5 Haziran 2023

Turgut GÜLER

“Anakronizm (anachronisme)”, târîhi hatâlı idrâk etme yerine kullanılan Fransızca bir tâbir. Bu hatâya düşenlere de “anakronik (anachronigue)” deniyor. Aynı zamânda “çağı geçmiş, eskimiş” mânâlarına da gelen anakronik tip, 21. yüzyıl Türkiyesinde pek mebzûl. Ne kadar “târîh körü” varsa, Türk’ün renklerini, ışıklarını hem göremiyor, hem de görenlere bühtân üstüne bühtân ediyor.

Türkiye Cumhûriyeti, Osmanlı Devleti’nin yerine kurulmuştur. Üstelik bu yeni siyâsi yapının bânîleri, tamâmen Osmanlı eğitim sistemi ile yetiştirilmişlerdir. Ortada, “boynuzun kulağı geçmesi” şeklinde bir aykırılık yerine, “dalın beslendiği kök” hakîkati bulunmaktadır.

Bütün gayretimiz zevâhiri kurtarmaya yönelince, kurtarıldığı zannedilen zevâhir de kimseye yâr olmuyor. Gâliba, bizi buraya taşıyanlar kargo ücretini bize ödetmek için husûsî çaba içindeler. Kim olursa olsun; ismi, zamânı hiç mühim değil, târîhî perspektifte değerlendirmeye alınacak şahsiyetler, değerlendiricinin şerrinden korunmalıdır.

En basit ve bahâda hafif el âletinin bile garanti süresi ile belgesi bulunuyor. Onu kullanacak tüketicinin haklarını korumak için yeni yeni kapılar açılıyor. Peki, “târîh” denilen büyük, muazzam mâzî heybetinin böyle bir koruma hukûku yok mudur? Her önüne gelen, canının ve sipâriş sâhibinin istediği şekilde “târîh” icâd ederse, hakîkî târîhi nerede, nasıl bulacağız?

Herhangi bir hâdisenin, gelişmenin târîhe mâl olması için lâzım gelen zamân miktârları, sık sık ifâde edilir. Resmî ve gayr-ı resmî târîh farklılıklarından bahsedilir. Sahte kahramanların ortalıkta kabara kabara dolaştıkları söylenir. Peki, ama sâhibine, yâni târîhin kendisine niçin söz hakkı tanınmaz? Doğruları eğriltmek yolunda harcanan mesâînin çok küçük bir kısmı târîhi dinlemeye ayrılsa, piyasadaki anakronik sayısına “kıran” girer..

Yazar Hakkında:

Turgut GÜLER

Turgut GÜLER

1951 yılında Afyonkarahisâr’ın Sultandağı ilçe­sine bağlı Dort (bugünkü Doğancık) köyünde doğdu. Âilesi, 1959 Ocağında Aydın’ın Horsunlu kasabasına yerleşti. İlkokulu orada, Ortaokulu Kuyucak’da okudu. İki hafta kadar Nazilli Li­sesi’ne devâm ettikten sonra, Nazilli Öğretmen Okulu’na girdi. Bu okulun ikinci sınıfını bitirdiği 1968 yılında, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi’ne kaydoldu. 1969-1973 yılları arasında, Yüksek Öğretmen Okulu hesâbına, İstanbul Üniversite­si Edebiyât Fakültesi Târîh Bölümü’nde tahsîl gördü.

İstanbul Çapa’daki Yüksek Öğretmen Okulu’nun Kompozis­yon ve Diksiyon Hocası olan Ahmet Kabaklı’nın başkanlığında kurulan Türkiye Edebiyât Cemiyeti’nde, bilâhare bu cemiyetin yayınladığı Türk Edebiyâtı Dergisi’nde vazîfe aldı. Bir tarafdan üniversite tahsîline devâm etti, bir yandan da bahsi geçen der­ginin “mutfak” tâbir edilen hazırlık işlerinde çalıştı. Metin Nuri Samancı’dan sonra da ikinci yazı işleri müdürü oldu (Mart 1973, 15. Sayı). Bu dergide yazı ve şiirleri yayımlandı.

1973 Haziranında üniversiteyi bitirdiğinde, Malatya Mustafa Kemâl Kız Öğretmen Lisesi târîh öğretmenliğine tâyin edildi. Ah­met Kabaklı’nın arzûsu ile bu görevine başlamadı ve İstanbul’da kaldı, Türk Edebiyâtı Dergisi’ndeki mesâîyi sürdürdü. 1975 yı­lında hem Edebiyât Cemiyeti (Bakanlar Kurulu karârıyla Türkiye kelimesi kaldırılmıştı), hem de Türk Edebiyâtı Dergisi, maddî sı­kıntılar yaşadı, dergi yayınına ara verdi. Bunun üzeri­ne, resmî vazîfe isteği ile Millî Eğitim Bakanlığı’na mürâcaat etti.

Van Alparslan Öğretmen Lisesi’nde başlayan târîh öğretmen­liği, Mardin, Kütahya ve Aydın’ın muhtelif okullarında devâm etti. 1984 yılında açılan Aydın Anadolu Lisesi’nin müdürlüğüne getirildi. 1992’de, okulun yeni binâsıyla berâber adı da değişti ve Adnan Menderes Anadolu Lisesi oldu. Bu vazîfede iken, 1999 Ağustosunda emekliye ayrıldı. 2000-2012 yılları arasında, İstan­bul’da, Altan Deliorman’a âit Bayrak Basım-Yayım-Tanıtım’da, yazı ve yayın çalışmalarına katıldı. Yine Altan Deliorman’ın çıkardığı Orkun Dergisi’nde, kendi adı ve müsteâr isimlerle (Yahyâ Bâlî, Husrev Budin, Ertuğrul Söğütlü) yazılar yazdı. İki kızı var.

Yayımlanmış Eserleri: Orhun’dan Tuna’ya Uluğ Türkler, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2014; Takı Taluy Takı Müren (Daha Deniz Daha Irmak), Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 2014; Cihângîr Tûğlar-Selîmnâme, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2014; Ejderlerin Beklediği Hazîne, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2015, Şehsüvâr-ı Cihângîr-Fâtihnâme, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2015.

 

Yazarın diğer makalelerinden: