Basiret; idrak etme, doğru ve ölçülü bakış, uzağı görebilme, kavrayış, bir şeyin iç yüzünü anlayabilme, feraset, kalb ile görmedir.
Basiret; gönül gözüyle bakarak derin kavrayışa ulaşmaktır.
Basiret; hakla batılın temyiz edildiği marifet bilgisidir.
Basiret; zamanınızın sorunlarını ve komploları tanımak ve yaşadığınız toplumun ihtiyaç ve dertlerini sorumluluk bilinciyle fark edip çözmektir.
Basiret; daha başlangıçta iken neticeyi görüp-sezme ve yarınları bugünle beraber değerlendirebilme melekesidir.
Basiret öyle bir idraktir ki, delil ve şâhide ihtiyaç duymadan, eşyanın perde arkası sırlarına girip onun hakikatine ulaşmaktır.
Basiret; bir şeye ilişkin bilginin kemale ve sona ulaşmasıdır.
Basiret; hikmet sahibi olmaktır, doğru hüküm vermektir.
Basiret aslında ilahî bir nurdur; Mümin bu nur (ışık) sayesinde Hakk’ı anlar, idrak eder ve gereğini yapar.
Basiretteki derin görüş ferasetle birleşirse, idrak izanlaşır, basiret ayrı bir derinliğe ulaşır.
Basiret gözün ışığı ise, feraset o ışıkla bakmaktır. Müminin feraseti ise, olaylara Allah’ın nuruyla bakmaktır.
Basiret sahiplerinin ortak özelliği, eylem ahlakına sahip olmalarıdır; onlar aktif iyidirler.
Kur’an ayetleri insanların gerçeği görmelerine ışık uttukları için, onlara da “basiret” denmiştir:
“Doğrusu, size Rabbinizden basiretler geldi; artık kim görürse kendisi içindir, kim de kör olursa kendi aleyhinedir (Enam 6/104).”
Kur’an, basiret sahiplerini ifade ederken; “Ulul Elbab (Akleden Kalp sahipleri) (Zümer 39/9), Ulil Ebsar (Basiret Sahipleri) (Haşr 59/2), Ulin Nuha (Sağduyu sahipleri) (Taha 20/54) kullanır.
Basiret her insanda potansiyel olarak vardır, basiret Kur’an’la gelişir.
Vahyin inşa ettiği basiretle bakan, vahyin penceresinden bakıyor demektir. Çünkü ancak Kur’an’a talebe olanlar basirete sahip olurlar.
Ey İnanlar! Ey Basiret sahipleri!
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Milletvekilleri, bütün mülki ve idari amirler, memurlar, herkes… 80 Milyon, Hepimiz!
Bütün Türk Milleti!
Lütfen olaylara basiretle bakınız, Allah’ın bak dediği yerden bakınız, Allah Resulünün güzel örnekliğinde yaşayınız.
Basiretli; yani hikmetli olunuz, doğru hüküm veriniz.
Doğru tektir, doğru Allah’tır, doğru O’nun insanlığa lütfettiği Vahiydir. Hak olan Kuran, El Hakk olanın bize dosdoğru emanetidir. Emanete sahip çıkınız.
Hemen, şimdi, acil… Geç kalmadan, sonra eyvah demeden.
Bizi işiten Semiğ Allah’ım, her şeyi gören Basir Allah’ım, eksiksiz bilen Âlim Allah’ım.
Yalnız Sana arz-ı hal ediyoruz; Keremine sığınıyoruz, Vekilliğine güveniyoruz, Rahmetine iltica ediyor, Vedud Esmandan cesaret alıyoruz.
Bizi bize bırakma Allah’ım; tuttuğun elimizi bırakma.
Bizim başka kimsemiz yok ki… Biz Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz.
“Kırmızılar” biziz, “biz” Türk Milletiyiz.
Üstte gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça, Tanrı buyruğu tamam oldu demedikçe ili, töresi bozulmayacak olan halkların ve dahi nice boyların, soyların, Doğu’dan Batı’ya, Asya’dan Avrupa’ya birlikte yarattığı Türk Milletiyiz.
Kırmızılar, Türk Milleti’dir !