Sait BAŞER
Etrafımızda farklı hızlarda da olsa, bir hareket, değişme, dönüşme, doğum, ölüm… anaforu dönüp duruyor.
Anlama faaliyetimizle biz de bu akışa ayak uydurmaktayız.
Anlama esnasında, kavramlaştırma ve soyutlama, arka planda durmaksızın aktif halde.
…
Ancak!
Bir görgü, ezber, gelenek bağlamında yuvarlanan kitlelerin, “öncü aydınları”nca inşa edilen güvenli güzergahlarda akıp gidişlerine de her toplumda tanık oluyoruz. Aydınların kurduğu kalıpların vadisinde akış esnasında, anlama işlemi gayet zayıflamakta, bir uygulama dikkatiyle taklit tutumlar ağırlık kazanmaktadır.
Ama bu “güvenli güzergah”, son zamanların ego temelli dönüşümleri sebebiyle, hiç de “güven” vermiyor artık…
İnsan fıtratı kolaya meyyal tabii…
Nedense en çok da zihnini meşgul etmekten kaçınıyor!
Bu kaçışın, bir sebebi de var: Anlamlandırma işlemi, insanın bütün birikim ve tecrübesinin harmanlanmasını gerektiriyor. Birikim elemanları arasındaki ilişkiler üzerinden anlamlandırma yapıldığından, her anlama bir “yeniden yaratma” niteliğine bürünüyor. Buradaki “yaratılan” şey, nesneler zemininde bulunmayan zihinsel varlıklar olan “anlamlar”dır.
İnsanî farkındalıklar, anlam çerçeveleri oluşturma, o çerçeveleri birbirleriyle ilişkilendirme mahiyetindeler.
Bizim çevre ve hayata dair bütün hükümlerimiz, bu sebeple, etraftaki devinim dolayısıyla durmadan dış dinamizmi takip eden bir soyut âlem tasavvuru üretme mecburiyetini de beraberinde getiriyor.
Kolay mı bu?
Kaldı ki, bırakalım başka akılların peşinde bir yuvarlanışın sağlık derecesini, kendi hükümlerimizin dahî, akan hareketçe “eskitildiğini” bilmiyor muyuz? Durup durup tazelenme, bir “durum muhakemesi” ihtiyacı hissetmez miyiz?
Bunun gibi, lokal hallere dair bile yeniden değerlendirme ihtiyacı zaman zaman kendini bir mecburiyet olarak dayatırken, daha genel ve hayatın belirleyicisi olan hukuk, din, dünya görüşü… gibi alanlarda o yenilenmeye, “yeniden anlama”ya ihtiyaç olmaz mı?
Üstad Yahya Kemal’in “imtidad” dediği bir “devam etme” ihtiyacını, olgusunu dışlamayı da kasdetmiyoruz. Neyin nasıl devam edeceği konusu da etrafın sürekli dönüşümü bağlamında bir “tekrar gözden geçirme” şartından müstağni değil.
*
Burada gayet önemle altı çizilmesi gereken husus, “yeniden anlama”nın aynı zamanda “kişilik cevheri” olduğunun belirtilmesidir.
Toplumsal veya kitlesel tutumlar, eski anlamalara bağlı şekillenmektedir. Gelenek, görenek, hukuk, ritüel, tören… gibi ezber ve taklitle yürüyen ve tabiatları gereği hayatın değişiminden uzaklaşan sistemlerle ancak “kimlikler” şekillenmektedir.
Kezâ politik yargılarda da “yeniden anlama” hayatî önem taşıyor. Siyaset gibi, dünyadaki en dinamik dengelere bağlı yürüyen faaliyetlerde, eski tercihlerin reel gerçekliklerden uzaklara savrulması kaçınılmaz olabiliyor çünki… Bütün sosyal ve kültürel süreçlere tasarruf eden, onları hayatın içinde tutmakla görevli bir faaliyet olarak siyaset, başlı başına bir değiştirme/dönüştürme kurumu…
Siyasete daima bir süreç, imkan, hareket, denge, varlığını sürdürme… bağlamında ve durmadan anlamayı taze tutarak bakmak şart.
*
Nisa Suresi’ndeki 136. Âyetin “Ey iman edenler… iman edin” hükmünün, bu “yeniden anlama” konusuyla da bir ilişkisi bulunduğunu düşünüyorum. Çünki “îman” bir defalık değil. Anlama faaliyetinden uzak bir imanın, “emin oluş”un sıhhatinden daima şüphe duyulması mümkün. Zaman ve zemindeki değişimlere paralel olarak o “iman”ın da tazelenmesi, hayatın içinde tutulması bir zaruret. Eğer bir İslam ve îman derdimiz varsa elbette…
Kişiliğin Cevheri: Yeniden Anlamak !
- Ayrıntılar
- Sait BAŞER tarafından yazıldı.
- Kategori: Güncel yazılar
Yazar Hakkında:
Sait BAŞER
Araştırmacı - Yazar
Aralık 1957 tarihinde Isparta-Yalvaç’ın İleği köyünde doğdu. İstanbul Sağmalcılar Lisesini bitirdi. Üç yıl Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde yüksek öğrenimini tamamladı(1982). “Yahya Kemal’e Göre Türk Kimliği ve Görüşlerinin Kamuoyundaki Yansımaları” konulu teziyle doktor oldu(1996). Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı. 1984-1994 yıllarında Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’nın neşriyat müdürlüğünü yürüttü. Kubbealtı Akademi Mecmuası’nın Yazı İşleri Müdürü idi.
Türk kültür ve inanç tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınır. Türk Edebiyatı, Türk Yurdu, Doğu Türkistan’ın Sesi, Kültür Dünyası dergilerinde yazdı. Çok sayıda yayımlanmış makjalesi ve kitabı vardır.
Türk kültür ve inanç tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınır. Türk Edebiyatı, Türk Yurdu, Doğu Türkistan’ın Sesi, Kültür Dünyası dergilerinde yazdı. Çok sayıda yayımlanmış makjalesi ve kitabı vardır.
Yazarın diğer makalelerinden:
- Bir Kurucu Akıl Olarak Yahyâ Kemal
- Orhun Âbideleri ve Türk Töresi Üzerine
- Kimlik, Kişilik, Ontik Kimlikler ve Türkiye
- Türk Müslümanlığı
- Toplumsal Akıl ve Millet
- Muhabbetin İçtimâîleşmesi veyâ Töre ile Türk Olmak
- Medeniyetin Ordusu veya Ordunun Medeniyeti
- Meydân-ı Celâdet!..
- Türk Anlama ve İnanma Modeline Dair
- Türklüğün Asıl Meselesi Budur: Kültürü Güncelleyememek!
- Töre’nin Çocukları
- Adalet ve Arada Olmak
- Hizmet de Şiir Gibi Olabilir
- ‘Türk Adını İdeoloji Üzerinden Öğrendik’
- Türkiye’de Kimlikçi Yaklaşımların Anlama Körlüğü
- Türk Kültürünün Omurgası ve Cumhûriyet
- Kemalizme Karşı Müceddidiyye mi İstiyoruz?
- Hikmeti Tarihe Sürgün Etmeyelim
- Balık Kavağa Çıkmış, Zift Turşusun Yemeye...
- Hepimiz Selefîyiz!
- Kendi Üzerine Düşünme Cesâreti ve Türkiye’de Düşünmek
- İslâm Öncesi Türk Devletlerinde Din-Devlet İlişkileri
- Töre
- Selâm Söyle!
- Tarihle Oynamak Gelecekle Oynamaktır
- Felsefeyi Takdis Etmek!
- Medeniyet Mil-let-çiliği
- Türk Kültürünün Hâl-i Hazır Durumu, Potansiyel ve İlâve Edilebilir Gücü, İmkân ve Kabiliyetleri
- Heterodoksi, Nakşîlik,Bektâşîlik
- Maske ve Uşak
- Çürütülmüş Kavramlara Dayalı Bir Çok Partili Demokrasi mi, Çok Unsurlu Çatışma Ortamı mı?
- Sessiz Karanlık
- Halk-Hakk İlişkisi Üzerine
- Oryantalist Sosyolojisi
- Kerkük! Ah Kerkük…
- Vicdâna Azapla Varmak…
- Sübhâne Rabbiye'l Âlâ!..
- Sessiz Karanlık...
- Kalbimize Uyansak
- Anlama ve İnanmada Taklit İmkansızdır!
- Oğuz Uykusu ve Kutadgu Bilig!..
- Mehmet Niyazi ÖZDEMİR: Bu Kadar mı Mükemmel, Bu Kadar mı Mü'min, Bu Kadar mı Türk Olunur!
- Münevver, Entelektüel, Aydin… Yâhut "Üç Türkçe"!
- Şehâdetin Onayını Kalbinden Alacaksın!
- Kutadgu Bilig’de Kut ve Töre
- Kutsuz Yerden Kut Bekleyen Gaflete Ne Demeli?
- Aşksızlara Verme Öğüt
- Mizana Ölü Laf Taşımak
- Kimlik Körlüğünü Aşmak, Zaferimizin Teminatı Olacaktır...
- Oğuz Uykusu ve Kutadgu Bilig!..
- Üç Akıl
- "Oğuz Uykusu"!..
- Ankara'yı Kerkük'ten Savunmak
- “Eve Dönen adam” mı, “Evi Yeniden İnşa Eden Adam” mı?
- Sadrettin Konevî Üzerinden Türk Entelektüel Stratejisini Okuma Denemesi
- Hakkâniyet Hâkanlığı: “TANRI SENİ ADALET İÇİN BURAYA DİKTİ”
- Kültürün Güncellenmesi
- Ateist Olmak Sanıldığı Kadar Kolay Değil
- Bu Ülke Aydını Türk'e Neden Düşmandır?
- Aydınını Bulamayan Millet!
- Zihniyetine Düşman Cesedine Âşık!
- Sanki Bir Yel Esti! Uğurlar Ola İrfan’cığım…
- Hüzün Diyârından Terki Terk Ülkesine Nasıl Varılır?
- Kemalizm'e Karşı Müceddidiyye'yi Mi İstiyoruz?
- Töre’nin Çocukları (Kimlik, Türklük ve İnsanlık)
- Anlamak Yâhut Hakk’ı Bilmek
- Fark'tan Düşünce'ye
- Hanginiz Muhammed?
- Kalûbelâ'dan Beri Müslümandılar!
- Kutsuz Yerden Kut Bekleyen Gaflete Ne Demeli?
- (Türkiye'de) AYDINLAR ELİYLE KÜLTÜREL SOYKIRIM!
- Osmanlı Karikatürü Kurnaz Yobazlık
- Sevgi Seferberliği
- Kendinde Cehâlet!
- Medet
- Alarm!
- Düşünmeyi Şirk Sanıyor Adam!
- İrfânımızın Kol Başı!..
- Toprak Mülkiyeti
- “Lâ Fâile İllallah De, Elindeki Mücâdele Bayrağını Da Bırakma!”
- Bu Ülke Aydını Türk'e Neden Düşmandır?
- Kurucu Akıl
- Hüzün Diyârından Terki Terk Ülkesine Nasıl Varılır?
- Şımarık ve Hakikat
- Sâfiyet Ahmaklık Değildir!
- Şimdinin ve Tarihin Felsefesi Üzerine
- Karanlık Aydın!
- Türkçenin Keşfedilmeyi Bekleyen Bir Kalbi Vardır!
- Vicdâna Azapla Varmak
- Evrensellik Tevhid Değilse Ne? Aşksız Tevhid Mümkün Mü?
- Sadreddin Konevî Üzerinden Türk Entelektüel Stratejisini Okuma Denemesi
- Kültür, Sanat ve Eğitim Konuları Artık Millî Savunma Meselesidir!