Önce Emniyet, Sonra Tevekkül!

Esat ARSLAN

Evet, sevgili okurlar, işin doğrusu, “İşini sağlama almak, eşeğini sağlam kazığa bağlamak ve sonra da tevekkül etmektir.”Bunun “lam’ı, cim’i yok”, eğer bu coğrafyada, hele ki kan gölüne dönmüş İdlip’e komşuluk eden bir bölgede yaşıyorsan. Toplum olarak daha dikkatli, kendi kişisel, ailevi ve toplumsal emniyetimizi sağlam kazığa bağlamak, geçerli kuralları harfiyen uygulamak zorundayız, zorunluluğundayız. Tüm işlerimizde, yaşamın her katresinde bu bilinçle hareket etmek mecburiyetindeyiz. “Lam’ı cim’i yok”deyimini bu nedenle bilinçli olarak kullanıyorum.  Biliyorsunuz, aslı Arapçada ‘La yecuz’sözüdür. “Caiz değil, uygun değil” anlamlarına gelmekle birlikte “başka yolu olmayan durumlar”için kullanılır. Bundan dolayı bu veciz ifadeyi yeğliyorum. Bu söz Arapça bilmeyen halkımız tarafından ‘lam cim’diye telaffuz edilmiş ve zamanla ‘lamı cimi yok’şeklinde söylenir olmuştur. Doğrusu, galat bir ifadedir.

Peygamber Efendi(SAV)’mize sorar, adamın biri:            

-“Ya Resulallah, onu (deveyi)bağlayıp da mı tevekkül edeyim, yoksa salıverip de mi tevekkül edeyim?

Peygamber Efendi(SAV)’miz cevap verir:

-“Bağla ve sonra tevekkül et!” buyurur. Doğrusu, geçerli olan budur. Evet, sevgili okurlar, anlatmaya çalıştığım konuya örnek gösterdiğim kısas, aynı zamanda sahih hadislerden biridir. [1]

Bu kısası şunun için söylüyorum. 25 Eylül 2019 tarihinde sabah saatlerinde Adana Yüreğir’de polisimize yol kenarı bomba (YKB, Roadside bomb=RSB) ile bir saldırı düzenlediği için önemle vurgulayarak söylüyorum. Allah’tan bu elim saldırı servis aracının zırhlı olması nedeniyle bir polis ve dört sivilin hafif yaralanmasıyla nispeten ucuz atlatılmıştır. Benim hatırlayabildiğim, güvenlik güçlerini doğrudan hedef alan benzer saldırının ilki, bu sene 5 Temmuz 2019 tarihinde Siirt’in kırsal kesiminde yine bir güvenlik birimine, bir Jandarma Zırhlı Muharebe Aracına düzenlenmişti. Onda da kaybımız olmamıştı. Şükürler olsun. Buradan çıkarılan sonuç yukarıdaki kıssamızı kanıtlar mahiyettedir. Şunu demek istiyorum, bizlerin emniyeti için, gecesini gündüzüne katan güvenlik güçlerimiz, kuşkusuz tevekkülü Allah’a bırakmışlar ama öncelikle emniyetlerini sağlamlaştırmışlar, tahkim etmişler ve pekiştirmişlerdir. Onlara medyun-u şükranız.  Her iki olayda da önceden önlemler alındığı ve alınan önlemlerin pekiştirildiği açıkça görülmektedir. Ama benim dikkatimi çeken husus bundan çok farklı, son derece de önemli bir husus: Açıkça örgüt ismi zikredilmemekle birlikte, Adana’daki saldırıyı düzenleyenler arasında bir örgütler arası bir işbirliği ile bir mutabakatın yapılmış olması, işte ben bunu gözlerden uzak tutmuyorum. İsterseniz, doğrudan söyleyeyim, bu saldırıda açıkça görülmektedir ki, fundamentalist, köktendinci meczup Afganistan tabanlı terör örgütleriyle Suriye PKK’sı arasında bir eylem pratiği göze çarpar bir biçimdedir ve bu da Siirt ve Adana eylemlerindeyol kenarı bomba saldırısı olarak alana yansımıştır. Çok çarpıcı der gibisiniz, bana ne demek istiyorsunuz? diye sorduğunuzu inanın işitiyorum. Efendim söyleyeyim. Bir genelleme yapayım. Görüşleri ne olursa olsun, yasadışı örgütler arasında yeni bir eylem türü söz konusu olduğunda, bir bütünleşme ve dayanışmanın varlığı her zaman kabul görür ve görmüş bir süreçtir. Diğer bir deyişle herhangi bir yasadışı örgüt tarafından geliştirilen bir yeni eylem tekniğinin, alabildiğine geniş bir yelpaze ile elde edilen bilginin paylaşımı ve eylem deneyiminin birbirlerine aktarımıdır. Terörizm ’de bu kural geçerli, oldukça önemli bir kuraldır. En son eylemi ortaya koyan terör örgütü, tecrübe ettikleri deneyimlerini vakit geçirmeden birbirlerine aktarmak isterler, bu konuda tüm becerilerini ortaya koyarlar.  Onlara göre başarı kazanmış bir eylem türünü biri birlerine aktararak, her zaman güvenlik güçlerinin bir adım önünde olmak onların pratiği ve gerçeğidir. Terör örgütleri tarafından ortaya konulan eylemler, yepyenidir, onun için terörle mücadele etmek her zaman zor bir süreçtir. 

İsterseniz şimdi bu konuyu derinlemesine bir irdeleyelim. Anımsayın, bu yeni “sinsi yol kenarı saldırı tekniği”iki sene önce 18 Mayıs 2017 tarihinde “Giza Piramidi”yakınında bir turist otobüsüne yapılmıştı. 3 ölü ve 15’i Vietnamlı 17 turistin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıdan sonra bu teknik, daha bir yaygınlaşmaya başlamıştır. Saldırı teknikleri uygulamayla, pratikle gelişir ve örgütler bu alanda pratiklerini geliştirirler. “Giza Piramidi” saldırısını başlangıçta hiçbir örgüt tarafından üstlenilmemiş olmasına karşın, Sisi darbesi ve hele ki darbeyle alaşağı edilen seçilmiş bir Cumhurbaşkanı Mursi’nin hapishanede ölmesinden sonra tekrar yeraltı faaliyetleri icra etmeye başlayan “Müslüman Kardeşler” örgütü tarafından yapılmış olma ihtimali gerçeğe yakın bir tahmindir. Kesin ifade kullanmak istemiyorum ama büyük bir olasılıkla bu eylemin bu örgüt tarafından yapılmış olduğu savını güçlendirir mahiyettedir. 

Bir diğer tespit ise, doğrudan güvenlik güçlerini ve askeri konvoyları hedef alan bu tekniğin Afganistan ve Irak’ta sivillere karşı yapılan saldırılarla geliştirilmiş olması saptamasıdır.  Bu arada söyleyelim “Giza Piramidi” saldırısında otobüste daha doğrusu midibüste sadece 25 kişi vardı. Diğerleri de ayakta tedavi gördükten sonra otellerine dönebilen yaralı kişilerdi. Artık, olayın şiddetini varın siz, anlayın. Efendim, bu tekniğin en büyük özelliği ise patlamanın önceden konulan kamera ve/veya insansız hava araçlarıyla olay mahallinden uzakta mahfuz bir bölgeden gözlemlenerek gizli korunmalı bir yerden yapılması ve şiddetin en çok ses getirebileceği bir anda yol kenarına yerleştirilen patlayıcının patlatılmasıdır. Patlatma eylemi zamanlı değil, hedef kitlenin vüs’atı ile doğru orantılı olması büyük bir önem taşır. Bu teknik zaman içinde öylesine gelişme göstermiştir ki, anımsayınız bu sene 30 Temmuz’da Afganistan’da sivil bir otobüse karşı yapılan saldırıda, yine bir yol kenarı bombasıyla en az 35 kişi ölmüş ve onlarca kişi de yaralanmıştır.  Terör, özellikle de halk arasında şiddet ve korku yaratmak olduğuna göre, hedef kitle güvenlik güçlerinden sivillere doğru kaydırılmış, ayrıca patlama ve etki tekniği tedrici olarak yükseltilerek, bu teknik yaygın bir şekle büründürülmüştür.  Örgüt elemanları bu teknik de beceri sağladıkça şiddet de gittikçe bir artış göstermiştir. İşte bu nedenle, örgüt sistematiği açısından hedef kitle olarak savunmasız siviller doğru bir yöneliş olduğu gözlemlenmiştir. 

Şimdi gelelim bu tür saldırıların en önemli özelliğine. Evet, Sevgili Okurlar, yasadışı örgütler pratiğini yaptıkları saldırı tekniklerini kendi aralarında birbirlerine aktarmada inanılmaz bir iletişim ve bilgi aktarımı içerisindedirler. Bu yapı son derece dinamiktir. Bu konuda tüm illegal örgütler adeta bir akademik araştırma ve geliştirme yöntemlerine göre çalışmış olmaları görünen bir gerçektir. Hatta benim “Bekaa Vadisi”ni gördükten sonra söylediğim bir söz vardır. Olup biteni görüp anladıktan sonra, “Burası illegal bir Akademia olmuş” deyivermiştim. Ya bu kadarı da olmaz, duruşu ve görüşü ne olursa olsun örgütler arasında öylesine bir dayanışma vardır ki, en son terör eylemini gerçekleştirilenler, bir akademisyen gibi gidip diğer örgüt mahalline bunu bir ders olarak anlatabilirler.  Evet, çok açık söylüyorum, ülkelerinde mevcut sisteme ya da  rejime karşı olan Marksist-Leninist örgütlerden, milliyetçi, köktendinci örgütlere kadar bu yasa dışı örgütler, alanda yapılan bir eylemi birbirlerine aktarmada sanki bir “İllegal Üniversite” gibi çalışırlar, bu gün de aynı şekilde çalışmaktadırlar. Herhangi bir saldırı tekniğini uygulayanlar, bu konuda pratik yapıp deneyimlerini arttıranlar, birer öğretici olarak ister talep etsinler isterse talep etmesinler diğer örgüte giderler ve bu yeni tekniği öğretirler ve bunu bilinçli bir biçimde öğretme zorunluğunu kendilerinde hissederler.  Bu sisteme servis elemanları da dâhildir. Onlar da her zaman ülke bazında destekledikleri örgütün kadrolu öğreticileridir. Bana sorabilirsiniz, “Peki hele ki, birbirlerine karşı kanlı bıçaklı beş benzemez örgüt nasıl bir araya gelir?” Gelir efendim, bal gibi gelir, buna verilecek yanıt, şeddeli bir evettir. Tekraren söyleyeyim, kocaman bir evettir! 

İsterseniz, ortaya koyduğumuz kuramımızı, savımızı biraz daha geliştirelim mi? Şunu demek istiyorum. Dünya görüşleri, duruşları ne olursa olsun, yasadışı örgütler eylem birliğinde büyük bir dayanışma içerisindedirler, bu bir. İkincisi illegal örgütler denenmiş ve sonuç alınmış teknikleri birbirlerine öğretmede adeta birbirleriyle yarışırlar. Tüm kapılarını birbirlerine ağzına kadar açarlar. Peki, neden? Bilinmektedir ki, şiddet yasadışı örgütlerin kendilerini duyurmada neredeyse tek araçtır. Kuşkusuz, terör devletin temellerini hedef aldığı kadar insanı, insanla ilgili her katmanı hedef alan tehlikeli bir olgudur. Çünkü terör, terör sonucu meydana gelecek olan insani felaketlerin boyutunu asla dikkate almaz. Örgütler, ortaya konulan terör eyleminin meydana getirmiş olduğu felaketin büyüklüğüyle,  seslerini duyurduklarına ve gündemde kaldıklarına inanırlar ve bu gayeye hizmet ederler. Terör şiddet ve radikalizmle büyür, gelişme gösterir. Hele ki, “İstihbarat Servis Savaşları” nın kızıştığı, her birinin bu örgütlere sahip çıktığı coğrafyalarda, bu tesanüt ve dayanışma insan tahayyülünün bile üstündedir. Adana’daki patlama işte tam da bu işbirliğinin bir göstergesidir. Ve de, “Moskova, Tahran ve Ankara Fırat’ın doğusunda ortak bir stratejide buluştuğu bir anda, Türkiye’nin Suriye planlarını zora sokacak, İdlib’de Rus planına bağlı kalmasını temin edecek bir yaklaşımın ürünüdür. Bilmem tam olarak anlaşıldı mı? Ama bu da size bir ev ödevi olsun, DAİŞ ve Suriye PKK’sının yakalanan canlı bombaları benzer, yandaş örgütlerin orman ve fabrika kundaklamaları bu savı açıkça teyit etmektedir.

DİPNOT

[1] Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sıfatu’l-Kıyame, B. 22, Hds. 2636.

Yazar
Esat ARSLAN

Esat Arslan, İstanbul’da 15 Nisan 1947 tarihinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da; yükseköğrenimini Ankara’da tamamlayan Esat Arslan, Savunma Bilimleri, Kamu Yönetimi dallarında yüksek lisans; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi da... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen