Konuşma Ahlakının Var Oluşsal Zorunluluğu

Ömer AĞAÇLI

Varoluş, Allah’ın fiilleridir. Her fiil bir isme tekabül etmektedir. Bu bağlamda varoluş, Allah’ın isimlerinin formlarından oluşan külli bir bütündür.

Kur’an bu gerçekliği şu ayetle belirtir. 19/10: “ En güzel isimler O’nundur.” Ve 30/27 : “ Göklerde ve yerde tecelli eden en güzel, yüce sıfatlar O’ nundur.”

İbn Arabi; Kevn (varoluş) Allah’ın kelimelerinin suretlerinden ibarettir. Kelimeler harflerden zahir olmuştur. Bu bağlamda kevn harfler alemidir, harfler ahenkli bir düzendir, demiştir. Kelimeler, mevcut olanların mahiyeti, özü olarak kabul edilebilir. Kurân varoluşta varlığa çıkanların ayn’larını ilahi isimlerle vasıflandırmıştır. Var olan her bir şey hangi isme dayanıyorsa, ondan destek alıyor demektir. O isme uyan tesbihini, zikrini yapmaktadır.

Allah, kelam sıfatına göre  kelimelerle konuşur. Allah’ın konuşmaları insanın konuşmalarına benzemez.

18/109 ayette: “ RABBİMİN SÖZLERİ İÇİN DERYALAR MÜREKKEP OLSA VE BİR O KADAR DA İLAVE GETİRSENİZ DAHİ, Rabbimin sözleri bitmeden önce deryalar tükenecektir.”

Allah’ın sözleri ki bunlar kelimelerdir sürekli ve sonsuzdur. Allah’ın konuşmaları evrendeki varlıklar olarak zahire çıkar, belirginleşir. Bütün bunlar bizim gözümüzün önündedir. Bu nedenle ariflere eşyada esma görünür derler ki arifler tabiatta Allah’ın isimlerinin zuhuru olarak bakarlar.

Allah kelam sıfatına göre konuşur ve insan da Allah’ın verdiği bu sıfata göre konuşur. Yani kelam sıfatı insanda da vardır. Bu hal Allah’ın insana özel lütfudur. Kur’an’da 2/31 ayette: “ Adem’e isimlerinin tümünü öğretti” sözü, insanın Allah’ın isimlerini, fiillerini bilebilecek donanımda olduğuna isarettir. Allah’ın isimlerinin bilinmesi ilimdir. Allah’ın isimleri evren olarak karşımızdadır. İlim, Allah’ın isimlerinin bilinmesinden başkası değildir.

Benim Kur’an’dan anladığım İslam, her an Allah’ın huzurunda bulunduğumuz bilinciyle O’nun kanunlarına göre yaşama sanatını öğretmektedir. Kur’an’daki ilkelerin tümü hakk’ı gerçekleştirmek, hakk’a doğru yaşamak için yol ve yön gösterici mahiyettedir. Doğru yaşamak, Allah’ın düzenine uygun, onunla bütünleşik yaşamaktır. Yani bu günkü dille söylersek kozmik düzenle uyumlu yaşamaktır. BU BİR ZORUNLULUKTUR.

İşte bu zorunluluk, insanın düşünme ve konuşmalarından başlamaktadır.

Düşünmek ve bunları kelimelerle ifade etmek, insanı diğer canlılardan ayıran ve ona üstün bir konum veren en mühim vasıflardır.

Allah’ın kelam sıfatına göre kelimelerle konuşması insanın da bu sıfata göre kelimelerle konuşması ilahi düzene uygun olmak zorundadır. Yani Allah’ın kelimelerle ortaya zahire çıkan kozmik düzende insanın da bu düzene uygun konuşması zorunludur. Bu nedenle Kur’an’da konuşma ahlakı ile ilgil çok sayıda dikkat çeken ayetler vardır. Müminlerin özellikleri bir bir sayılırken, onların davranış ve fiillerinin yanısıra knuşma düzeni üzerine sözler bulunmaktadır. Bu konusaki sözler, konuşma ahlakının var oluşsal zorunluluğunu göstermektedir. Bu dine inanan ve müminlik yolunu tutanlar söz disiplinine sahip olmak zorundadır.

Allah’ın isimleri, kelimeleri nasıl gerçek ise, nasıl gerçekleri oluşturuyorsa insan da gerçeklere dayalı düşünmeye ve düşüncelerini güzel ve doğru sözlerle ifade etmek zorundadır.

Doğru ve güzel söz söylemek, yalan ve kötü sözlerin hayattan çıkarılması demektir. Dini kabul eden yalandan ve kötülüklerden uzaklaşmak zorundadır. Hz. Peygamber ilk başta şu sözü söylemiştir: “ YALAN İLE İMAN BİRARADA BULUNMAZ.!”

30/70, 71 Ayette: “ Allah’tan sakının ve doğru söz söyleyin. Doğru söylerseniz. Allah işlerinizi düzeltir, günahlarınızı bağışlar.” Ve 2/283: “ Kim doğruyu gizlerse ( yalan söylerse) kalbi günahkar olur azap çeker.” Denilerek uyarılmıştır. DOĞRU SÖZ SÖYLEMEK ALLAH’IN EMRİDİR YANİ FARZZDIR.

17/53: “ En güzel sözleri söylesinler.”

2/83: “ İnsanlar güzel sözler söyleyin.”

23/3: “ Müminler boş, yalan söz ve işlerden yüz çevirirler.”

Doğru ve güzel sözler söylemek, Allah’ın emridir. Bunun tersi yalan ve çirkin sözler söylemek Allah’ın emirlerine karşı duruştur. 35/ 10 ayette “ Güzel söz O’na çıkar, iyi amel insanı yüceltir. Kötü şeyler düşünen ve kötü davranışta bulunanlara gelince onlar için çetin bir azap vardır. Onların tuzağını Allah bozacaktır.”

“ Güzel söz O’NA çıkar, iyi işler onu yükseltir” sözü hayatta varoluşsal öneme haizdir,  çok önmeli bir ilkedir.

İnsan hayatı iyi, güzel ve doğru üzerine kurulmak durumundadır. Bunun tersi durumlarda hayat, azap ve acıdır.

Kozmik varoluş, Allah’ın isimlerinin tezahürüdür. Allah’ın bütün isimleri ve sıfatları iyilik, doğruluk ve güzellik üzerinedir. İnsan da bu düzene uymak zorundadır. Düşüncelerinde, konuşmalarında ve fiillerinde dikkatli olmak zorundadır. Bu ilahi var oluşla çelişmeyecek tavır almalıdır.Bu nedenle kötü düşünceler ve çirkinlik içeren kelimelerle konuşmak bu ilahi, kozmik düzenle çelişir, çatışı ve Allah’a yükselmez, insanın tekrar başına döner. Ayette kötü şeyler düşünenler ve eyleyenlere azap vardır diye işaret edilen anlam budur.

Şu kadar ki ilahi isimler ile insani kelimelerin bütünleşmesi mutluluğun ve huzurunda anahtarıdır. Kelimeler ruhumuzda biriktirdiğimiz manalardır. Ruhun sıfatları ise ilahi sıfatlardır. Ruh kötü olanları kabul etmez bunları dışarı atar. Ruhun bu kötü şeyleri reddetmesi insanda azap olarak, sıkıntı olarak tecelli eder. Bütün içsel sıkıntılar nefsin ruha uymamasından ileri gelir.

Bütün bunlardan sonra şunları söyleyebilirim. Yalan olan her şey, söz, fill ve düşünce insanın dengesini bozan illetlerdir. YALAN, KALBİN VE RUHUN AYARINI BOZAR, RUHU KİRLETİR. RUH, KİRLENİNCE AKIL VE KAVRAYIŞ AZALIR. Söz ruhta etki yapar. Kötü bir şey söylendiğinde karşı tarafa zarar verdiği gibi insanın kendini de zarar verir ve olduğu gibi insanın başına döner ve insan, yalanının karşılığını heme alır. Hatta katlanarak başına döner. İnsanın ilahi düzene karşı duruşunun bedelini böylece peşinen öder.

İnsanı insan yapan dilidir. Dile dikkat etmek dine dikkat etmektir. Kötü söz kalbi katılaştırır. Kalp kapanır, kalp kapanınca Allah ile bağ kopar ve insan Allah’tan uzağa atılır. Dil  hayattaki başarıları da etkiler Kötü düşünen ve konuşanları halk ta sevmez. Halk o tiplerde uzaklaşır. Kişi her halde hem hakktan hem de halktan uzaklaşır ve yalnızlaşır…

Yazar
Ömer AĞAÇLI

Aksaray doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Daha sonra işletme masteri yaptı. Kamu da çalıştı... Emlak Kredi Bankası’nda mühendislik, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde imar başkanlı... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen