Şâir ve Kültür Adamı Feyzi HALICI vefât etti

 

Şâir ve Kültür Adamı Feyzi HALICI vefât etti

Türk Şiirinin duayenlerinden Feyzi HALICI Bey, bir süredir tedavi görmekte olduğu hastanede 9 Ekim 2017 günü dünyevî hayâta gözlerini yumdu.

1924 yılında Konya’da doğan ve çocukluk çağlarından itibaren her biri birbirinden güzel çok sayıda şiir yazan, yanısıra yazdığı kitaplar ve antolojiler, düzenlediği kültürel ve bilimsel faâliyetler ile, 93 yıllık hayâtı boyunca durup-dinlenmeksizin Türk Kültürüne hizmet etmiş olan Feyzi HALICI’ nın ardından, Türk Kültür-Sanat camiasının önde gelen simalarından Yağmur TUNALI Bey, şunları yazdı;

 

 

 

Feyzi HALICI da gitti

Yağmur TUNALI

Şairdi, yazardı, siyasetçiydi ve en önemlisi dernekçi ve toplum önderiydi.

Bu topraklarda ender rastlanan yapıcı ve kurucular neslindendi.

Yeni zamanlar tabiriyle “Proje adamı”ydı.

Tanıştığımızda sanata meraklı bir gençtim, hatta bir yeni yetmeydim.

Yüzyüze görüşmelerimiz Konya Âşıklar Bayramı’nda başladı.

Sonra sıkça katıldığım Mevlânâ İhtifalleri’nde ziyaret etmeye başladım.

Feyzi Halıcı, Konya Turizm Derneği’nin Başkanı’ydı ve o büyük merkez, sıradan bir dernek olmamasını ona borçluydu.

Âşıklar Bayramı ve Şeb-i Arus tören ve haftaları gibi büyük organizasyonları o dernek düzenlerdi.

Büyük müzisyenleri, tasavvuf erbâbını orada görüp dinlemek ve sohbet etmek imkânı olurdu.

Dernek başkanı olarak çok tenkıd edildi.

Haklı tarafları olan eleştirilerdi.

Ancak sonra Şeb-i Arus Törenlerini Kültür Bakanlığı devraldı ve tenkıd edenler gördü ki  işin tadı tuzu o zaman kaçtı.

Memleketin en iyi sanatçılarını dinliyor, görüyorduk; bir devlet korosunun kuru icrasına kaldık.

Küçük bir zümre halinde kalan tasavvuf mensuplarını görüyorduk; mahrum kaldık.

Vesselam, ayağımız gitmez oldu.

Feyzi Bey, böyle olumlu işler gören bir insandı.

Anlayamamıştık.

Turizm Derneği’nin fonksiyonu azalınca Ankara ağırlıklı çalışmaya başladı.

Atatürk Kültür merkezi üyesi olmuştu.

Şiir ve edebiyat günleri tertipliyordu.

Radyoda programlar yapıyordu.

“Bir şiirin hikâyesi” programını kitaplaştırdı ki çok önemli bir kaynaktır.

Benden de bir şiirimin hikâyesini istemişti.

O zamanki düşünceme göre, onca büyük isim arasında kendimi bir şey zannetmekten utandım, veremedim.

Yanlış yaptım.

Feyzi Halıcı üstâdımızın aziz rûhu şâd olsun!

 

************

Mehmet Nuri YARDIM Feyzi HALICI’ yı anlattı…

Feyzi Halıcı çok yönlü bir sanatkâr.

Öncelikle iyi bir şair. Türkiye’de ozanlara sahip çıkan bir kültür adamı. Mevlânâ’yı Türkiye’de ve dışarıda tanıtan / sevdiren bir edib. 100’dan fazla eserin sahibi olan Halıcı, Ankara ve İstanbul’daki şiir ve edebiyat toplantılarını yıllarca düzenleyen saygın bir teşkilâtçı, mükemmel bir hatip. Halk şairlerine olan sevgisinden dolayı Âşık Fezaî mahlasıyla şiirler yazıyor.

Şairimiz, 1924 yılında Konya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini bu şehirde tamamladı, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde yaptıktan sonra Kimya Yüksek Mühendisi oldu. Konya Gazeteciler Cemiyeti’ni kurdu. 1957 yılında, kültür, sanat ve folklor dergisi Çağrı’yı yayımlamaya başladı. 1959’da kurduğu Konya Kültür ve Turizm Derneği’ne 25 yıl başkanlık etti. 1968 – 1977 döneminde on yıl Konya senatörü oldu. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ve Atatürk Kültür Merkezi Bilim Kurulu onur üyeliği ile birlikte Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu üyeliği, Türk Kooperatifçilik Kurumu ve Türkiye-Pakistan Kültür ve Dostluk Cemiyeti’nde genel başkanlık yaptı.

İlk şiiri 1937 yılında Son Posta gazetesinin iş konusundaki anket sorusuna cevap olarak yazdığı şiirdir. Fezaî mahlasıyla Yedigün ve Çınaraltı dergilerinde saz şiirleri yazdı. Geleneksel halk şiiri biçimlerini, çağdaş şiire başarıyla uygulayan şairlerimizdendir. Daha sonra şiir anlayışında yenilikler yaparak ardı ardına kitaplar yayımladı. Çeşitli şiir antolojileri hazırladı. Şairimiz, gelenekten yararlanan ve yeni biçimleri de şiirine ekleyen, zengin çağrışımları olan bir sanat anlayışına bağlıdır. Onun edebiyatın dışında pek çok hizmeti vardır. Konya’nın ve Mevlâna Celaleddin-i Rûmî’nin yurtiçinde ve yurtdışında tanıtımında büyük katkıları oldu. Gültekin Samanoğlu ve Ahmet Kabaklı başta olmak üzere bir çok ilim, sanat ve edebiyat adamıyla birlikte ozanlar için programlar düzenledi, saz şairlerine sahip çıktı. Türk yemek kültürüyle ilgilendi.

Yayımlanmış başlıca eserleri şunlardır:

Şiir- Bir Aşkın Şiirleri, Masmavi, İstanbul Caddesi, Günaydın, Dinle Neyden, Gecenin Bir Yerinde İki Ceylan, Selçukyada Aşk, Dörtlemeler, Seçme Şiirler. Araştırma Derleme:Pera Palas, Çağrı’da Yeniler, Âşık Şem’i Hayatı Eserleri, Mevlâna, Halk Şairlerinin Diliyle Yemek Destanları,Mevlevî Şairi Burhan, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den Özdeyişler. Gezi: Struga Şiir Akşamları. Güldeste: Bizim Şairler, Türk Sanat Musikisi Beste ve Saz Eserleri, Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Karamanoğlu Mehmet ve Türk Dili, Mevlâna Sevgisi, Parlamenter Şairler.

Devamı için: http://www.milatgazetesi.com/Feyzi-Halici-/73559#.ViZEu_k1_IU

 

Feyzi Halıcı’nın Şiirlerinden Örnekler

 

ARZUHAL

Bakışlarımla düğüm düğüm

Sana bir şeyler söyleyebilsem

Sabahlara kadar düşündüğüm

Sana bir şeyler söyleyebilsem

Hani ne bileyim masal gibi

Sularla haşır-neşir dal gibi

Bir okunmamış arzuhal gibi

Sana bir şeyler söyleyebilsem

Bakışlarımız aynı duyguda

Bir besteyi sürüklerken suda

Yarı uyanık yarı uykuda

Sana bir şeyler söyleyebilsem

Desem ki boşluklar bizi sarın

Ardında kalalım hudutların

Diliyle toz-pembe bulutların

Sana bir şeyler söyleyebilsem

Sen yemyeşil baharın burcunda

Mevsim erguvanları avcunda

Gül biten dizlerinin ucunda

Sana bir şeyler söyleyebilsem…

 

GÜVERCİN

Düşmüş kaleler gibiyim

Bir sözüm vardı söyleyecek

Acı sularda kaldı umudum

En yalın, en güzel, en gerçek

Yok, aşkın aydınlık çağrışımı

Artık hatıralar bile yılgın

Masmavi düşlerin sonrasına

Böyle mi olacaktı ayrılığın?

Sırılsıklam seni baştan yaşarım

Bir yağmur yağmasın hani ipince

Böyle tedirgin mi, mahzun mu olur

Bilemiyorum ah, insan sevince

Bir yayan-yapıldak gelmesi değil

Ne hoş, bu yolların gitmesi sana

Karlı tepelerin ardında mısın?

Duysana, görsene, anlasana…

Düşmüş kaleler gibiyim

Bir sözüm kalmadı söyleyecek

Acı sularda kaldı umudum

En yalın, en güzel, en gerçek.

 

İSTANBUL CADDESİ

Bu cadde İstanbul Caddesi,

Aziziye minaresinde çifte ezan

Nal sesleri, motor gürültüleri

Arasında kaybolursunuz bazan.

Burası dellal pazarıdır

Eski eşyaların satıldığı

Cömert oturak alemlerinin

Kayıtsızca anlatıldığı…

Ağzına kadar dolu dükkanlarda.

Duyun ki ne ümitler eridi!

Oturup seyredin şöyle-leyin

Cadde değil, sinema şeridi!

Bir para sesidir duyulmasın

Tekmil kulaklar kirişte.

Teraziler, vitrinler, hanımlar

Alışverişte…

Günbatı tarafından bizim dükkan

Halı, kilim, çepeçevre yanları.

Karşımızda çitlem çitlem bir otel

Duvarında banka ilanları…

Yolunuz İstanbul caddesine

Düşmez mi bir zaman, ne dersiniz?

Pahalılıktan falan konuşur

Bir acı kahvemizi içersiniz…

 

GÜL, SONBAHAR, SONRA

Bir alev-gül baygın dudaklarında

Düş düş…

Yalnızlık ormanları kuytu

Bütün masallar büyümüş…

Oltalarda mercan balıklar

Yalnızlık denizleri, derin…

Düşünüyorum, kuytu odalarda

Bir güle uzanıyor ellerin…

Bir damla yaş gibi sıcacık

Bakışlarında eylül bahçeleri…

Bir gül gibi topluyorum usulca

Uykusuz geceleri…

Bir gül yaprağısın uzakta

Hayal gibi yok musun, var mısın?

Yalnızım, dertliyim, çaresizim

Duyar mısın?

 

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen