ağıtlar için kesinlikle para verilmez. Kına ağıtlarında her konu ele alınmakla birlikte ağırlıklı olarak işlenen konu ayrılık ve gurbettir.

 Bu türkülerin ilginç örnekleri:

Geline bak geline
Kına yakmış eline.
Gelin kurban olayım
Senin tatlı diline

Kırat gemini gever
Düğün halkı seni öğer
Kızım kınan kutlu olsun
Söyle dillerin tatlı olsun

Tarlaya soğan ekerler
Etrafına çit çekerler
Gelin olacak kızın
Eline kına yakarlar
Gelin kınan kutlu olsun

Atladı geçti eşiği
Sofrada kaldı kaşığı
Büyük evin yakışığı
Kızım kınan kutlu olsun

 Çattılar çatma taşını
Vurdular düğün aşını
Gelin kınan kutlu olsun
Evinde dirliğin tatlı olsun

Yağmur yağar urgan urgan
Kız üstünde telli yorgan
Güzel yataklarda çalkan
Bindiğin atlar etlensin

Gittiğin yollar otlansın
Gelin kınan kutlu olsun
Dirliğin düzenin tatlı olsun 

Kebapçıların şişi
Gelinin inci dişi
Kınanız mübarek ola
Hazırlayın bahşişi

Uykum geldi esnerim
Bülbülü kafeste beslerim
Kınanız mübarek ola
Bahşişimi isterim

Kınası karılır tasta
Oğlan evi pek havasta
Kız anası kara yasta
Gelin kınan kutlu olsun

Orda dirliğin tatlı olsun
Kaya dibi karıncalı
Yani çifte görümceli
Hem dayılı hem amcalı
Gelin kınan kutlu olsun

Orda dirliğin tatlı olsun
Atlayıp geçer eşiği
Sofrada kalır kaşığı
Gelin evlerin ışığı
Gelin kınan kutlu olsun
Orda dirliğin tatlı olsun

Tercihinizi ne yönde yaparsanız yapın mutlaka kına eğlencesini yaşamanızı öneriyorum. İsterseniz adetlere bağlı yöresel bir gece, isterseniz de daha modern parti havasında geçen bir kutlama olsun… Maksat hep birlikte eğlenmek, evdeki son gecenizi kutlamak ve mutlu birlikteliğinizi bir nevi kutsamak değil mi?

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen