Kaanûnî’nin Ölçüleri

Turgut GÜLER

Cep telefonu ve bilgisayar modelleri devamlı küçülürken fonksiyonlarının artması, hızlarının yükselmesi, Dünyâ’nın teknolojik geleceği hakkında az buçuk fikir veriyor.

Ammâ, bütün bu beşerin muhîtine dâir hikâyenin ortasında bulunması lâzım gelen anatomik, fizyolojik, psikolojik, şuûr başlıklarıyla “insan mâcerâsı”nın, en küçük bir izine dahî rastlanmıyor.

İlerleyen tıbbın, ona paralel adım atan eczâ ilminin ulaştığı menzîli aşağı görmenin, elbette lüzûmu yok. Lâkin onların varlık sebebi, insanın tanınma miktârıyla telâffuz ediliyor. Ellerinden gelen, bu kadar. Daha çok çağlar devrilecek ve beynin hâkimiyeti, yavaş yavaş genişleyecek. Kaanûnî’nin saltanatı gibi…

Kaanûnî Sultan Süleyman, yalnız Osmanlı ve Türk târîhinin değil, çok geniş mânâda Cihân târîhinin parmakla işâret edilen sîmâlarındandır. Bu büyük hükümdârın pek çok vasfı arasında, uzun saltanat müddeti de, en az diğerleri kadar kayda şâyândır.

Kırk altı yıllık pâdişâhlık dönemi, Sigetvar Kalesi’nin muhâsarası esnâsında top ve kılıç sesleri arasında sona eren Kaanûnî, vefâtıyla, yakından uzağa bütün kara ve denizlerin dengesini alt üst etmişti.

Onun varlığı, ordu saflarından başayarak Türk coğrafyasının her köşesinde, “eşyânın tabiatı” mesâbesinde görülüyordu. Bu yüzden, ölümüne kimse inanmak istemedi. Kaanûnî’nin hayâta vedâ edişi üzerine en içli ve mânâlı ağıt, Bâkî’nin kaleminden dökülmüştü. “Mersiye” edebiyâtımızın zirvesini teşkîl eden bu uzun soluklu şiirin bir bendindeki şu beyit, yâkut misâli parlıyor:

“Kılsun kebûd câmelerin âsumân siyâh
Geysün libâs-ı mâtem-i şâhî bütün Cihân”

Gökyüzünün, mâviliğini siyâha çevirmesini isteyen şâir, “bütün Cihân”ın mâtem elbiseleri içinde hüzün duruşuna geçmesini bekliyor. Zâten, Kaanûnî’nin ölçüleri de, ancak böyle bir vüs’at ile açıklık kazanır.

Kaanûnî Devri’nin haşmetine, daha nice hüccetler gösterilebilir, ama listeyi uzatmanın mânâsız olduğunu bu Bâkî mısrâları gösteriyor. Sultan Süleyman kâbının, “Muhibbî” libâsına bürünürken hiçbir intibak problemi yaşamayışı, Bâkî’ye nazar edilerek de anlaşılabilir…

Yazar
Turgut GÜLER

1951 yılında Afyonkarahisâr’ın Sultandağı ilçe­sine bağlı Dort (bugünkü Doğancık) köyünde doğdu. Âilesi, 1959 Ocağında Aydın’ın Horsunlu kasabasına yerleşti. İlkokulu orada, Ortaokulu Kuyucak’da okudu. İki hafta kadar ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen