Kültür ve Medeniyet

Nurtop1

Kültür ve Medeniyet
Nurettin Topçu
Dergâh Yayınları, 2014.

Bir asırdan beri memleketimizin başta gelen derdi medeniyet meselesidir. Geçmişte büyüklüğü dünyaca bilinen Türk milletinin medeni varlığa sahip olmadığını önce Batı’yı tanıyanlar ortaya attı. Tanzimatla başlayan Batı münasebetleri, birçok nesillerin gözünü kamaştırdı. Aydınlar, Batı’nın yükselişindeki sırrı aramaya koyuldular ve bu araştırmayı yaparken farkında olmadan kendi iç dünyalarını Batı’nın içinde buldular. Birbiri ardısıra birkaç nesil “Avrupa’ya benzemek için ne yapalım?”, “Garplılaşma nasıl olmalı?” diye uzun zaman sayıkladılar. O nesilleri Batı taklitçiliğine, hem de ruhları duymadan sürükleyen kuvvet, başlangıç noktasında bağlandıkları aşağılık duygusu olmuştur. Bu duygunun kendi içimize aktıtığı zehir, bizi küçülttükçe küçülttü. Böyle bir içten yıkılış faciasının karşısına dikilen muhafazakar zümre, Batı taklitçiliğini protesto ederken sade taassubunu kullandı. Onlar için mesele, sadece Batı’ya benzememek davasıydı. Milli varlığımız hakkında bir fikirleri yoktu. Inkılapçılar, örflerle kıyafet değiştirmede kurtuluşumuzun sırrını aramak gibi gülünç bir davaya kendilerini kaptırırlarken, muhafazakarlar; eski hayat şekillerine sımsıkı bağlanmadı felah ümidi buldular. Her iki tarafın gafil olduğu şey, kendi milli kültürümüzü yoğurmanın lüzumlu oluşudur. Hakikatte, bin yıllık tarihimiz içinde ortaya konmuş olan Anadolu müslüman Türk kültürünü, örfleri, folkloru, edebiyatı ve güzel sanatlarıyle, tasavvufu ve tarikatlarının felsefesiyle, İslami ahlakıyle bir potada yoğurmak, davanın esasını teşkil ediyordu.

Yukarıdaki açıklama http://www.neokur.com/kitap/30610/kultur-ve-medeniyet-butun-eserleri-9&inc_sort=takip sayfasından alınmıştır.

“Çünkü her taraf sislerle örtülüdür. Bize düşen Anadolu çocuğunu içine yuvarlandığı Batı hayranlığından kurtarıp yeni doğan güneşe teslim etmektir”. Görüldüğü gibi, bir asırdan beri ülkemizin başta gelen sorununun medeniyet sorunu olduğunu düşünen ve çözüm olarak Anadoluculuk adıyla kavramsallaştırdığı hareketin, bu özlenen medeniyeti gerçekleştireceğini söyleyen Topçu, bütün hayatı boyunca “Bin yıllık kültürünü, örfleri, folkloru, edebiyatı ve tarikatlarının felsefesiyle, İslam ahlakıyla bir potada yoğurmak” diye tanımladığı, “davasının esası”nı gerçekleştirmenin, yani “milli kültür”ü yeniden tesis etmenin mücadelesini yürütmüştür.”

Yukarıdaki pasaj sayın Muhittin Bilge (Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl:13, S:1, Nisan 2009)’den alınmıştır. Yazının bütününe  http://dokuman.tsadergisi.org/dergiler_pdf/2009/2009-Nisan/8.pdf’ den ulaşabilirsiniz.

 
Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen