Zincir Senin Zihninde

 Mehmet MAKSUDOĞLU

İnternette dolaşan bir resim var, bir arkadaş bana da göndermiş. Yavru fillerin birer ayakları bağlı. Yazının başlığını da yukarıya aldım.

‘Hindistan’da filleri yetiştirmek için, onları küçükken kalın bir zincirle bir kazığa bağlarlar. Tabiî, bu yavru filin bu zinciri koparabilmesi, kırabilmesi ya da kazığı söküp atabilmesi mümkün değildir. Küçük fil önceleri bundan kurtulmak için bütün gücüyle uğraşır defalarca dener ama sonucu değiştiremez, özgürlüğüne kavuşamaz.

Yıllar geçer, fil kocaman olur …   bağlı olduğu kazığın ve zincirin onlarca katına gücü yetebilir artık. Ama fil asla böyle bir girişimde bulunmaz. O, özgür olamayacağına inanmıştır, artık kırılamayan şey, filin zinciri değil inancıdır.

1839 yılında yanlış iliklenen ilk düğmeyle, Tanzîmât’la girilen yanlış yolda ikinci düğme Islâhât oldu ve düğmeler yanlış iliklere iliklene, ‘asrîlik/çağdaşlık’ adına 21 inci yüzyıla kadar geldik.

‘Ağır Sanâyi’ diyen bir partinin duvardaki kocaman yazısının hemen karşısına, aynı kocamanlıktaki harflerle ‘CART’ diye yazılmış olduğunu görmüştüm. Yâni, ‘Biz kim, ağır sanayi kim? Kendimizi avutmayalım, atmayalım, GERÇEKÇİ olalım’ denilmek isteniyordu bu tek kelimelik çok zekî ve realist (!) yanıtla.  

Ama, ‘çağdaş’, ‘laik’, ‘darwinci’, ‘Batıcı’ eğitimin içinden geçenler içinde, bir kısım ‘imâlât hatası’ adamlar çıktı, Karsla Edirne arasına kilitlenmiş zihin yapısından kurtulmuş olarak, geçmişimizi, milletimizdeki kabiliyeti, potansiyeli gördü, uygulamaya koydu, emperyalistlerin bize biçmiş olduğu rolün dışına çıktı, ‘statüko’yu bozduğu için’ dış güçlerin cinleri başlarına üşüştü, kudurdular; Türkiye çok oluyordu !

Fil, kendi gücünün farkında olmuyor ama, geçmişte büyük, gerçekten de çok büyük işler yapmış Müslüman Türk milletinin çocukları, geleceğin insanını yetiştirecek olan müfredâta da el atınca, dost bildiğimiz emperyalistler daha da kudurdu, içimizdeki, kendini ‘çağdaş’, ‘entelektüel’ diye tanımlayan ‘taklid sömürge aydınları’ da yaygaralarını arttırmağa koyuldular.

‘Taklid sömürge aydını’ diyoruz; çünkü bunların zihniyeti ‘sömürge aydını’ zihniyetidir, sömürge aydını gibi düşünür; ama sömürge aydını, hiç olmazsa, sömürgecinin dilini, o sömürgeci derecesinde, gayet iyi bilir. Dünya olaylarını yakından takip edebilir. Bizim karikatür tip ise, eh, şöyle böyle bilir. Yabancı okulda veya dışarıda okumuş olmak mazhariyetine (!) kavuşmuşsa, Türkçe cümle mûsikıysini (intonation) kaybetmiş, kendi diline de yabancılaşmıştır: bunu bazı TV sunucularında da görebilirsiniz, kendileri de farkında olmalılar ki, yüzlerini göstermezler, seslerini duyarsınız.

Kısmetse artık KENDİ aydınımızı yetiştireceğiz, piyasadaki kalitesiz çoğunluk fosil olarak kalmağa mahkûm görünüyor. Müfredat  konusundaki yaygaraları bundan.  Darwinizmin  sâdece bir nazariye olduğunu, bilim olmadığını bile bilmezler. Missing link (kayıp halka) (ape ile insan arasındaki) hâlâ bulunmuş değil. Binlerce yıllık fosillerde de bir değişiklik yok, dahası insanla maymunun genleri değişik.

Tavşan gözünü açtı, fil zinciri kopardı; emperyalistlerin, sözde dostlarımızın, yeni Gezi’ler, dolar kuruyla oynamalar, yeni terör grupları, yeni şeytanlıklar bulmaları gerekiyor.

Emperyalist medya görevini başarıyla (!) yerine getirdi, sadece bu konuda çok başarılı oldular.  İşleri zor.  Birbirlerinden bulsunlar.

17.09.2017

 

 

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen