Akrabanıza Bu Dünyada Yardım Ediniz. Çünkü Ölünce Edilmiyor!

Prof.Dr. Orhan ARSLAN

“Size ne yakınlarınızın, ne de çoluk çocuğunuzun Kıyamet Günü hiçbir yararı olmaz; Allah aranızda (iyi-kötü) ayrımını gerçekleştirir: zira Allah yaptıklarınızı ayrıntısıyla görmektedir (Mümtehine 60/3).”

Ana-babanıza ve insanlara, yapacağınız her türlü yardımı bu dünyada iken yapın. Onlara bu dünyada iken anlayacağı dilden (Türkçe) Kur’an okuyun. Sadece ölülere değil, öncelikle dirilere “Allah Rahmet Etsin” deyin; “Rabbim bana rahmet et” deyin.

Eğer yapabiliyorsanız, birbirinize bu dünyada iken şefaat edin.

Öbür dünyada yardım edeceğiz diye kimse kimseyi kandırmasın. Sorular bu dünyada soruluyor, cevaplar da bu dünyada veriliyor. Sorular da, cevaplar da belli, kopya çekmek serbest. Amel defterleri bu dünyada yazılıyor, öbür dünyada cevaplara göre puanlar veriliyor.

Bizi sınırsızca seven ve nimetlere gark eden, Dostumuz ve Velimiz, Allah’ımıza karşı mahcubiyet sınavı bu. Hazırlığınızı buna göre yapınız. Sonra yüzüne nasıl bakarız?

BU DÜNYADA AKRABAYA YARDIM ETMEK FARZDIR

Allah akrabaya bakmamızı emreder:

“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor (Nahl 16/90).”

“Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin (Nisa, 4/36).”

KIYAMETTE VE ÖLDÜKTEN SONRA AKRABALIK KOPMUŞTUR. HİÇBİR BAĞ (SOY, AKRABALIK, ARKADAŞLIK) KALMAZ

 “O (kıyamet depremini) gördüğünüz gün, emziren her kadın emzirdiği (bebeğini) unutur; yine her gebe kadın (o an) çocuğunu düşürür ve insanlar sarhoş olmadıkları halde sen onları sarhoşmuş (gibi) görürsün. Fakat, Allah’ın azabının (ondan) daha şiddetli olduğu kesindir (Hac 22/2).”

Dünya hayatında en çok övündüğü, soy ağaçlarını hazırladığı, şecerelerini çıkardığı ataları, akrabaları ve çocuklarıyla olan bağları artık kopmuştur:

“Böylece Sur’a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar yoktur ve soruşturmazlar da (Müminun 101).”

Kıyametin dehşetinden insanların birbirini düşünmeleri mümkün değildir; herkes kendi başının derdine düşer. Akrabalarının bir şey istemeleri endişesiyle ve onların sıkıntılı hallerini görmemek için birbirinden kaçarlar.

HESAP GÜNÜNDE HERKES TEK BAŞINA SORGULANACAKTIR.

Kimse kimseye yardım edemeyeceği gibi, kişinin kendisine de bir faydası olamayacaktır. Çaresizliğin acısı bütün benliğini kaplayacaktır.

“Ve onların hepsi, kıyamet günü O’na, “yapayalnız, tek başlarına” geleceklerdir. (Meryem 19/95).”

Mahşer günü de, dünyadaki tüm ilişkiler orada kopacaktır, Herkes kendi yaptığının hesabını kendi verecektir.

ARTIK DOSTLUKLAR BİTMİŞTİR

Arkadaşlık, dostluk, yakınlık vb kavramlar bu dünyaya mahsus ilişkilerdir. Ölüm sonrası âleminin kurallarının çok daha başka olacağını bildiriyor Rabbimiz:

“Can dostlar o gün birbirlerine düşman olacak; sadece sorumluluk bilincini kuşananlar hariç (Zuhruf, 43/67).”

“O gün ne bir dostun diğer bir dosta yararı dokunacak, ne de kendilerine yardım ulaşacak (Duhan 44/41).”

“İşte bu yüzden bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur (Hakka 69/35).”

HERKES BİRBİRİNDEN KAÇACAK

İnsan o gün öz kardeşinden, anasından, babasından, karısından, oğlundan kızından kaçacaktır. “Aman bunların derdi de beni bulmasın. Aman bunlar yüzünden bana bir dosya daha açılmasın” diyecektir.

“O gün kişi kardeşinden kaçacak; annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından, o gün herkesin birbirinden kaçmak için yeterli meşguliyeti olacak (Abese 80/34-37).”

KİMSE KİMSEYE YARDIM DA EDEMEYECEK, ŞEFAAT DE…

Aracılar yok olmuş kaybolmuş, kişi yaptıkları ile baş başa kalmıştır. Sadece kendisi ve Rahman var olacak.

“Kimsenin kimseye hiç bir fayda sağlamayacağı, kimseden kurtuluş bedeli kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç bir yarar vermeyeceği ve hiç kimsenin yardım görmeyeceği günün bilincinde olun! (Bakara 2/123).”

Kimse bir başkasının sevap ve günahını yüklenemeyecek.

“Hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu yüklenecek değildir; yükü ağır gelen kimse onu taşımak için yardım istese, yakını da olsa (bir başkası) onun yükünün bir kısmını dahi taşıyamaz. (Fatır 35/18).”

“ O gün ne malın mülkün bir yararı olur ne de evladın; ancak selim bir kalple Allah’ın huzuruna çıkanlar müstesna. (Şuara 26/88-99).”

KENDİSİ İÇİN ÖZ OĞLUNU FİDYE VERECEK VE HERKESİ FEDA ETMEK İSTEYECEK

Bu dünyada iken yapılması söz konusu bile olmayacak tedbirlere, öbür dünyada çaresizlikten sarılanacaktır:

“Kıyamet gününde, günahı tabiat edinmiş kişi, azaptan kurtulmak için öz evladını, eşini, kardeşini, kendisine sığınak olmuş bütün yakınlarını; dahası yeryüzünde yaşayan herkesi fidye vermek isteyecek ki kendisi kurtulabilsin. Fakat ne mümkün! (Onu bekleyen) değdiğini çarpan tarifsiz bir alevdir (Mearic: 11-12-13-14-15).”

BAŞKASININ GÜNAHI YÜKLENEMEZ, SEVAP DA GÜNAH DA KİŞİSELDİR

“Hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu yüklenecek değildir; yükü ağır gelen kimse onu taşımak için yardım istese, yakını da olsa (bir başkası) onun yükünün bir kısmını dahi taşıyamaz (Fatır 35/18).”

“Kesinlikle, hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu taşımaz (Necm 53/38).”

Değerli Dostlar…

Ahirette yeni bir düzen kurulacaktır. Orada üreme söz konusu olmayacağına göre, nesli devam ettirme kanunu iptal edilir. Böylece yakınlara olan yakın ilgi kopar, sadece Allah için sevme ve ilgi duyma başlar.

Müminler, Rahman’ın rahmet ödülüyle inşallah cennete gideceklerdir. Cennet ebedi mutluluk yurdudur. Orada herkes kendi cennet nimetini yaşayacaktır. Diğer yakınlarının kötü durumda olması, bu huzuru bozacağı için, yine Rahman’ın rahmetiyle herkes bağımsız olacaktır.

Özetlersek; akrabalık ve dostluk bu dünyada geçerlidir. Duaların da geçerli olduğu yer bu dünyadır. Dualar bu dünyada yapılır. Ahirette sonuçlarına bakılır.

Akrabalarınıza bu dünyada yardım elinizi uzatınız; kesinlikle öbür dünyaya bırakmayınız. Öbür dünyada size yardım edeceklerini söyleyenlere inanmayınız; zira kandırıyorlar.

Kuranı birbirinize bu dünyada tertil (sindirerek) üzere okuyunuz. Birbirinize Allah’ın vahyini açıklayınız.

Kuran hatmini bu dünyada ve yine bu dünyadakiler için anlayarak indiriniz.

Yasinleri, Fatihaları tam bir anlam açıklığıyla hayatınıza indiriniz.

Sevabın da, günahın da kişisel olduğunu hiç unutmayınız. Yukarıda sadece çok az bir kısmını alabildiğim Rabbimizin mesajlarına gönlünüzü açınız.

Unutmayınız ki, iki dünyada da aziz (üstün, güçlü, şerefli) olmak, Allah’lı (Kur’an’lı) ve Paygamber’li olmaktan geçer.

Ve bizi en çok seven Vedud Allah’ımızın, Efendimizden istediğini siz de yapmaya çalışınız; bu dünyada hem kendiniz, hem ben, hem de bütün müminler için af dileyiniz!

“Ve (sen ey Nebi): unutma ki Allah’tan başka ilah yoktur! İmdi sen, hem kendi hatan için, hem de mümin erkekler ve mümin kadınların (hataları) için af dile! (Muhammed 47/19).”

Rabbimiz! Kur’an lütfunun ne büyük nimet olduğunu anlamamıza, idrak etmemize, şuuruna ermemize ve akletmemize yardım eyle.

Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.

Ankara, 15 Kasım 2015

(Bir rica: Bu gece birbirinize, eşlerinize ve tabi bana da Türkçesinden anlayarak Allah’ın kendisini anlattığı Ayet el Kürsi’yi okur musunuz? Allah ile tanışır mısınız? Manasını hep aklınızda tutar mısınız?)

Yazar
Orhan ARSLAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen